IŞİD'e silah götürüldüğü mahkeme kararıyla kabul edildi
Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme” ve “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlarından tutuklanması Türkiye'nin IŞİD'e silah gönderdiğinin Türkiye mahkemeleri tarafından itiraf edilmesi oldu.
Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, MİT TIR’ları ile ilgili yaptıkları haber nedeniyle “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” ve “terör örgütünün propagandasını yapma” suçlarından dolayı tutuklandı. Özellikle “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme” ve “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlarından verilen tutuklama kararıyla, Cumhuriyet gazetesinin yaptığı haberlerin yalan yanlış olmadığı ve Türkiye’nin Suriye’deki cihatçı çetelere silah taşıdığı Türkiye mahkemeleri tarafından itiraf edilmiş oldu.
Dündar ve Gül’ün tutuklanmasına neden olan haber ise 29 Mayıs’ta “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle 19 Ocak 2013’te Adana’nın Ceyhan ilçesindeki Sirkeci gişelerinde, jandarma tarafından durdurulan 3 TIR’da bulunan silahların fotoğraflarının da yayınladığı haber.
Türkiye 7 Haziran seçimlerine giderken Cumhuriyet gazetesi önce bu haberi yapmış ardından da 4 Haziran’da bu kez “Devletin bittiği an” manşetiyle TIR’larda bulunan MİT mensuplarıyla operasyonu yapan Jandarma arasında TIR’ların durdurulmasıyla yaşanan tartışmanın görüntülerini yayınlamıştı.
Erdoğan’a göre silahlar ‘bir var bir yok’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, haber yayınlandıktan sonra “İçinde silah var ya da yok. Bunun adı casusluktur” diye miting meydanlarında hedef gösterdiği haberlerle ilgili olarak katıldığı bir televizyon programında da “Öyle zannediyorum bu özel haberi yapan kişi bunun bedelini çok ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu” sözleriyle tehditler savurmuştu.
Geçtiğimiz Salı günü Türkiye’nin düşürdüğü Rus bombardıman uçağını düşürmesinden sonra ise Erdoğan, dün yaptığı konuşmada, “Durdurulan TIR’lar Bayırbucak’a yardım götürüyordu. Şimdi diyecekler ki ‘Başbakan TIR’ların içinde silah yoktu diyordu.’ Varsa ne olacak yoksa ne olacak.” demişti.
Reyhanlı’dan sonra TIR operasyonları
11 Mayıs 2013 tarihinde Reyhanlı’da bomba yüklü iki aracın patlaması sonucu 52 kişi ölmüş, bu olay, “Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör eylemi” olarak kayda geçmişti. O günden sonra bomba yüklü araçların sınırdan geçebileceği kaygısıyla gümrüklerde teyakkuza geçirilmiş ve ihbarlar başlamıştı.
Cumhuriyet gazetesi, 29 Mayıs’ta “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle yaptığı habere böyle başlamıştı. Can Dündar, artık ne olduğunu biliyoruz diyordu.
Haberde, 1 Ocak’ta Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde yapılan ancak valilik tarafından engellenen operasyon ve bu olaydan 18 gün sonra gündeme düşecek durdurulan 3 MİT TIR’ının hikayesi anlatılıyordu. Cumhuriyet, TIR’lara eşlik eden MİT görevlileri, sonradan gelen çevik kuvvet polisleri ve Adana İl Jandarma Komutanı’nın emrindeki 250 kişilik jandarma görevlileri arasında büyük gerginlik ve restleşme yaşanmış, karşılıklı silahlar çekildiğini anlatıyordu.
TIR’ların aranması için izin veren ve daha sonra bu soruşturma nedeniyle yargılanmaya başlanan dönemin Adana Cumhuriyet Savcısı Aziz Takçı, yaşananları şöyle aktarıyordu:
“Gidip malzemelere baktım. Ağzına kadar çakılı silah ve mühimmatı ben de gördüm. Olay yerine gelen jandarmaya, bunları tespit etmelerini, görüntülerini ve numaralarını almalarını söyledim. Bu esnada Adana Valisi Hüseyin Avni Coş ve Emniyet Müdürü, yaklaşık 300-400 kişilik özel harekât ve çevik kuvvet polis ekibi ile olay yerine geldi. Konuyu çözmek için Adana Valisi ile görüştük. Bana bu TIR’ların MİT’e ait olduğunu, bırakılmaları için ölümüne her şeyi yapacağını, Erdoğan’ın arayıp ‘Bu konuda yasa çıkaracağız, savcı bunları bıraksın’ mealinde sözler söylediğini, aynı şekilde İçişleri Bakanı’nın da kendisini aradığını söyledi.”
