ANALİZ | Moskova’da Kerry – Lavrov görüşmesi: Dağ fare doğurdu
ABD ve Rusya arasında Suriye krizi konusunda dün Moskova’da yapılan görüşmelerde Viyana Anlaşması’nda yer alan ilkeleri teyit eden tasarıyı BM Güvenlik Konseyi’ne sunma kararı dışında çıkan bir şey yok. Görüşmeler için Moskova’da bulunan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, IŞİD’i bozguna uğratmak için Rusya’yla çalışmaya hazır olduklarını, ABD Başkanı Barack Obama’nın Rusya Devlet Başkanı Putin’e iletmek... View Article
ABD ve Rusya arasında Suriye krizi konusunda dün Moskova’da yapılan görüşmelerde Viyana Anlaşması’nda yer alan ilkeleri teyit eden tasarıyı BM Güvenlik Konseyi’ne sunma kararı dışında çıkan bir şey yok.
Görüşmeler için Moskova’da bulunan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, IŞİD’i bozguna uğratmak için Rusya’yla çalışmaya hazır olduklarını, ABD Başkanı Barack Obama’nın Rusya Devlet Başkanı Putin’e iletmek istediği tüm soruları Rus tarafıyla görüştüklerini belirtirken, ABD ve Rusya’nın tüm anlaşmazlıklara rağmen bazı konularda ilerleme sağlayabileceğini ifade etti.
Görüşmeler sonrası yapılan ortak basın açıklamasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 18 Aralık’ta New York’ta yapılması planlanan Uluslararası Suriye Toplantısı’na destek verdiklerini belirterek, “Bu toplantının ardından, Viyana Anlaşması’nda yer alan ilkeleri teyit eden tasarıyı BM Güvenlik Konseyi’ne sunmayı planlıyoruz” dedi.
Terör örgütleri listesiyle ilgili çalışmaları sürdürme ve BM’nin Suriyeli muhalefet heyetini oluşturma çabalarına destek kararı aldıklarını belirten Lavrov, Paris’te gerçekleştirilen ve Rusya’nın dâhil edilmediği “Suriye Dostları” toplantısına ilişkin ise, çalışmaların kolektif bir biçimde sürdürülmesi gerektiğini ve toplantı ile ilgili bilgi beklediklerini söyledi.
Kerry, Rusya’nın Suriye’de IŞİD yerine muhalif grupları vurmasıyla ilgili endişelerini Devlet Başkanı Putin’e ilettiğini belirtirken, ABD ve Rusya’nın anlaşmazlıkları dürüstçe dile getirirken ilişkileri iyileştirme yollarını da aradıklarını söyledi.
Beşar Esad’ın gelecekte Suriye lideri olamayacağını tekrarlayan Kerry, “Ancak şu anda tüm dikkatimizi anlaşmazlıklara değil, siyasi sürece odakladık” derken Suriye’nin bütünlüğü de dâhil olmak üzere bazı konularda Moskova’yla fikir birliği içerisinde olduklarını belirtti. Kerry, 2012 Cenevre Anlaşması uyarınca Suriye’deki geçiş sürecinin altı aylık bir döneme tekabül edeceğini belirtti.
Kerry’nin, Suriye’de hangi grupların terör listesinde, hangilerinin barış sürecinin parçası olacağına dair ilerleme kaydettiklerini söylerken, IŞİD ve El Nusra’nın barış sürecinde kesinlikle yer almayacağı konusunda Rusya’yla anlaştıklarını ifade etmesi bu konuda bir uzlaşmaya varılamadığını gösteriyor.
Anlaşmazlık sürüyor
Moskova’daki görüşmeler öncesinde Lavrov ABD’nin, teröristleri iyi ve kötü olarak sınıflandırma politikasını gözden geçirmesi gerektiğini söylemişti.
İki ülke arasında Suriye’deki barış sürecine ilişkin New York’ta yapılacak toplantı için ortak bir zemin oluşturulduğu ifade edilse de, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın geleceği konusundaki görüş farklılığı sürüyor. ABD, Esad’ın Suriye’nin geleceğinde yer almaması konusunda ısrar ederken Rusya, Suriye Devlet Başkanı’nın siyasi geleceğine dış güçlerin değil, Suriye halkının karar vereceğini söylüyor.
Bir diğer anlaşmazlık başlığı ise Rusya’nın hava saldırılarındaki hedefleri. ABD, Rusya’nın “ılımlı muhalifleri” değil, sadece IŞİD’i hedef alması gerektiğini söylerken, Rus hava kuvvetleri IŞİD’le birlikte diğer cihatçı grupları da vuruyor.
ABD Dışişleri Bakanı Moskova’ya, Paris’te yapılan “Suriye Dostları” toplantısının ardından geldi. Dışişleri Bakanları düzeyindeki toplantıya Türkiye, Almanya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Katar ve İngiltere katılmıştı.
Katılımcılar Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Suriyeli “muhaliflerin” gerçekleştirdiği toplantıda alınan kararlara destek verdiklerini açıklarken, Suriye’de ateşkesin sağlanması ve siyasi görüşmelerin başlaması gerektiğini söylediler.
