IŞİD: Cephanenin izinde
Financial Times için Gaziantep’ten Erika Solomon ile Ahmed Mhidi IŞİD’e mühimmat temin eden silah tüccarlarından Abu Ali ile görüşerek, örgütün silah organizasyonunu nasıl yürüttüğüne dair birçok bilgi elde etti.
Financial Times için Gaziantep’ten Erika Solomon ile Ahmed Mhidi IŞİD’e mühimmat temin eden silah tüccarlarından Abu Ali ile görüşerek, örgütün silah organizasyonunu nasıl yürüttüğüne dair birçok bilgi elde etti.
30 Kasım tarihinde yayınlanan röportajın tamamını Manifesto okurları için çevirdik.
Suriye’nin doğusunda bulunan memleketinde IŞİD’e karşı savaşan asilere silah temin eden tanınmış silah tüccarı Abu Ali, bir yıl önce iki cihatçı yolunu kestiğinde günlerinin sayılı olduğundan emindi.
Ona “Bu kişi İslam Devlet’inde silah alıp satma iznine sahiptir” yazılı bir kağıt uzattıklarında çok şaşırdı. Belge “Musul Merkez” damgalıydı.
Geçen yıl, cihatçılar doğu Suriye’de hızla yayıldıklarında, Abu Ali gibi pek çok kara borsa tüccarı tutuklanmak veya sürülmekten korktukları için IŞİD tarafından işleyişe dâhil edildiler. Suriye’nin yarısı ve Irak’ın üçte birini kapsayan bir bölgede kendi halifeliğini ilan etmiş ve bu bölgeye mühimmat yığmış dünyanın en zengin cihatçı örgütün elinde bulunan arz ve talep sisteminin içine girdiler.
IŞID’in elindeki bölgede çalışan diğerleri gibi gerçek adının açıklanmasını istemeyen Abu Ali “Deli gibi alıyorlar. Her gün alıyorlar: sabah, öğlen ve akşam” diyor.
IŞİD 2014 yazında Musul’u ele geçirdiğinde milyonlarca dolar değerindeki silahlara el koydu. O zamandan beri, her kazandığı savaşta daha fazla mühimmat elde etti. Silah deposunda, ABD yapımı Abrams tankları, M-16 tüfekler, M-19 40mm bomba atarlar (Irak ordusundan el konulmuş) ve Rus M-46 130mm sahra topları (Suriye ordusundan alınmış) bulunuyor.
Ancak tüccarların söylediğine göre, tüm bunlara karşın IŞİD’ın halen mühimmat talebi var. En çok da Kalaşnikof hücum tüfeği, orta kalibre makineli tüfek, 14.5mm ve 12.5mm uçaksavar talebi var. IŞİD aynı zamanda, az miktarda roketatar ve sniper mermisi alıyor.
IŞİD’in multi-milyon dolarlık mühimmat ticaretinin bütçesini tam anlamıyla hesaplamak zor. Bu yılın başında, savaşçılar ve tüccarlarla yapılan görüşmelerde verilen bilgilere göre, IŞID’in, pek çok savaş alanından sadece bir tanesi olan, Deyr ez Zor yakınlarındaki cephesi ayda 1 milyon dolarlık mühimmat alıyordu. Yakınlardaki hava alanına Aralık’ta bir haftalık saldırı için ise bir diğer 1 milyonluk mühimmat daha gerektiği söylendi. IŞİD’in cephane ihtiyacı onun savaş taktiklerini yansıtıyor: hem hücum hem de geri çekilme durumlarında grubun taktikleri ağırlıklı olarak bomba yüklü kamyon, intihar yelekleri ve el yapımı patlayıcılara dayalı. Ancak karşılıklı çatışmalarda, çoğunlukla Kalaşnikoflar ve kamyona monte edilmiş makineli tüfekler günde on binlerce mermi tüketiyor. Bu ihtiyacı karşılamak için IŞİD’in üst yönetiminin bir parçası olan yüksek askeri konseyi tarafından doğrudan denetlenen çok kritik lojistik operasyonlar yapılıyor. Örgütün ana gelir kaynağı olan petrol ticareti de aynı şekilde kontrol ediliyor.
IŞİD’in En iyi cephane kaynakları, düşmanları olarak belirtiliyor. Irak’taki hükümet yanlısı milislerin, karaborsacılara sattığı bazı mühimmatları onlar da IŞİD’lı tüccarlara satıyor. Her şeyden önemlisi, IŞİD savaşçıları, Suriye’nın üç yönlü savaşında, Başkan Beşar Esad’a bağlı güçler ile hem Esad’la hem de IŞİD’le savaşan rakiplerine güveniyor. Bu noktada, Suriyeli silah tüccarlarının kritik bir rolü var. Abu Ali, örgütün saflarında yer alması istendiğinde kaçmış ama altmışlı yaşlarındaki emekli asker, kara borsacı Abu Omar bu ticarete girmiş.
