Avrupa Birliği ve Merkel'den Erdoğan'a Can Simidi mi?
Bugün Türkiye’yi ziyaret edecek olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, mülteci krizini görüşmek üzere Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Ahmet Davutoğlu ile de bir araya gelecek. Muhalif Alman siyasetçiler tarafından bu ziyaret, Erdoğan’a açık seçim desteği olarak yorumlanıyor. Erdoğan’ın, söz konusu ziyareti 1 Kasım’daki genel seçimler için kullanacağını belirten Türkiye Uzmanı Udo Steinbach, bu ziyaret... View Article
Bugün Türkiye’yi ziyaret edecek olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, mülteci krizini görüşmek üzere Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Ahmet Davutoğlu ile de bir araya gelecek.
Muhalif Alman siyasetçiler tarafından bu ziyaret, Erdoğan’a açık seçim desteği olarak yorumlanıyor. Erdoğan’ın, söz konusu ziyareti 1 Kasım’daki genel seçimler için kullanacağını belirten Türkiye Uzmanı Udo Steinbach, bu ziyaret konusunda Merkel’in çok istekli olmasa da, koşullar gereği başka bir çaresi kalmadığını belirtiyor. Otoriter bir yapı ile kirli bir pazarlığa oturmanın her şeye razı olmak anlamı taşıdığını belirten Yeşiller Partisi Eş Genel Başkanı Cem Özdemir, mülteci krizinde Merkel’in Erdoğan ile ittifak kurması konusunda uyarıda bulunuyor.
Eylül ayında AB, Türkiye’ye mülteciler için 1 milyar Euro yardım teklifinde bulunurken, Erdoğan talebini 3 milyar Euro olarak açıkladı. Brüksel’de Cuma günü yapılan AB Liderler Zirvesi’nde Türkiye ile ilgili plan genel hatlarıyla kabul edildi. 3 milyar Euro’luk miktarın karar metninde yer almaması, pazarlıkların sürdüğünün göstergesi. AB Liderleri Zirvesi ile aynı gün Türkiye’de gerçekleşen W-20’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği’ne dönük olarak, “terörle mücadele Türkiye’siz olmazsa neden AB’ye almıyorsunuz?” sözleriyle mülteci pazarlığını kızıştırmaya çalışmıştı.
Pazarlıklar sürerken AB, AKP Hükümeti’nin mülteci anlaşması karşılığında masaya sürdüğü üyelik müzakerelerinde yeni başlıkların açılmasını kabul etti. Ancak, Türkiye’nin Avrupa Birliği zirve toplantılarına “üyelik müzakereleri yapan ülke” sıfatıyla davet edilmesi dışında, bu başlıkların ne olduğuna ilişkin bir netlik söz konusu değil. Üzerinde uzlaşı sağlandığı tahmin edilen başlıklardan bazıları ise, Türkiye’nin AB’yi yasadışı göçler ile ilgili daha erken bilgilendirmesi, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın kapasitesini güçlendirerek Yunanistan Sahil Güvenliği ile işbirliği içinde hareket etmesi, AB fonlarıyla Türkiye’de 6 yeni Mülteci Kabul Merkezi kurulması, AB’ye geçişleri sırasında yakalanan mültecilerin bakımı, yerleştirilmesi, iş hayatına katılımı ile ilgili Türkiye’nin AB’nin desteğiyle adım atması ve Avrupa Birliği Sınır Kontrol Ajansı olan Frontex’in, ilk kez AB üyesi olmayan bir ülkeye temsilci ataması.
Cuma günü Brüksel’de yapılan ve gece geç saatlerde son bulan AB Liderler Zirvesi’nin ardından, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker “Türk ortaklarımızla vize serbestisini hızlandırma konusunda anlaştık. Ancak bu, Ankara’ya bedava bilet anlamına gelmiyor.” diyerek önümüzdeki bir kaç gün içinde Türkiye ile yardım miktarı ile birlikte diğer konuları da görüşeceklerini belirtti. Juncker, anlaşmanın içeriğinde mültecilerin Türkiye’de kalması koşuluna dikkat çekerken, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçişlerinde engellenmeleri gerektiğini söyledi.
