Kılıçdaroğlu patronlarıyla buluştu
TÜSİAD'ın 'Siyasi Parti Liderleri ile Buluşma Toplantıları'nın ilk konuğu olan Kılıçdaroğlu, patronlara merhaba dedi.
Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (TÜSİAD) ‘Siyasi Parti Liderleri ile Buluşma Toplantıları’nın ilk konuğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Kılıçdaroğlu, patronlarla buluşmasında “En büyük güvencemiz bu ülkenin sanayicileridir. Sosyal demokrat bir partinin genel başkanı olarak çok açık ve net söylüyorum. Sanayici bir ülkenin kamu görevlisidir. Sanayici kendisi için çalışmaz, ülkesi için çalışır, bizim yapmamız gereken sanayicinin önündeki engelleri kaldırmaktır.” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Konuştuğum bir iş adamı kazanıyorum ama mutlu değilim diyor. Kazanıyorsa mutlu bir şekilde harcaması lazım.” diyerek patronların sorunlarına hakim olduğunu göstermeye çalışırken toplantı boyunca da dış politikadan asgari ücrete tüm başlıklarda sürekli olarak patronların sorunlarını öne çıkartması dikkat çekti.
AKP’nin dış politakası ve yağmalanan fabrikalar
CHP Genel Başkanı, AKP dış politikasını eleştirirken de geçmişte Libya’da savaşın ortasında bırakılan işçileri unutarak “Şu anda en büyük sıkıntıyı dış ülkelerde işadamları çekiyor. Fabrikaları yağmalandı. Türkiye’yi bu noktaya taşımak için hangi bedelleri ödedik? Bizim duyduğumuz kaygılar, toplumun kanaat önderi olarak iş dünyasını da tedirgin ediyor.” dedi.
Kılıçdaroğlu, patronlara Suriye’nin yeniden inşa edilmesi gerektiğini hatırlatarak yeni pazarlar vaat etmeyi de unutmadı.
Orta gelir tuzağından çıkış reçetesi patronlara yeni teşvikler
Kemal Kılıçdaroğlu, gerek Merkez Bankası gerekse BDDK, SPK gibi düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsız ve yetkin kişilerce idare edileceğini vurguladığı konuşmasında şöyle devam etti: “Sıcak siyaset ekonomiye doğrudan müdahale etmez. Türkiye ekonomide orta gelir, orta teknolojinin içinde kendini buldu. Bu şekilde bunu aşmak mümkün değildir. Orta gelir tuzağını aşmak istiyorsanız, yeni politikalar yapmak zorundasınız.”
Vergi denetiminin siyasi iktidar tarafından bir sopa olarak kullanılmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Siyaset sizden üretim ister, sizin önünüzü açmak ister. Bir sopa olarak vergi denetiminin kullanılması demokrasimizin en büyük sorunlarından biridir. Beni ilgilendiren hangi görüşten olursa olsun, üretimdir. Bunu kolaylaştırmak için bir düzenleme daha yapacağız. Sosyal güvenlik primlerini biliyorsunuz sosyal güvenlik kurumu topluyor. Vergiyi de gelir idaresi sağlıyor. Bunları tek bir çatı altında toplayacağız. Vergi iadesi bağımsız olacak. Bunun için de yasa çıkarmanız gerekiyor. Yasanın hazırlanması sırasında iş dünyasının da doğal olarak görüşünü alacağız. Vergi denetiminin de kendi kuralları içinde yapılması lazım.” diye ekledi.
Sömürü meslek liselerinden başlayacak
Kılıçdaroğlu’nun değindiği bir diğer konu yüksek teknoloji kullanımı için gerekli teşvik ve nitelikli iş gücüydü. Kılıçdaroğlu, “Gittiğimiz her yerde sanayiciler bir şeyden şikayet ederler. Ara eleman bulamıyoruz. Her organize sanayi bölgesine meslek liseleri yapacağız. Hangi tür elemana gerek duyuyorsa orada öğrenecek. Okulu bitiriyor, iş arıyor. Soruyor iş adamı, her işi yaparım diyor. Her işi yapıyorsan hiçbir şey yapamıyorsun demektir. Hangi elemana ihtiyaç duyuyorsa ona göre eğitim verilecek.” diyerek patronlara ucuz ve eğitimli işgücü sağlamak için her türlü imkanı sağlayacaklarını vaat etti.
Asgari ücret patronlara yük olmayacak
İki seçim döneminde de partiler arasında yarışa neden olan asgari ücret artışına ilişkin gelen bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, “Hiç kimsenin endişesi olmasın. Sizin üzerinize bu konuda ekstra bir yük gelmeyecek. Önünüzdeki engelleri kaldıracağız. Yeter ki üretin. Yeter ki yatırım yapın.” Diyerek patronlara güvence verdi.
Özelleştirme ve piyasacılık güvencesi
CHP lideri gelen bir soru üzerine ne olduğu anlaşılamayan ‘doğal tekel alanları’ kavramını kullanarak bu alanlar dışında özelleştirmelere karşı bir tavır takınmadıklarının altını çizdi ve “Özelleştirmeler doğru yapılmadı, yandaşlara verildi. Özelleştirme konusunda özel bir karşıtlığımız söz konusu değil. Telekom özelleştirildi mesela rekabet ortamı yaratacaktı. Yarattı mı? Yaratmadı.” dedi.
Kılıçdaroğlu eğitim örneği üzerinden de piyasacılığı savundu: “Markalaşmış okulların Türkiye genelinde yaygınlaşması, ailenin okula duyduğu güven açısından önemlidir. Devlet okullarında da niteliğin artırılması lazım. Fakir aile çocukları için hak ettiği eğitimi alamıyorlar. Bu öğrenciler için özel okullarda kontenjan açılabilir.”