Duvara karşı: Başika'dan dönüş
Türkiye'nin son dönemde sınırlarının dışında yaptığı en geniş çaplı doğrudan askeri hamle olan Başika macerası ancak 2 hafta kadar sürebildi.
Türkiye’nin son dönemde sınırlarının dışında yaptığı en geniş çaplı doğrudan askeri hamle olan Musul’a bağlı Başika’daki eğitim kampını bir askeri üsse çevirme isteği kesin olarak geri tepti. Son olarak Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin askerlerini çektiğini ilan etmiş oldu. Böylelikle, AKP’nin Başika macerası ancak 2 hafta kadar sürmüş oldu.
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, “Son zamanlarda orada çok yakın bir noktaya gelen IŞİD tehdidinden oraya ilave bir güç kaydırılması yapılmıştır. Konunun uluslararası konuma taşınması sonrası Türkiye bu hassasiyetleri göz önünde bulundurarak oradaki güçlerinin bir kısmını Irak kuzeyine doğru çekildi.” derken yandaş medyanın atılan geri adımı küçültmek için meseleyi “nöbet değişimi” olarak işlemeye çalışması dikkat çekti.
Irak ise “Türkiye’nin birliklerini Irak topraklarından geri çekmeyi ilan etmesini memnuniyetle karşıladık. Umarız geri çekilme operasyonu tamamen gerçekleşir” diyerek son durumdan memnuniyetini dile getirdi. Yapılan açıklamada, Irak hükümetinin ülke topraklarında herhangi bir yabancı kara gücünün bulunmasına izin vermeyeceği savunularak, “Komşu ülkelerin içişlerine karışmama prensibi temelinde bu ülkelere karşı topraklarımızdan hiçbir eylemin gerçekleşmesine de izin vermeyeceğiz” ifadelerine yer verildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bizim askerlerimiz eğitimci olarak oraya gitti. Geri çekilmek gibi bir şey söz konusu değil.” dediği ve ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı telefon görüşmesinde “Tamam, biz çekilelim ama biz çekilince oraya IŞİD yerleşecek. Hem ‘çekilin’ hem ‘IŞİD ile mücadeleye daha fazla destek olun’ olmaz” dediği Başika’daki askerlerin bu kısa yolculuğu Türkiye’nin ABD’den bağımsız adım atmasının sınırlarını göstermesi açısından önemli.
Başika’da neler yaşandı?
Kısa bir kronoloji ile Türkiye’nin Başika’ya gidip geri dönmesinin hikayesi aslında Türkiye’nin kalkıştığı maceranın gidişatını hatırlamak açısından yararlı olacaktır.
4 Aralık’ta, Başika’da, Musullulara eğitim veren Türk birliği, 25 kadar tank ve bini aşkın koruma gücüyle birlikte takviye edildi.
5 Aralık’ta, Irak Başbakanı Haydar el İbadi, “Türkiye’nin derhal Irak topraklarından çekilmesini talep ediyoruz” dedi. Davutoğlu ise “Başika kampı, bir eğitim kampıdır” diye yanıt verdi. ABD de Türkiye’nin bu hamlesine karşı çıktı.
6 Aralık’ta, İbadi, askerlerin 48 saat içerisinde geri çekilmesini istedi. Ankara’ya ültimatom verdi.
7 Aralık’ta, Savunma Bakanı Yılmaz, Iraklı muhatabı ile görüştü. Davutoğlu da, İbadi’ye bir mektup göndererek, “Başka kuvvet göndermeyeceğiz” mesajı verdi. Ancak Bağdat bunu yeterli bulmadı.
8 Aralık’ta Dışişleri asker sayısında indirim olacağını açıkladı.
9 Aralık’ta, Rusya, krizi BM Güvenlik Konseyi’ne taşıdı. Barzani Türkiye’ye geldi.
10 Aralık’ta, Sinirlioğlu ve Fidan, Irak’a gitti. Biden, Davutoğlu’nu aradı ve artan tansiyonun Irak’ın toprak bütünlüğüne saygıyla çözülmesini istedi. Davutoğlu, “Geri çekmek söz konusu değil” dedi.
11 Aralık’ta, Başbakanlık, birliklerde ‘yeniden tanzim’ yapılacağını duyurdu.
12 Aralık’ta, Irak’ta tepkiler arttı. Protesto gösterilerinde Türkiye bayrağı yakıldı. Bunun üzerine Maslahatgüzar Bakanlığa çağrıldı. Irak BM’ye gitti.