“Hükümettekilerden, Iraklılardan, asilerden alabiliyorduk, İsrail’den alabildiğimizde ise satarken, silah ellerine geçtiği sürece kimden geldiğini dert etmiyorlardı” diyen Financial Times’a Türkiye’de bir barda viskileri yuvarlarken konuşan Abu Omar, o dönemi IŞİD’in silah kaçakçısı olarak anlatıyor. Ağustos ayında, IŞİD’in “zalim” olduğuna karar verince bu ticareti bırakmış.
IŞİD komutanları, IŞİD güvenlik güçlerinden iki üyenin resmi onayıyla tüccarlara mühürlü kimlik kartı veriyor. Bundan sonra, örgüt, münhasırlık maddesini uygulamaya koyuyor: IŞİD onların tek müşterisi olduğu sürece, kaçakçılar serbest dolaşım ve ticaret yapabiliyorlar.
Cihatçıların rakipleri, savaş sırasında örgütün ağır mühimmatı hızlı taşıma yeteneği sayesinde şaşırtılıyor. Kuzey Irak’taki Kürt peşmergeler, yeni bitmiş savaşlar için silah ve mühimmat sevkiyat emirlerinin detaylı dökümanlarını elde etti.
Adını vermek istemeyen Irak’taki bir güvenlik memuru “24 saat içinde, cephane onlara arabayla gönderildi” diyor.
Savaşçılar ve tüccarlar cihatçıların iletişim sisteminin hızına itibar ediyorlar. Irak’ın üst askeri konsey tarafından görevlendirilmiş gezici bir “komite” her bölgedeki silah “merkezi” ile konuşuyor ve askeri emirlerin isteklerini alıyor.
Emir ve merkezler arasındaki alış verişler bazen telsizlerden düşmanlar tarafından duyulabiliyor. Irak-Suriye sınırından Kürt peşmergeler, IŞİD’in frekansına ayarlanmış cihazın etrafına toplanıp “kebap”, “chicken tikka” ve “salata” diye bağırıyorlar. Bu yaz Türkiye’ye kaçana kadar IŞİD saflarında savaşmış doğu Suriyeli komutanlarından Abu Ahmad “Kebap muhtemelen ağır makineli silah”, diyor. “Salata, Kalaşnikof olmalı. Tahrip gücü yüksek mermiler, penetran mermiler- aynı salata gibi bir karışım” diyor ve gülüyor.
Abu Omar, merkezlerle WhatsApp kullanarak iletişime geçtiğini söylüyor. Birkaç günde bir gezici komite, merkezlere en çok talep edilen mermi ve bombaların fiyat listesini dağıtıyor. Abu Omar’ın bağlı olduğu merkez ise kendisine güncellenmiş fiyatları bildiriyor. Tüccarların komisyonları %10 ile 20 arasında değişiyor.
Abu Ahmad Financial Times’a fiyatların, ABD-destekli koalisyonun örgütü Türkiye sınırından uzaklaştırmasına bağlı olarak arttığını, çünkü kaçakçılık yolları sınırlandırıldığını söylüyor. Bir başka tüccar IŞİD’in rekabeti artırıp fiyatları düşürmek için daha fazla lisans dağıttığından yakınıyor.
Mühimmatın çoğu artık daha geniş bir bölgenin silah kaynağı olan Suriye’den geliyor. Körfez finansörleri destekledikleri isyancı örgütlere kamyonlar dolusu mühimmatı Türkiye sınırından gönderiyor. Rüşvetçi savaşçılar bazılarını yerel tüccarlara yönlendiriyorlar. Yerel tüccarlar, Idlib ve Halep’in sınır bölgelerinin ülkenin en büyük kara borsası haline gelmiş olduğunu söylüyorlar.
“Beş yıllık bir savaş sonrasında ideoloji önemini kaybediyor” diyor Abu Ahmed ve ekliyor: “Hatta bazı tüccarlar IŞİD’den nefret ediyor. Fakat iş para kazanmaya geldiğinde bunun bir önemi olmuyor.”
Tüccarlar, mühimmatı sebze ve inşaat malzemesi taşıyan kamyonlara saklamak için kamyon şoförleri ve sınır kaçakçıları ağını kullanıyor. “Sürekli giriş çıkış yapan kamyonlar.
“Deli gibi sürekli giriş çıkış yapan kamyonlar kimsenin şüphelenmeyeceği şeyler taşıyorlar” diyor Abu Ahmad. “IŞİD bölgesine boş geldikleri için daha çok petrol kamyonları kullanılıyor.”
Moskova ve Tahran’dan Esad’a gönderilen silahlar da, özellikle güney Suwayda bölgesindeki kara borsada bir diğer önemli silah kaynağı. “Rus ürünlerini seviyorlar” diyor Abu Omar. “İran malzemesini ucuzsa alıyorlar.”
Ekonomik fırsatların fazlasıyla azaldığı bir bölgede ticaretin durması işleri zora sokar. Bir tüccar kaçarken, diğerleri can havliyle para kazanma şansını yakalamaya çalışır.
Abu Omar “Bugün, herşey para ile ilgili. Kimse sizin kim olduğunuzla ilgilenmiyor. İlgilendikleri tek şey dolar” diyor.