İklim Konferansı başlıyor
195 ülkeden 40 binden fazla delegenin katılacağı Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı, Paris'in banliyösü Le Bourget'te bugün başlıyor.
195 ülkeden 40 binden fazla delegenin katılacağı Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı, Paris’in banliyösü Le Bourget’te bugün başlıyor. Konferans 1992’de imzalanan BM İklim Değişikliği Çerçeve Konvansiyonu’nun 21. yıllık toplantısı ve 1997’de imzalanan Kyoto Protokolü’ne imza atan ülkelerin 11. buluşması olacak.
11 Aralık’a kadar devam edecek olan konferans, karbon salınımının sınırlandırılmasını ve küresel sıcaklığın 2 dereceden daha fazla yükselmesini engellemek için tüm dünyada yasal düzenlemeler yapılması hedefiyle toplanıyor.
Konferansa yaklaşık 150 ülke devlet başkanı düzeyinde katılacak. Ancak siyasi liderler konferansın sadece ilk gününe katılacak olup diğer günlerde görüşmeler ülke delegasyonları ile sektörlerin temsilcileri ve çevre örgütlerinin temsilcileri arasında sürdürülecek.
6 yıl önceki toplantının tekrarı olmaması isteniyor
Dünyada en çok karbon salınımı yapan üç ülke, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Hindistan konferansın açılış etkinliğine katılacaklar.
Konferansta, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, gezegenin ısınmasına neden olan sera gazı salınımlarını 2020’den sonra da azaltacakları bağlayıcı bir anlaşmanın imzalanması umut ediliyor. Benzeri bir çaba 6 yıl önce Kopenhag’da başarısızlığa uğramıştı.
2015 yılının kaydedilen en sıcak yıl olmakla birlikte son yıllarda karbon salınımları üzerinde daha katı düzenlemeler için adımlar görece hızlanmakla beraber Pekin’deki hava kirliliğinden Kanada’nın Keystone boru hattına kadar pek çok mücadele başlığı bulunuyor.
Konferanstan beklentiler
Küresel bir iklim değişikliğine karşı hissedilen baskı en fakir ülkelerin en büyük şikayeti. Bu ülkeler, kendilerine karşılayamayacakları yükümlülükler yüklenmek istenmesinden şikayetçiler. Bu ülkeler aynı zamanda 2 derece hedefinin de karşılaşabilecekleri felaketleri hafife aldığını ve bu hedefin çok daha aşağıya çekilmesini istiyorlar.
Öte yandan, konferansta bazı önemli duyurular yapılması da bekleniyor. Özellikle, siyasi liderlerin konferans kapsamında yapılacak görüşmeleri yönlendirmek için ilk gün yapacakları konuşmalar merakla bekleniyor. Duyurulması beklenen projeler arasında yenilenebilir enerji araştırmalarına ayrılan kaynakların arttırılması, tropikal bölgelerde bulunan 100 ülkede güneş enerjisinden hızlıca yararlanılması için Fransa ve Hindistan tarafından bir küresel ittifakın kuruluşu da yer alıyor.
2 derece neden önemli?
1850-1899 arasındaki endüstriyelleşme öncesi döneme oranla küresel sıcaklığın 2 derece artmasının, gezegenimizin ikliminde geri dönülemez değişikliklere neden olacağı düşünülüyor. Bu 2 derecelik artış sınırının aşılmasının gezegenimizin iklimi üzerindeki etkisinin tehlikeli ve öngörülemez olduğu kabul ediliyor. Bu hedef konusunda hiç kimsenin itirazı olmamakla birlikte gelişmekte olan ülkeler, sanayileşmiş ülkelerin 200 yıl boyunca diledikleri gibi kullandıkları fosil yakıtları kullanmak istiyorlar.
Burada yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş maliyetlerinin yanı sıra bu maliyetleri karşılayamayacak yoksul ülkeler ile yükselen deniz seviyesi, kuraklıklar ve sıcak dalgaları ile mücadele eden ülkelerin nasıl destekleneceği ve sanayileşmiş ülkelerin gaz salınımları nedeniyle sıcaklık artışından etkilenen ülkelerin zararlarının tazmini gibi ciddi sorunlar bulunuyor. Bu noktada gelişmiş ülkeler, dünyanın 1992’deki gibi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler olarak ayrılmadığı ve yükselen ekonomilerin iklim değişikliği maliyetlerine daha fazla katılmalarını istiyor.
Bilimsel veriler korkutuyor
Son 100 yılda Dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığı 0,85 derece arttı. 14 en sıcak yılın 13’ü 21. yüzyılda kaydedilirken 2015 en sıcak yıl olarak kayıtlara geçti.
Bilim insanları, atmosferdeki karbon dioksit oranının son 800 bin yıldakinden daha yüksek olduğunu ve bu yıl Mayıs ayında rekor seviyeye ulaştığını açıkladı.
1900 yılından bu yana deniz seviyesi ortalama 19 santimetre yükseldi. 1980’lerin başlarından bu yana Britanya’nın 10 katı büyüklüğünde bir deniz buzu alanı kaybedilmiş durumda.
2020 yılında sera gazı emisyonlarının tepe noktasına ulaşacağı düşünülüyor. Eğer bu tarihten sonra herhangi bir önlem alınmaz ve artış devam ederse 2100 yılında sıcaklıkların 4,5 derece artması bekleniyor. Şu anki politikaların devam etmesi halinde artışın 3,6 derece olması ve Paris’te varılacak anlaşma ile beklentilerin 2,7 dereceye düşmesi bekleniyor. Ancak bu seviye bile 2 derecelik eşiğin çok üzerinde.
Dünyadaki sera gazı salınımının yüzde 70’inden 10 ülke sorumlu. Salınımların yüzde 24’inden Çin, yüzde 12’sinden ABD, yüzde 9’undan AB, yüzde 6’sından Hindistan, yüzde 6’sından Brezilya, yüzde 5’inden Rusya, yüzde 3’ünden Japonya, yüzde 2’sinden Kanada, yüzde 1,5’inden Kongo ve yüzde 1,5’inden Endonezya sorumlu.
Ozon deliğine karşı başarılmıştı
1980’lerde bilim insanlarının, dünya yüzeyini zararlı ışınlardan koruyan ozon tabakasında bir delik keşfetmeleri üzerine bu tehlikeyi bertaraf etmek üzere dünyanın tüm ülkeleri arasında uluslararası bir antlaşma olan Montreal Protokolü imzalanmıştı. Ozon tabakasının delinmesine neden olan gazların tüm dünyada kullanımı hızlıca durdurulduktan sonra ozon tabakasındaki hasar bugün kendisini onarıyor.
“Gezegen B yok” gösterileri
Zirve arefesinde ise Paris sokaklarında ise polis şiddeti var. Zirve, Fransa’da aralarında Papa Francis ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un ayakkabılarının da olduğu 20 bin ayakkabı ile yürüyüş yasağı da protesto edilirken yürüyüşün yasaklanmasına rağmen toplanan göstericilere saldıran polis, 200’den fazla kişiyi gözaltına aldı. 13 Kasım’da yaşanan saldırılardan sonra olağanüstü hal ilan edilen Fransa’da her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşü de yasaklanmıştı.
Zirve öncesinde tüm dünyada da yüz binlerce insan protesto gösterilerinde buluştu. “Gezegen B yok” sloganıyla Avustralya’dan Paraguay’a kadar pek çok yerde 2 binden fazla gösteri düzenlendi.