İlaç kutularının altında çıkan silahlar
Bu uyarılar üzerine TIR’lardaki malzemeler hakkında bir işlem yapılamadı. Olaydan sonra önce hükümet cephesi, TIR’lardaki malzemenin “devlet sırrı” olduğunu söylemiş, Başbakan Erdoğan malzemenin Türkmenlere gittiğini iddia etmiş, ancak Türkmenler, kendilerine bir şey gelmediğini açıklamıştı.
Ahmet Davutoğlu ise “birileri”nin, Milli İstihbarat Teşkilatı’na “kumpas” kurmaya kalkıştığını, “Bunun hesabının sorulacağını” söylemişti. Buna karşın, AKP’nin Siirt milletvekili adayı Yasin Aktay, TIR’lar içinde silah bulunduğu iddialarını doğrulamış, “Onlar Özgür Suriye Ordusu’na gidiyordu” demişti.
Cumhuriyet gazetesinin yayınladığı görüntülerde, TIR’ların görünürdeki yükü ilaç paketleri olmasına rağmen kutular kaldırılınca, altına dizilmiş havanlar ortaya çıkıyor. Jandarma’nın aramalarda bulduğu silahlar arasında, 1000 adet 100mm’lik top mermisi, 50 bin adet makineli tüfek mermisi, 30 bin adet ağır makineli tüfek mermisi (12.7 mm) ve 1000 adet havan mühimmatının bulunduğu görülüyordu. Bazı kutularda Libya’nın Trablus kentinin adının (Tripoli) yazdığı da tespit ediliyordu. Burada geçtiğimiz gün Manifesto olarak yaptığımız bir haberde bahsi geçen, Mısır tarafından terör örgütü ilan edilen Müslüman Kardeşler’in Türkiye uzantısı İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) üzerinden 2012 yılında Libya’dan Suriye’deki cihatçı çetelere yapılan silah sevkiyatlarını da hatırlamakta fayda var.
IŞİD’e giden silahlara yapılan operasyon nasıl kapatıldı?
Olaydan sonra AKP, TIR’larla Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD’e) yardım için silah ve mühimmat taşındığı iddialarını reddederken olayın soruşturulmasını da engelledi. Aksine, skandalın ortaya çıkarılmasını sağlayan kamu görevlileri hakkında soruşturma açıldı.
Bu çerçevede Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, başsavcı vekili Ahmet Karaca, savcılar Aziz Takçı ve Özcan Şişman ile eski Adana İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay görevden alınarak “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçundan tutuklandılar.
TIR’ları Adana’da durdurmakla suçlanan 13 askeri personel için de müebbet hapis istemiyle dava açıldı.
Cumhuriyet gazetesi, 4 Haziran’da “Devletin bittiği an” manşetiyle duyurduğu haberde ise TIR’ların durdurulmasına ilişkin diğer ayrıntılarla birlikte TIR’lardaki MİT mensupları ile Jandarma görevlileri arasındaki tartışmayı da haberleştirdi.
Ahmet Şık, haberinde, operasyonun ayrıntılarını yazarken “Her şey bir uyuşturucu soruşturması kapsamında 7 MİT’çinin dinlenmesiyle başladı. 6 ay sonra, Adana’da MİT’e ait TIR’lar durduruldu.” diye yazıyordu. Operasyonun ayrıntılarının verildiği haberde operasyonun ve dolayısıyla soruşturmanın MİT Bölge Başkanı’nın Vali Hüseyin Avni Coş’a “malzemelerin ve TIR’lar ile içeriğindeki silah ve mühimmatın MİT’in yurt içi üniteler arası nakil yaptığını” anlatan bir yazıyı teslim ettikten sonra nasıl sona erdiği de tüm açıklığıyla anlatılıyordu.