14 Aralık’ta, Başika’ya gönderilen Türk birliklerinin bir kısmı Barzani yönetimindeki Bamerni’ye aktarıldı.
15 Aralık’ta, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Geri çekilmedik” dedi.
16 Aralık’ta, Başika’daki Türk askeri birliğine 15.10’da IŞİD’in saldırdığı açıklandı. 4 Türk askeri hafif yaralandı. Washington, bu saldırıya rağmen, “tüm güçlerinizi çekin” açıklaması yaptı.
18 Aralık’ta, Obama, Erdoğan’a çekilmenin sürmesi talebini tekrarladı.
19 Aralık’ta, Davutoğlu, “Musul’daki askeri varlığımız sürecek” dedikten sonra akşam Dışişleri çekilmenin süreceğini açıkladı. Barzani ise çekilme kararının ardından Başika’yı ziyaret etti.
ABD ne tepki gösterdi?
ABD tarafından yapılan tüm açıklamalarda, Türkiye’nin Başika’ya asker gönderirken Irak hükümetinden onay almaması eleştirildi. Türkiye’nin Başika kampına gönderdiği askerleri geri çekmesi de her fırsatta vurgulandı. Hatta Joe Biden’ın Irak Başbakanı ile yaptığı görüşmede, ABD’nin Irak’ın egemenliği ile toprak bütünlüğüne olan bağlılığını teyit ettiği ve Türkiye’nin de Irak hükümetinin onay vermediği güçlerini Irak topraklarından çekerek aynısını yapması için çağrıda bulunduğu açıklandı.
Son olarak Obama, Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde, daha kuzeye ‘kaydırılan’ Türk askerlerinin ülkeden tamamen çekilerek tansiyonun daha da düşürülmesini talep etti.
ABD’nin, Rusya ile yaşanan uçak krizinde olduğu gibi Türkiye’nin arkasında duran ama Rusya ile karşı karşıya gelmekten de kaçınan tavrını Başika krizinde bu kez Türkiye’nin arkasında dahi durmadığı bir pozisyon almayı tercih etti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin de iki ülkeye görüşmeleri sürdürmeleri ve sorunu kendi aralarında çözmeleri yönünde tavsiye kararı aldı.
Türkiye’nin dış politikada yediği ikinci tokat
AKP’nin dış politika tezlerinin genel olarak bie geleceğinin olmadığı konusunda hemen hiç kimsenin bir kuşkusu yok. AKP yandaşı kalem erbabının, her gün köşelerinde Selçuklu’dan girip Osmanlı’dan çıkarak sınırlardan taşma hülyaları çiziktirmelerinin de bir gerçekliği olmadığı açık.
Bununla birlikte, Katar’a üs kurulması için anlaşma imzalayan Türkiye’nin giderek daha fazla ABD’nin siyaseti tarafından belirlendiği ve geçmişteki hareket alanının daraltıldığı da görülüyor. Bölgedeki etkisi olan aktörlerin üzeri tek tek çiziliyor. Suriye’de Türkmen bölgesine yönelik yoğun askeri harekata karşılık cevap verilemiyor. İsrail ile tekrar masaya oturulurken Hamas ile ilişkiler şimdiden gevşetilmek zorunda kalınıyor. Irak’ta ve kendi ülkesinde sorunlarını çözebilmek için Barzani’ye başvuruyor.
Başika, AKP açısından, en azından şimdilik, yolun sonunda çarptığı bir duvar oldu. Daha derin etkileri olacak mıdır, göreceğiz. Ancak gündüz Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın söylediklerinin akşam Dışişleri Bakanlığı tarafından yalanlandığı, hükümet sözcüsünün bir gün önce yaptığı açıklamayı bir gün sonra hiçbir şey olmamış gibi değiştirmeye çalıştığı bir siyasetin sürdürülemez olduğu açık.
AKP’nin çarptığı duvarların sayısı önümüzdeki dönemde muhtemelen daha da artacak. Türkiye’nin attığı adımları ABD’den tamamen habersiz ve onay almadan atabileceğini düşünemeyiz. Ama ABD’nin bir yandan yol verdiği Türkiye’yi, bu adımlar atıldıktan sonra feda etmeden ama yaramaz ve kontrolsüz çocuk gibi göstermekten de geri durmayan çıkışlarıyla şekillendirdiği anlaşılıyor. Bunun her çarpılan duvarda Türkiye’yi daha fazla ABD’nin dümen suyuna soktuğunu da görmek gerekiyor.