Gezi Davası’nda mahkemenin kararını açıklaması, dönemin Star gazetesi politika editörü Murat Seçkin’in köşe yazısı, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) raporu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları AKP’nin ‘Haziran Direnişi’ yalanlarını tekrar gündeme getirdi.
Haziran Direnişi’nde köşeye sıkışan AKP, direnişin meşruiyetini sorgulatmak ve marjinalize etmek için pek çok yalana başvurmuştu. Kimileri çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek, kimileri ise deli saçması senaryolardan ibaret bu yalanların en öne çıkanları yine gündeme gelerek AKP’nin yalanlar zinciri tamamlanmış oldu.
Elif Çakır’ın ‘Kabataş röportajı’ da yalan çıktı
Gezi olayları sırasında Kabataş’ta bir grubun bir belediye başkanının gelinine saldırdığı yönünde haber yapan Elif Çakır’ın söyleşisinin de yalan olduğu ortaya çıktı. Dönemin Star gazetesi politika editörü Murat Seçkin Taraf gazetesindeki köşesinde, röportajı görüdüğünde ‘bunları kadın mı anlattı’ diye sorduğunu ve Elif Çakır’ın “Konuşacak hali yoktu. Ne anlatabilirdi ki? Ama ne demek istediğini ben anladım” dediğini yazdı.
Artık basın tarihine geçen olay 1 Haziran 2013’te Kabataş’ta yaşandı. Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan Meclis’te “Maalesef bir yakınımın gelinini Başbakanlık ofisinin yakınında, yanında 6 aylık çocuğu yerlerde süründürdüler. Kendisini taciz ettiler, çocuğunu taciz ettiler.” dedi.
Açıklamadan bir gün sonra AKP yanlısı kalemler harekete geçti. Star’dan Elif Çakır bir röportaj yaptı. Üstleri çıplak, elleri deri eldivenli 70-100 kişilik kalabalığın ortasında kaldığını söyleyen gelin Zehra Develioğlu “İçlerinden bazıları hakaret ve küfürlerle bana ve bebeğime saldırmaya başladı. Kendime geldiğimde üzerim idrar kokuyordu.” şeklinde konuştu. Bu yalana daha sonra bazı gazeteciler de dahil oldu. Hatta İsmet Berkan gibi görüntüleri izlediklerini iddia edenler ortaya çıktı.
Sonuçta hiçbir delil elde edilemediği gibi itiraflar gelmeye başladı. Olayın görüntüsünü izlediğini söyleyen İsmet Berkan, “Özür dilerim, benim hıyarlığım.” dedi. Zehra Develioğlu’nun avukatı Fidel Okan, olayın düzmece olduğunu söyledi. Elif Çakır kendisini kadının beyanı esastır diye savunmaya çalıştı. Sonuçta sorumluluk Develioğlu’na yıkılmak istendi.
Murat Seçkin ise Taraf gazetesindeki köşesinde, kurgulanan olayın röportajının dahi aslında yapılmadığını şöyle köşesine taşıdı:
“Gazeteci” Elif, “mağdur” gelinle yaptığı “röportajı” gazetenin sistemine atıyor. Sayfanın editörü okuduklarını görünce şaşkınlığını gizleyemiyor… Bir ara yaptığı büyük haberin coşkusu ve gururuyla yazı işlerine gelen Çakır’a birkaç soru soruyor editör arkadaş. İlk soru şu: Bunları bu kadın mı anlattı?.. Elif’in cevabı: Psikolojik olarak bitmiş durumda… Konuşacak hali yoktu. Ne anlatabilirdi ki? Ama ne demek istediğini ben anladım!!!
Elif Çakır, yine suçu geline atarak “Kabataş kurguydu diyen kişiyi sorgulayın. Ben sadece Z.D’nin anlattıklarını aktardım. Savcılığa röportaj kayıtlarımı vermeye hazırım.” diye kendisini savundu.
SPK raporu ‘faiz lobisi’ni çürüttü
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Gezi eylemleri sürecinde AKP’yi devirmeye çalışmakla suçladığı Batılı bankacılar, yabancı casuslar ve medya mensuplarından oluşan küresel ‘faiz lobisi’nin izine rastlayamadı.
Söz konusu iddiaya ilişkin incelemesini tamamlayan SPK’nın hazırladığı 14 sayfalık raporda, Gezi eylemleri sürecinde sermaye piyasasında herhangi bir spekülatif işlem olmadığı kaydedilirken o dönem borsada yaşanan düşüş ve satışların ABD Merkez Bankası FED’in politika değişikliğine gideceğine dair tartışmalarla hükümetin olayları önlemede herhangi bir girişimde bulunmamasının neden olduğu belirtildi.
SPK Başkanı Vahdettin Ertaş’ın ‘faiz lobisi’ soruşturması başlatıldığında “İnceleme tamamlandığında sonuçlar açıklanacak” sözlerine karşın bu raporun siyasi iktidarın müdahalesi sonucu açıklanmadığı öne sürüldü.
‘Camide içki içtiler’ ve ‘bayrak yakıldı’ yalanları
Haziran Direnişi’nin kuşkusuz en tehlikeli yalanı camide içki içildiği iddialarıydı. Erdoğan, polis saldırısı karşısında korunmak ve yaralananların tedavisi için Dolmabahçe’de Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’ne sığınan direnişçilerin içki içtiğini iddia etmişti. Bu iddiaları yalanlayan müezzin ise sürülmüştü.
Anadolu Ajansı muhabiri tarafından protestocular camiden ayrıldıktan sonra bir bira kutusunun camiye getirilip konulduğunu ve birden çok yerde içildiği izlenimi yaratmak için kutunun yerinin değiştirildiği ortaya çıkmıştı.
Geçtiğimiz hafta açıklanan Gezi Davası kararında ise bu iddialar hiç anılmazken doktorlar Sercan Yüksel ve Erenç Yasemin Dokudan’ın da aralarında bulunduğu 4 sanık hakkında ise “ibadethaneyi kirletme” suçundan verilen 10 ay hapis cezasının infazının ertelenmesine karar verildi.
Son olarak, dün ‘olağan’ muhtarlar buluşmasında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrar Haziran günlerine giderek bayrak yakıldığı iddiasını tekrarladı. Erdoğan konuşmasında, “Gezi olaylarında benim bayrağımı yakan sizsiniz, direkten indiren sizsiniz” iddiasında bulundu.