Emekçilerin Laik ve Bağımsız Cumhuriyeti için!
2013 Haziran direnişinde ortaya çıkan halk ayaklanmasının en büyük eksikliği neydi? Birleşik Haziran Hareketinin geleceği ve yönelimine dair
Bir soru ile başlayalım: 2013 Haziran direnişinde ortaya çıkan halk ayaklanmasının en büyük eksikliği neydi? Kuşkusuz solun farklı kesimlerinden farklı yanıtlar verilebilir. Ancak bizim cenah açısından bu soruya direnişin ortak program ve hedefi, örgütlülük ve emekçilerin sınıf olarak müdahalesindeki eksiklik olarak yanıt verdik. Kürt ulusal hareketinin direnişe olan mesafesi-uzaklığı kendi perspektifi ile ilgili idi. Aynı zamanda Haziran direnişi çözüm süreci veya öz yönetim mücadelesine mesafelidir.
Üzerinden neredeyse iki buçuk yıl geçmesine rağmen Haziran direnişi tarihe bir çentik atmış ve bu çentik henüz kalkmamıştır. Bizim burada önemsediğimiz burjuvazinin ayağına taktığı çelmedir. Düşüremedik, burası açıktır ama AKP iktidarında cisimleşen burjuva iktidarı ciddi bir şekilde sendelemiştir.
İki noktanın açığa kavuşturulması gerekiyor. Birincisi hiçbir toplumsal damar kendiliğinden bir dinamiğe dönüşmüyor. Sosyalist hareketin kesintisiz mücadelesi, o döneme kadar yaratılan değer ve birikimin nesnellikle çakışması gerekiyor. İkincisi toplumsal dinamiklerin kendi enerjisini ortaya çıkarıp geleceğe taşıma garantisi bulunmuyor. Yani ‘namluya sürülmüş bir mermi’ gibi tetiği çekmemizi bekleyen halk hareketi-hareketleri yok.
İçinden geçtiğimiz dönem bu açıdan iyi değerlendirilmelidir. Denklemi tersine çevirmeye çalışmalı, en azından sosyalist hareket lehine çevrilmesini sağlamalıyız.
Haziran direnişinin ortak programı, hedefleri ve örgütlülüğü için ortaya çıkan Birleşik Haziran Hareketinin yaşadığı bekleme ve gerilemeyi her boyutu ile değerlendirmemiz gerekiyor. İçeriden, emeğimizi heba etmeden, yapıcı ama bir o kadar da soğukkanlı, politik ve bilimsel bir yaklaşımla. Devrimin ve sosyalizmin çıkarlarını baz alarak değerlendireceğiz.
Türkiye 2013 Haziran direnişinin başlangıcından bugüne üç seçim yaşadı. Seçimlerin burjuva düzen için anlamı ve sonuçları bir tarafa gelinen nokta itibari ile siyaset sağcılaşmaktadır. Bu süreç aynı zamanda direnişte ortaya çıkan düzen dışı dinamiğin düzene seçim sandıkları ile bağlanması açısından düşünülmelidir. Milliyetçi ve liberal kuşatma aynı anda siyasete yön vermeye başlamıştır. Halbuki Haziran direnişi bu iki kuşatmayı da zayıflatabilmişti.
Toplumsal mücadelede bir ihtiyaç olarak yola çıkarken koyduğu siyasi hedeflerin uzağında kalan, her seçimde sendelenen bir güç birliğinin politik mücadelede geleceğine karar vermesi gerekiyor.
Bugün sosyalist hareket düzeni karşısına alacağı ve yeni bir düzen talebini ortaya koyacağı bir çıkışı zorlamalıdır. Direksiyonu sola kırmak siyasetin sağa kaydığı tabloda bir zorunluluk ve ihtiyaçtır. Birleşik Haziran Hareketi kendisini bir dayanışma platformu olarak değil, bağımsız bir odak olarak görmelidir. Çünkü mesele siyasidir; Birleşik Haziran Hareketi ülkenin gerici dönüşümünün bir sonucu olarak İkinci Cumhuriyet rejiminin yerleşmeye çalıştığı bir kesitte, yeni rejimin kurucu partisi olan AKP’ye karşı verilecek mücadeleyi merkeze koyarak ülkenin karşı-devrimci gidişatına ket vurmak amacıyla kuruldu. Hareket gerçek bir ‘sol’ odak haline gelmeli, özellikle toplumsal algıda sağın karşısına çıkmalıdır.
Katliamlar üzerinden yeniden yapılandırılan burjuva düzen sıkışma yaşıyor ve zayıf noktalar birikmeye devam ediyor. Önümüzdeki siyasi zemin, gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadeleyi programına yazan siyasetin önünün açık olacağına işaret ediyor. Aynı zamanda zayıf karın burasıdır.
Kendi farkını açığa çıkaracak, toplumsal algıda belirginlik kazanacak bir siyasal kimlik ortaya konulmalıdır. Bu siyasal kimliğin laik ve anti-emperyalist politik ayaklar üzerine kurulacağı açıktır. Bu kimliklerin sulandırılmasına ve çeşitli nedenlerle geri çekilmesine izin vermemek gerekiyor.
Sıkışma ve gerileme beylik söylemlerle, düzen içi ve reformist taleplerle, hareketin içinde yer alıp başka siyasi odak-geniş demokrasi cephesi arayışları ile değil, bağımsız hattın belirginleştirilmesi ile, mücadelenin başına Emekçilerin Laik ve Bağımsız Cumhuriyeti yazılarak aşılabilir.