Erdoğan çok açık veriyor

Türkiye’nin Rusya’ya ait Su-24 savaş uçağını düşürmesinden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aceleyle ve gelecekte karşısına nasıl çıkartılacağını düşünmeden yaptığı açıklamalar dikkat çekiyor.

Sabah saatlerinde Suriye sınırında bir uçağın düştüğü bilgisinin ajanslara düşmesinden sonra ilk açıklama Cumhurbaşkanlığı’ndan geldi.

Cumhurbaşkanlığı’ndan bir açıklama iki düzeltme

Başbakanlık veya Genelkurmay Başkanlığı beklenmeden yapılan açıklamada Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği ve uyarılara da aldırmadığı için angajman kuralları çerçevesinde düşürülen uçağın Su 24 tipi Rus uçağı olduğunu kaydedildi. Erdoğan’ın aceleyle yaptırdığı açıklama Türkiye’nin yaptığı saldırıyı meşrulaştırmak için geliştireceği uçağın tepki vermediği ve kimliğinin belirlenemediği argümanını elinden alıyordu.

Nitekim, Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan bu açıklamadan sonra Genelkurmay Başkanlığı’nın daha sonra yaptığı açıklamada, “24 Kasım 2015 tarihinde saat 09.20 civarında Hatay Yayladağı bölgesinde Türk Hava Sahasını ihlal eden milliyeti bilinmeyen bir uçak defalarca (beş dakika içerisinde 10 kez) ikaz edilmesine rağmen Türk Hava Sahasını ihlal etmiştir. Söz konusu uçağa angajman kuralları çerçevesinde 24 Kasım 2015 saat 09.24’te bölgede hava devriye görevinde bulunan iki adet F-16 uçağımız tarafından müdahalede bulunulmuştur” denilecekti.

Açıklamayı teze uydurma çabası

Dahası, Erdoğan’ın ilk açıklamasında 20 dakika geçtikten sonra Cumhurbaşkanı’nın Suriye sınırında sınır ihlali yapan uçağın düşürülmesi hadisesini yakından takip ederek bir dizi telefon görüşmesi yaptığı ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayarak olaya ilişkin bilgi verdiği haberleri yapılmaya başlandı. Bu sırada Cumhurbaşkanı’nın henüz Başbakan ile görüşmediği de anlaşılıyordu. Bu durum, Erdoğan’ın öne çıkma isteğinin bir sonucu olarak değerlendirildi.

Ancak gariplikler bununla da bitmedi. Cumhurbaşkanlığı bir süre sonra bu kez de ilk açıklamada düşürülen uçağında kesin olarak ve doğrudan Rusya’ya ait olduğuna ilişkin ifadeyi bu kez “düşürülen uçağın Rus uçağı olduğunun tahmin edildiği” şeklinde değiştirdi.

Erdoğan’dan itiraf

Bununla birlikte, Erdoğan akşam 24 Kasım ‘Öğretmenler Günü’ nedeniyle verdiği resepsiyonda yaptığı konuşmada, bu kez adeta bir itirafta bulunarak “Türkiye olarak bu bölgede yaşayan kardeşlerimize eskiden beri her türlü desteği veriyoruz, vereceğiz… Bazıları diyor ki ‘Başbakan Erdoğan diyordu ki onların içinde silah yok’. Varsa ne olacak, yoksa ne olacak? Ne diyoruz biz, ‘oraya insani yardım götürüyoruz'” diye konuştu.

Erdoğan’ın, bu kez de gün içerisinde ABD ve NATO’dan gelen açıklamalardan da cesaret bularak, Türkiye’nin bölgedeki cihatçı çetelere silah sağladığını kabul ettiği açıklamalarda bulunacak bir rahatlığı sergilemesi dikkat çekti.

Bu rahatlığı kaldıracak kredisi tükenebilir

Erdoğan’ın, Rusya’nın, Türkiye’nin saldırganlığı karşısında diplomatik tezinin Türkiye’nin IŞİD’in petrol satışına aracılık ettiği ve şimdi de bu saldırıyla IŞİD’i koruduğu olduğunu düşünmeden hareket ettiği görülüyor. Saldırı sonrasında Çek Cumhuriyeti’nin doğrudan Türkiye ile IŞİD arasında bir ilişki olabileceğini söylemesi ve Almanya’nın daha ortalamacı bir tavırla Türkiye ile Rusya arasındaki gerginlikten kaçınmaya çalışmalarının Erdoğan’ın bu rahatlığı sergilemekten kaçınması için yeterli uyarılar olmadığı ise açık.

Bununla birlikte, AKP’nin ve Erdoğan’ın özellikle Paris saldırılarına giden süreçte mülteci sorunu nedeniyle ABD ve Avrupa Birliği nezdinde bulduğu imkanın verdiği bu rahatlığın sonsuz olamayacağı ve yarın koşullar değiştiğinde önüne konulabileceği bir not olarak düşülmeli.