Ertuğrul Özkök Quo vadis?
Sabah Sabah'ın bugünkü konuğu Ertuğrul Özkök...
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök hakkında “Utan Ey Büyük Adam” başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle fezleke hazırlanınca bir hayli korkuya kapılmış. Özkök hakkında 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Zira Adalet Bakanı’nın onay vermesi durumunda Özkök, yargılanmak üzere hâkim karşısına çıkacak.
Yine geçtiğimiz hafta ise AKP Trabzon Milletvekili Süleyman Soylu, Ertuğrul Özkök’ün “Vur emrini kim verdi?” yazısında kendisine hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle dava açmıştı.
Ertuğrul Özkök’ün bugünkü köşe yazısının başlığı “Bir döneğin zamanlı ölümü”… Yeni Felsefeciler olarak bilinen Bernard-Henri Levy’nin ekürisi eski Marksist Andre Glucksmann’ın ölümü hasebiyle kaleme almış.
Andre Glucksmann’ı, Jacques Lacan, Jacgues Derrida, Michel Foucault, Gilles Deleuze, Jean Baudrillard, Julia Kristeva, Jean Francois Lyotard, Luce Irigaray gibi “star” düşünürlerin aralarında bir yere koyabilirsiniz.
Ertuğrul Özkök, adlı adınca Andre Glucksmann’ı dönek olarak nitelemekten kaçınmıyor bu saptamasını doğrudan yapıyor ve kendisiyle de ilişkilendirmekte beis görmüyor “Bu ölüm, benim neslimin samimi hikâyelerinden birinin sonuydu” diyor.
Andre Glucksmann’ı tanıtırken “Aydın olmanın, Marksist olmak anlamına geldiği yıllardı ve herkes gibi o da Marksist oldu.” aydın olmanın yolunun o yıllarda nasıl Marksist olmaktan ne kadar geçiyorsa bugün de aynı yoldan geçtiğini unutmuş görünüyor.
Devam ediyor ve öğreniyoruz Glucksmann, Marksizmin Sovyet versiyonu ile bozuşmuş, Mao’cu olmuş, Sartre’la omuz omuza çalışmış, sokaklarda “Halkın Davası” gazetesini satmış, sonra Sartre’la da arası bozulmuş. Tek başına kalmış Pop felsefeye geçmiş, televizyonlardaki tartışma programlarına çıkmış, Marksizmle biletini geri dönüşü olmayacak şekilde kesip, “Elveda başkaldırı” deyince kitapları on binlerce satmaya başlamış.
Ertuğrul Özkök, aslında Glucksmann ile kendini özdeşleştiriyor, herhalde bir yerlere gönderme yapıyor “Her döneğin alınyazısında olduğu gibi, onun yolu da liberal siyasetle kesişti. Sarkozy’ye destek veren yeni filozofların en hızlısı oydu. Ama liberalizmi otoriter rejime dönüştüren ‘Sarko’yla, her dönek gibi onun yolu da ayrıldı. Sarkozy’ye ilk küsen aydınlardan biri o oldu.” derken Sarkozy’nin adını Tayyip Erdoğan, Glucksmann’ı Ertuğrul Özkök olarak okuyun demeye getiriyor.
Nasıl döndüklerinin de altını çiziyor çok sancılıymış, kolayca dönüveren bir nesilmiş, yalnızlaştıkça popülerleşen, popülerleştikçe yalnızlaşan bir nesilmiş.
Ertuğrul Özkök, “çok zeki bir insan” aslında, bu nedamet manzumesiyle Sarkozy’e pardon Tayyip Erdoğan’a açık mektup gönderiyor ve hizmete hazır olduğunun mesajını veriyor alttan alta. Dönekler için “Ama her sahici insan gibi, barışmayı çok iyi bilen insanlardır. Dönüşleri zor ve sancılı, barışmaları kolay bir kuşak.” cümlesi ile artık anlayın diyor, af diliyor zımnen yalvarıyor.
Ertuğrul Özkök kendisi hakkında açılan davaları esbâb-ı mûcibesini biliyor ve bu yazısıyla da Tayyip Erdoğan diktatörüne bağlılığını, dile getirmek için bin dereden su getiriyor.