Kullanışlı liberal aptallık
Liberallerin, yeni anayasa tartışmaları ile birlikte ‘müesses nizam’ içerisinde kendilerine yeniden bir pozisyon bulmak için hamlelerinin de devamının gelmesini beklemek gerekiyor.
Seçim öncesinde AKP’ye destek verdiği dönem için “kendimi kandırılmış hissediyorum” diyen Belge, seçimden sonra “kandırılmış filan değilim” dedi. Çözüm sürecinden ‘akil insanlık’ da yapmış akademisyen ve yazar Murat Belge, AKP tarafından kandırılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, ‘katı Kemalistler’ diye nitelediği kesimlerin tavrıyla politika yapılamayacağını savundu.
Seçimden önce “Kandırıldım” demişti
Seçimden önce Bugün gazetesine röportaj veren Murat Belge, “2010 Referandumu ile birlikte hem partide hem de hükümet politikalarında değişmelerin başladığı söylendi. Referandumla düzenlenen yasalardan bir dönüş olduğu görülüyor. ‘Evet’ diyenler kandırıldı mı?” sorusuna “kendimi kandırılmış hissediyorum” diyerek şu yanıtı vermişti:
“Bence evet. Zaten bütün bu olanlar bir kandırmaca haline geldi sonunda. Ben de doğrusu kendimi kandırılmış hissediyorum. ‘Elim kırılaydı da oy vermeseydim’ diyecek halim yok. O zamanın şartlarında doğru davrandığımı düşünüyorum. Ama yanıltan bir şey olduğu besbelli. Sanıyorum olay şu; Türkiye’de İslamcı hareket kendini her zaman bir tehdit altında hissettiği için, korunma ihtiyacı duyuyordu. Sanırım genel olarak demokrasi ve AB karşısındaki tavır, bu korunma ihtiyacıydı. Ama ondan sonra kendini iktidar sahibi hissetmeye başlayınca memleket için demokrasiden vazgeçmeye başladı. Yani ‘Ben burada 150 gram daha garantideyim’ dediği zaman 150 gram daha eksiltti demokrasiyi.”
Seçimden sonra “Katı Kemalistler” ezberine devam
Taraf yazarı, ‘Kandırılmak’ başlıklı yazısında, Bugün gazetesine verdiği söyleşide, ‘hiç önemi olmayan bir kavram, ‘kandırılma’, manşete çıkınca, ortaya anlatmaya çalıştığı şeyden çok farklı bir durumun ortaya çıktığını’ yazdı.
Belge şöyle devam etti: “Bunun anlaşıldığı şekilde ‘kandırılmış’ filan değilim. Bu ülkede ‘İslamcı’ denilecek siyaset üstüne yıllardır düşündüğüm düşüncelere uygun davrandım. Tayyip Erdoğan komutasında AKP’nin siyasetini, Türkiye’de demokratik gelişmeye olumlu katkıda bulunduğu sürece ve o ölçüde destekledim. AKP bu çizgiyi terk edince ben de buna göre tavır aldım.”
Belge, ‘ortada bir ‘kanma/ kandırılma’ durumundan çok, Tayyip Erdoğan komutasında AKP’nin aniden ve çarpıcı bir biçimde yön değiştirmesi olgusu’ bulunduğunu belirterek, ‘bunun getirdiği bir şaşkınlık varsa, bunun herkesi içeren bir şaşkınlık’ olduğunu savundu.
Daha sonra sözü, ‘kanmayanlar’a getiren Belge, ‘katı Kemalistler’ diye adlandırdığı bu kesim için şu ifadeleri kullandı: “Evet, bir de ‘kanmayanlar’ var: onlar, 2002’de AKP birinci parti olarak çıkınca ‘Felâket başladı!’ dediler ve bugüne kadar da başka bir şey söylemediler. Ama zaten 2002’den çok önce bunu söylemeye başlamışlardı. Aşağı yukarı yüz yıldır aynı şeyi söylüyorlar: ‘Bunlar ‘gerici’dir; bunlardan hiçbir hayır gelmez’ vb.”
Yanaşma hayallerinde liberaller
Seçim sonuçları ile AKP’nin güçlenmesiyle, bir dönem 2007’de ABD’deki bir toplantıda Cüneyd Zapsu’nun Recep Tayyip Erdoğan için kullandığı söylenen “deliğe süpürmeyin” sözünü bu kez Murat Belge kendisinin de dahil olduğu “Yetmez ama evetçi” liberaller için söylüyor.
Murat Belge’nin açıklamalarından anlaşılan, 2013 başlarında AKP’nin “ben oldum” diyerek ittifakını atarak terk ettiği liberallerin, AKP’nin üzerinin çizilmesi üzerinden geliştirdikleri “özürcü” siyasetin de sonuna gelmiş oluyoruz. Liberallerin, yeni anayasa tartışmaları ile birlikte ‘müesses nizam’ içerisinde kendilerine yeniden bir pozisyon bulmak için hamlelerinin de devamının gelmesini beklemek gerekiyor. Burada, yıllar sonra, Radikal’den de önce ilk liberal gazete projesi olan ve geçtiğimiz hafta tekrar yayına başlayan Yeni Yüzyıl gazetesini de hatırlamak gerekiyor.
“Yetmez ama evetçi” liberallerin yeniden aday olmak istedikleri ‘kullanışlı aptallar’ rolünün tekrarına ve bir kez daha liberal yalanların bu kadar kolaylıkla ifade edilmesine izin verilip verilmeyeceğini ise göreceğiz.