Memleketin başına o taş düştü zaten

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’den KKTC’ye su temin eden projenin açılış töreni için gittiği Anamur’da sarf ettiği “Kaçak saray kadar başınıza taş düşsün. Ne kaçak sarayı?” sözleriyle eski günlerine döndü. Ankara Katliamı sonrasında ancak bir yazılı açıklama yapan ve ardından 4 gün süren bir sessizliğe bürünen Erdoğan her zamanki üslubuna geri dönmüş oldu. Eleştirilmeyi bir... View Article

Memleketin başına o taş düştü zaten

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’den KKTC’ye su temin eden projenin açılış töreni için gittiği Anamur’da sarf ettiği “Kaçak saray kadar başınıza taş düşsün. Ne kaçak sarayı?” sözleriyle eski günlerine döndü.

Ankara Katliamı sonrasında ancak bir yazılı açıklama yapan ve ardından 4 gün süren bir sessizliğe bürünen Erdoğan her zamanki üslubuna geri dönmüş oldu. Eleştirilmeyi bir türlü içine sindiremeyen Erdoğan, “seçimle işbaşına gelmiş” olmak üzerinden etrafında kutsal bir hale oluşturmaya çalışıyor.

Seçimlerle gelmek gibi gitmek de var

Tarihte pek çok kral, padişah, ve diktatörler gören insanlığın her seferinde ayağa kalktığı gerçeğini kabullenemeyen Erdoğan’ın, seçimle işbaşına gelindiği gibi gidildiğini de unutarak seçimlere kutsallık atfetmesi şaşırtıcı değil. Ancak artık eski bakanlarının dahi kendisini uyardığı bir dönemde yaşadığını gözlerden kaçırmaya çalışmasının pek faydası bulunmuyor.

Son olarak AKP’li eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Al Jazeera Türk’ten Ayşe Karabat’ın sorularını cevaplarken “Fiilî durum yaratarak başkanlığa geçilmez. Yarı başkanlığa geçilmez. Bu kabul görmez toplum tarafından. Bu çok tartışma yaratır. Çok kırılmalara, çok kutuplaşmalara yol açar. Mesele budur. Bir de eğer insanlar fiilî durum yaratmayı âdet haline getirirlerse, bunu herkes âdet haline getirir. Diyelim ki Güneydoğu’da bir belediye başkanı ben yüzde 95 oy aldım, seçimde de özyönetim vaadinde bulunmuştum. Şimdi de ilan ediyorum. Ne diyeceğiz buna? O fiilî durumu yaratmış ve biz de onu kabul etmiş mi olacağız? Hemen Anayasa’ya ve kanuna, kanunları onun yarattığı fiilî duruma uygun hâle mi getireceğiz? Olur mu böyle bir şey?” diyerek Erdoğan’ı uyarmaya çalışıyor.

Erdoğan destek hızlı bir şekilde eriyor

AKP’nin artık bir duraklama ve belki de gerileme dönemine girdiği mevcut koşullarda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oyun asla salt çoğunluk olmadığı ve ülkenin büyük çoğunluğunun giderek artan bir oranda kendisini kabul etmediği kamuoyu araştırmalarına da yansıyor.

Pew Araştırma Şirketi’nin 5 Nisan ile 15 Mayıs arasında 947 kişiyle yaptığı ankete göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek verenlerin oranı ilk defa karşı olanların sayısının altında kaldı. Araştırmaya göre Erdoğan’ı destekleyenlerin oranında yüzde 51’den 39’a sert bir düşüş var; desteklemeyenler de yüzde 39’dan 51’e çıktı.

Kanlı istikrar yılları

Türkiye’de en çok ‘istikrar’ denilerek meşrulaştırılmaya çalışan AKP’li yıllarda tarihinin en büyük saldırılarını, en büyük katliamlarını ve suikastlerini, en büyük iş kazalarını gördüğü yıllardır aynı zamanda. İşçilerin, emekçilerin ve yoksul halkın en fazla kanına girildiği bir ülkede başına ‘taş düşmedik’ kimsenin kalmadığı da biliniyor. İstanbul bombalamaları ile başlayan, Tuzla tersaneleri, inşaat şantiyeleri ile devam eden, Soma ve Ermenek’te maden ocaklarına inen, Roboski, Reyhanlı, Diyarbakır, Suruç ve Ankara’ya uzanan bu kanlı yılların sonunda Erdoğan’a desteğin erimeye başlaması şaşırtıcı değil.

Son olarak Cumhurbaşkanı’na hatırlatmak gerekiyor, oturduğu “saray” ya da “külliye” yasal olarak imar kanunları ve mahkeme kararları hiçe sayılarak yapılmıştır. O yüzden cumhurbaşkanlığı eleştirilebilir, gayet doğaldır. Hele seçimle işbaşına gelmişse…

 

  • Haber fotoğrafı, Kuzey Kıbrıs halkının 10 Ekim’de gerçekleşen Ankara Katliamı’na ilişkin dün açılış töreni sırasında yaptığı anma ve protesto gösterisindendir.