8 saat süren zirvenin ardından konuşan Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ise Türkiye ile anlaşma konusunda “ihtiyatlı bir iyimserliğe” sahip olduğunu ifade ederek, “Türkiye ile yapılacak anlaşmanın ancak, Türkiye’nin mülteci akışını yavaşlatması halinde bir anlamı var. Türkiye’ye teklifi sunduk, cevap bekliyoruz. ‘ne kadar fazla iş, o kadar fazla yardım’, bir başka deyişle ‘siz bize yardım edin, biz de size’. Bu kadar basit” dedi. Türkiye 3 milyar Euro’luk yardımın yanı sıra vize kolaylığı konusunda da taleplerde bulunmuştu.
AB ülkeleri ve Türkiye arasında, yüzbinlerce insanın hayatı üzerinden pazarlıklar sürerken, 1 Kasım seçimleri öncesi Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin pazarlığı kızıştırmasını, meşruiyet arayışı olarak da değerlendirmek mümkün.
Suriye’deki savaşın kızışması durumunda milyonlarca Suriyeli mültecinin Türkiye üzerinden AB’ye geçme olasılığı, Avrupa Birliği’nde Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirileri yumuşatıyor. Bu hafta açıklanması beklenen ve eleştiri dozu yüksek olan Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu’nun yayınlanması Türkiye’de yapılacak 1 Kasım genel seçimi sonrasına ertelendi.
Uluslararası Af Örgütünden çağrı
Uluslararası Af Örgütü (AI) Merkel’e Türkiye ziyareti için çağrıda bulunarak, Türkiye’de insan haklarına dair konuları da masaya yatırması gerektiğini belirtti. Uluslararası Af Örgütü Almanya Şubesi Genel Sekreteri Selmin Çalışkan, Türkiye’de hükümet karşıtlarının mahkemelerde asılsız suçlamalarla itham edildiğini ve barışçıl eylemlerin bile polis şiddetine maruz kaldığını belirtti. Ayrıca ülkede güvenlik güçleri ve PKK arasındaki çatışmalar nedeniyle birçok sivilin hayatını kaybettiğine dikkat çeken Çalışkan, Türkiye’nin AB ve Almanya tarafından “güvenli ülke” sayılmasını da eleştirdi. Çalışkan, “Böyle bir sınıflandırma Türkiye’deki insan hakları ihlallerinin inkârı olur” dedi.
Merkel yalnızlaşıyor mu?
Bugün Türkiye’yi ziyaret edecek olan Almanya Başbakanı Angela Merkel zirve sonrasında, Türkiye’ye mülteciler için harcanmak üzere 3 milyar Euro yardım yapılmasının ele alındığını ve bunun makul bir rakam olduğunu ifade ederek “Liderler, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini canlandırma ve yeni aşamalar konusunda anlaştı” dedi.
Mültecilere Almanya kapılarının açılmasına ilişkin kararı Merkel’i, partisi içinde oldukça yalnızlaştırmış durumda. Şimdiye kadar her ne olursa olsun desteğini esirgemeyen Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) Genel Merkezi’nde Merkel’e yaklaşım konusunda değişiklik söz konusu. Geçtiğimiz günlerde Saksonya eyaletinde gerçekleştirilen CDU Kongresi’nde, katılımcıların Almanya’nın özellikle ulusal bir ekonomik krizin eşiğinde olmasından duydukları tedirginlik nedeniyle, Angela Merkel sert eleştirilerin hedefi olmuştu.
Kongre katılımcılarından bir grup Merkel’i, üzerinde “Mülteci kaosuna son. Alman kültürü + değeri varlığını korumalı. Merkel tahtından insin!” yazan dövizle protesto etti.
İktidar ortaklarından Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisinin üst düzey siyasetçileri de Merkel’in mülteci politikalarına ağır eleştiriler yönlendirirken, koalisyon üyesi Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) mülteciler konusundaki anlayışlı ve yumuşak tavrını değiştiriyor. SPD’nin üst düzey siyasetçileri Merkel’in yumuşak üslubunu eleştirerek, mültecilerin kabulü konusunda Başbakan’ı fazla yumuşak davranmakla suçluyor. Son seçimlerde barajın altına düşen liberal çizgideki Hür Demokrat Parti (FDP) yetkilileri de mülteci sorununun bir demokrasi krizi olduğunu ve bu şekilde devam ettiği takdirde Angela Merkel’in 2017 yılına kadar dayanamayacağını belirtiyor.
Merkel ise katıldığı televizyon programlarında yılmadan, bu krizin içinden çıkılacağına, Alman ekonomisinin hızla yaşlanan nüfus göz önüne alındığında, genç işgücüne ve üstü örtülü de olsa, gelecekte iç pazarın hareketlenmesine duyulan ihtiyaca dair demeçler veriyor.