Esad’dan Riyad Konferansı bileşimine kırmızı kart
Riyad toplantısının bileşimi ve kararı, Rusya’nın ön koşulları ile çelişkili. ABD ve Suudi Arabistan’ın belirlediği katılımcılar arasında cihatçı çeteler azımsanamayacak sayıda. Toplantıdan çıkan karar ise Esad’sız ve bütün dini ve etnik kesimlerin temsil edildiği çoğulcu ve demokratik, ademi-i merkeziyetçi bir Suriye.
Riyad Konferansı’nın ardından Moskova öncesinde “Suriye’nin Dostları”yla bir araya gelen Kerry Konferans bileşimi ve sonucundan memnuniyetini ifade etmişti.
Ancak, konferans sonucunda oluşturulan 34 üyeli sekretaryada, ABD ve Suudi Arabistan destekli ÖSO bileşeni silahlı gruplar ile Ahrar el-Şam’ın da aralarında olduğu 11 cihatçı örgüt yer alıyor. Bu da görüşmelerde cihatçı örgütlerin ağırlığını arttırıyor.
Sekretaryanın, Suriye hükümetiyle masaya oturacak ekibi bu hafta içerisinde belirleyeceği de gelen bilgiler arasında.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Cuma günü verdiği bir röportajda ABD ve Suudi Arabistan’ın istediği şeyin barış görüşmelerinde terörist örgütlerin yer alması olduğunu, Suriye’de hiç kimsenin bunu kabul etmeyeceğini söylemişti.
“Teröre Karşı İslam İttifakı”
Salı günü Moskova’da yapılan ABD Rusya görüşmesinde Riyad’da kurulan “Teröre Karşı İslam İttifakı” da konuşuldu.
İttifaka temkinli yaklaşan Rusya, konuyla ilgili araştırma yapacaklarını söylerken, Lavrov, Riyad’dan söz konusu oluşumla ilgili ayrıntılı bilgi talep ettiklerini belirtti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby’nin, “Bu koalisyon kesinlikle bizim uzun zamandan beri bölgedeki ülkelerin terörle mücadele etmesi gerekliliği hakkında söylediklerimiz ve teşviklerimizle aynı doğrultuda” dediği ittifak, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin parçası olarak tanımlanıyor.
“Barış süreci” savaşla mı sürecek?
Riyad Konferansına katılan ÖSO komutanlarından Mohamad al-Mansour, ABD ve Rusya’nın aracı olduğu barış görüşmelerinin herhangi bir yere varmaması durumunda savaşmaya devam edeceklerini söylerken “Riyad’daki ilkeler doğrultusunda müzakerelere hazırız. Ancak rejimin reddetmesi durumunda askeri gücümüzü kullanmaya devam ederiz” dedi.
Öte yandan IŞİD’le savaş çerçevesinde Ortadoğu turuna çıkan ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Salı günü Adana’daki İncirlik Üssü’nü ziyaret etti. Carter, IŞİD’le savaşta Türkiye’nin “havada ve karada katılımını” beklediklerini belirtirken, “Türkiye’nin oynayacağı devasa bir rol var. Yaptıklarından memnuniyet duyuyoruz. Daha fazlasını yapmalarını istiyoruz. Bize İncirlik Üssü’nde ev sahipliği yapıyorlar. Bu son derece önemli bir katkı. Ancak bizim ve koalisyonun diğer güçlerinin misafir edilmesinin ötesinde daha fazlasının yapılması gerekiyor. Türkiye güçlerinin havada ve uygunluğu ölçüsünde karada katkılarını istiyoruz. Daha da önemlisi, onların coğrafyasının gerekli kıldığı en önemli katkıları sınırlarının kontrolü.” dedi.
Carter’ın İncirlik Üssü’nde ABD askerleriyle görüşürken koalisyon ortaklarından ek katkılar istediklerini belirtirken “Her koalisyon ortağına bazı özel fikirler verdiklerini” ifade etmesi ABD’nin Türkiye’den talep etmesi beklenen kara gücünü bölgeye sürmesi konusundaki açıklamalarıyla örtüşüyor.
Carter, ABD’nin Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan “Teröre Karşı İslam İttifakı” konusunda memnuniyetini dile getirirken, ittifakın IŞİD’in elindeki bölgelerde bulunan Sünni toplulukların direnişine yardımcı olabileceğini söyledi. ABD Savunma Bakanı, “Farklı ülkeler farklı türde katkılar yapabilirler. Ve bu ziyaretle önümüzdeki haftalar ve aylarda her birinden yapabilecekleri en güçlü katkıyı isteyeceğim” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Katar’da askeri üs açma anlaşması ise bütün bu hamlelerle birlikte düşünüldüğünde ABD’li yetkililerin ağzından teyid edilmiş oluyor. İncirlik Üssü’nün IŞİD’le savaşta önemine dikkat çeken ABD, Türkiye, Katar ve Almanya’nın sağladıklarına vurgu yapıyor.
İncirlik Üssü’nde saldırı misyonları ile istihbarat ve yakıt sağlamak üzere bulunan uçakların sayısını 59 olarak veren ABD’li yetkililer, bu uçaklardan 45’inin ABD’ye ait silahlı ve silahsız nitelikte olduğunu, İncirlik’te bulunan ABD personelinin Temmuz ayında 300 olan sayısının bugün 1300’e çıktığını kaydediyor.