Kılavuzu Taha Akyol olanın...

Louis Althusser’in “Devletin İdeolojik Aygıtları” adlı teorik metninin Marksist teoriye ciddi katkı­sı olduğu söylenir. “Haber aygıtı, tüm “yurttaşları” basın, radyo, televizyon ile günlük milliyetçilik, şovenizm, liberalizm, ahlâkçılık vb. dozlarıyla besler.”(*) Yıllardır tüm sermaye iktidarlarının yanında yer alan sahibinin sesi Taha Akyol da Althusser’in teorisini ispatlarcasına “milliyetçilik, şovenizm, liberalizm, ahlakçılık” çığırtkanlığına gark olmuş. Bugünkü köşe yazısını... View Article

Louis Althusser’in “Devletin İdeolojik Aygıtları” adlı teorik metninin Marksist teoriye ciddi katkı­sı olduğu söylenir. “Haber aygıtı, tüm “yurttaşları” basın, radyo, televizyon ile günlük milliyetçilik, şovenizm, liberalizm, ahlâkçılık vb. dozlarıyla besler.”(*)

Yıllardır tüm sermaye iktidarlarının yanında yer alan sahibinin sesi Taha Akyol da Althusser’in teorisini ispatlarcasına “milliyetçilik, şovenizm, liberalizm, ahlakçılık” çığırtkanlığına gark olmuş.

Bugünkü köşe yazısını Bayırbucak Türkmenleri üzerine inşa etmiş ve fakat meseleye dair dişe dokunur bir bilgi sunamamış maalesef. Akyol’a göre Bayırbucak’taki Türkmenler sadece etnik kimliklerinden dolayı değil, “aynı zamanda stratejik konumları son derece önemli olduğu için Esad ve Rus güçlerinin hücumlarına maruz kalıyorlar”mış.

Güya Türkmenlerin tasfiyesi iki sonuç doğururmuş: Esad rejimi ve Rusya, hâkimiyet coğrafyalarını genişletirmiş; ikinci olarak da Hatay’ın güneyindeki Türkmen varlığına son verilirmiş, burası da Esad’ı destekleyen nüfusla iskân edilirmiş! 1 Ocak 2016’da başlayacak olan ateşkes görüşmelerine Esad rejimi bu şekilde güçlenmiş olarak masaya oturmak istiyormuş. Havadan Rus uçakları, karadan Lübnanlı Şii Hizbullah milisleri Esad’ın vurucu güçleriymiş! Ortadoğu’da hesaplar ne kadar karmaşık, görüyor muymuşuz?

“İyi de kazın ayağı hiç de Akyol’un yazdığı gibi değil” diyeceğiz ama hem Akyol’un kendisini, hem borazanı olduğu AKP’yi, hem de kendimizi salak yerine koymuş oluruz. Bütün bu nafile feveranlarının ve ortalığı velveleye vermelerinin sebebi, Rus kuvvetleri ile birlikte Suriye Ordusu’nun El Nusra, ÖSO ve Ahrar-u Şam gibi cihatçı çeteleri Türkiye hudutlarına kadar tepeleyerek kovalamasından başkaca bir mevzu değil. Türkmen Dağı çevresindeki yerleşim alanlarının Suriye ordusunun denetimine geçmesi üzerine  “Türkmen Dağında Katliam Var” diye kendilerini rezil ve kepaze etmeye başladılar. Oysa, bahse konu bölgedeki siviller çok önceleri Suriye Ordusu kontrolündeki bölgelere yerleştirilmişti. Yani, oralarda cihatçı çetelerden başka kimsecikler yoktu.

Bayırbucak’a operasyon başlayınca ”köylerimizi ele geçirecekler kadınlarımıza tecavüz edecekler” diye lafazanlık yapmaya başlayan kimi çevreler daha geçen gün Türkmen çetelerince, Ahmed Çamırlı adlı genci ‘Esad ajanı’ diye kafasını keserek katlettiklerini görmezden geliyorlar. Aynı çeteler, Lazkiye kırsalında yüzlerce Alevi’yi katletmişti.

Hâlâ hatırlardadır 17-25 Aralık soruşturmasının hemen ardından, Suriye’ye gittiği anlaşılan ve jandarma ile polisin durdurduğu TIR’lardan askeri cephane çıkmıştı. Hadise AKP tarafından önce inkâr edilmiş, peşinden de TIR’larda sözüm ona Bayırbucak Türkmenlerine yardım malzemeleri olduğu iddia edilmişti. Neredeyse bir yıl sonra Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan haberde ise, TIR’ların tıka basa askeri mühimmatla dolu olduğu belgelenmişti. Ahmet Davutoğlu ise TIR’ların ne taşıdığının kimseyi ilgilendirmeyeceğini söyleyerek yardımların “ Bayırbucak Türkmenlerine gidiyordu” demişti.

Önceki gün Ülkü Ocakları ve Alperen Ocakları’na bağlı tosuncuklar Rusya’nın, Suriye’nin kuzeyinde bulunan Bayırbucak Türkmen bölgesine yaptığı hava operasyonlarını protesto etmek istemişler ancak üstün zekâları ve bilgileriyle, Rusya Başkonsolosluğu yerine Hollanda Konsolosluğu’na yumurta atmışlardı.

Şimdi de Alperen Ocakları’nın, 250 kişilik bir öncü birlikle Türkmenleri korumak için Suriye’ye gidecekleri haberi basında yer almaya başladı. Bunca yıllık “bilgisi ve birikimiyle” Taha Akyol’a tavsiyemiz tosuncuklara kılavuzluk etsin de Suriye yerine yanlışlıkla Pasifik Okyanusu’ndaki birçok mercan adasının bir araya gelmesinden oluşan Yeni Zelanda’ya bağlı bir ada ülkesi olan Tokelau’ya gitmesinler…

(*) Louis Althusser, Devletin İdeolojik Aygıtları