İsrail doğalgazı patronları iştahlandırdı
Enerji sermayesi, İsrail gazının Türkiye'ye getirilmesinin çok faydalı olacağını ve özel sektör olarak bu işle ilgilendiklerini belirtiyor.
Türkiye ile İsrail arasında ilişkilerin normalleşmesine dönük açıklamalar ve son 5 yıl içerisinde sürekli kesilen görüşmelerde ilk kez anlaşmaya çok yaklaşılması patronların iştahını kabartmaya yetmiş gözüküyor.
İsrail ile ilişkilerde yaşanan gerilime rağmen iki ülke arasındaki ticaret 2009 yılından itibaren çok hızlı bir şekilde büyüdü. 2009 yılında İsrail’le 2 milyar 597 milyon 163 bin dolar olan ticaret hacmi, 2014 yılına gelindiğinde iki kattan fazla artarak 5 milyar 832 milyon 180 bin dolar oldu. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında İsrail’le olan ticaret hacmimiz ise 1 milyar 405 milyon 901 bin dolar idi. Ticaret hacmi 2010 yılında 3,4 milyar dolar, 2011 yılında 4,4 milyar dolar, 2012 yılında 4,1 milyar dolar ve 2013 yılında ise 5,1 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Yani, Türkiye-İsrail ilişkileri siyasi düzlemde karşılıklı restlerle gergin gösterilirken ticari ilişkiler gelişti.
Ancak bu gelişmelere rağmen stratejik sektörlerde ilişkilerin gelişmesi için elbette siyasi ilişkiler belirleyici oluyor. Dolayısıyla “normalleşme”, patronların İsrail ile stratejik enerji sektöründe yeni imkanlar aramasını da hızlandırıyor.
“Para su gibidir yolunu bulur”
Enerji Gazetecileri ve Medya Derneği tarafından düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Turcas Petrol şirketinin üst yöneticisi Batu Aksoy, İsrail gazının Türkiye’ye getirilmesinin çok faydalı olacağını ve özel sektör olarak bu işle ilgilendiklerini belirtti.
Aksoy, İsrail gazının Türkiye’ye getirilmesinin şu anda Doğu Akdeniz’deki en reel proje olduğunu ve özel sektör olarak bu işle ilgilendiklerini belirterek, “İlk defa bir üretici, ‘gel benden bu gazı al sonra da istediğini yap, istersen Türkiye’ye istersen Avrupa’ya sat’ diyor. Herhangi bir projede fizibilite varsa, para su gibidir yolunu bulur” dedi.
İsrail gazının getirilmesinin reel bir proje olduğunu vurgulayan Aksoy, “İsrail gazının 2020 gibi Türkiye’ye getirilmesi enerji merkezi olma projesine de katkı sağlar” dedi. 2020 tarihinin ise yakın olmakla birlikte Rusya ile krizin derinleşmesi halinde alternatif oluşturmayacak bir tarih olduğu söylenebilir.
“Botaş olmasın özel sektör olsun”
Botaş’ın bu projede payının düşük tutulması gerektiğini savunan Aksoy nedenini “Kamu ile özel sektörün iş yapabilmesinde bazı sorunlar olabilir, ancak özel şirketler aynı dili konuştukları için daha iyi iş yapabileceklerdir” şeklinde açıkladı.
Birçok şirketle konsorsiyum kurabilmek için görüşme içinde olduklarını ifade eden Aksoy, “EnerjiSa ile işbirliği yapıyoruz, Zorlu da konsorsiyumla ilgilenen bir grup. Çok olumlu görüşmeler var. Bu mega bir proje, uluslararası bir proje. Biraz daha projenin şekil alması ile birlikte daha fazla uluslararası doğalgaz şirketinin de bu projede yer almak isteyeceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
Doğalgaz nelere kadir
Patronların bu kadar iştahla ve hızlıca ortaya atılması Türkiye-İsrail ilişkilerinin de ‘normalleşmesi’nin düşünülenden hızlıca sağlanabileceğini göstermesi açısından önemli. Önümüzdeki dönemde, özellikle Kıbrıs Sorunu’nun çözülmesi gündeminin de ilerlemesi halinde, Türkiye’nin bir de Mısır açılımı gerçekleştirmesi mümkün olabilir. Zira Doğu Akdeniz’deki doğalgaz arama çalışmalarında İsrail, Kıbrıs ve Mısır ile birlikte hareket ediyor.