Paris katliamı hangi koşullarda gerçekleşti?
Paris'teki terör saldırılarından önce Dünya'da neler yaşanmıştı?
Dün gece Paris’in farklı noktalarında eş zamanlı olarak gerçekleştirilen saldırılarda 100’ün üzerinde can kaybı ve 300’e yakın yaralı olduğu bildirildi. Savcılık 8 saldırganın öldüğünü açıkladı.
Paris saldırısı zamanlama olarak birçok başlığın kesiştiği bir zaman ve koşullarda gerçekleşti.
ABD’nin öncülüğündeki koalisyon güçlerinin IŞİD’e karşı yürüttüğü hava operasyonları sürerken Eylül ayında Rusya, Suriye Devleti’nin çağrısıyla ülkede askeri faaliyete başlamış, Suriye Ordusu’na hava harekâtıyla verdiği destek sonucu IŞİD ile birlikte birçok rejim karşıtı İslamcı örgütü de hedef almıştı. İran, Hizbullah, Rusya ve Suriye Ordusu Lazkiye, Halep ve Şam’da hızla ilerleyerek IŞİD ve rejim karşıtı güçleri geriletmiş, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine karşı da üstünlük elde etmişti. Rusya’nın etkinliğini arttırmasına karşı ABD Suudi Arabistan’la birlikte “ılımlı muhalif” olarak adlandırdığı gruplara silah yardımını arttırma kararı almış, 500 adet anti-tank TOW füzesi Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) teslim edilmişti.
Geçtiğimiz hafta Viyana’da gerçekleştirilen Suriye krizine ilişkin toplantı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın siyasi geleceğine ilişkin anlaşmazlıkla sonuçlanmıştı.
ABD bir yandan Viyana toplantılarıyla siyasi süreci hızlandırırken, diğer yandan Suriye’deki rejim karşıtı gruplara silah ve mühimmat sevkiyatını arttırıyor. Öte yandan, daha önce bölgeye asker göndermeme kararına rağmen 50 kişiye yakın bir Özel Operasyon Gücü’nü Suriye’ye gönderiyor.
Suriye konusundaki bir diğer gündem ise kara harekâtı. Türkiye’yle birlikte IŞİD’e karşı ortak operasyon yürüteceği konuşulan ABD, IŞİD hedeflerini havadan vururken, karadan ÖSO ile Arap ve Türkmen birlikler harekete geçecek. İncirlik Üssü’ne gelen takviye ABD savaş uçakları bu harekâtın önemli bir parçası olarak görülüyor. Obama yönetimi kara harekâtını yönlendiren ve finanse eden güç olarak kalmayı tercih ederken kara harekâtına hangi güçlerin dâhil olacağı halen netleşmiş değil.
Öte yandan AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan’ın, Fransa’nın da olumlu yaklaştığı, Suriye’de uçuşa yasak ve güvenli bölge başlıklarını G-20 Zirvesi’nde gündeme getireceği tahmin ediliyor.
Bölgedeki diğer gelişmelere baktığımızda ise Irak Ordusu’nun Ramadi’ye operasyon başlatmasıyla birlikte Peşmerge ve PKK’nin Şengal’i IŞİD’den aldığı, ÖSO ile ittifak yapan YPG’nin de ABD hava desteği ile Hol kasabasını ele geçirdiği görülüyor.
Son bir ay içerisinde 103 kişinin hayatını kaybettiği Ankara Katliamı sonrası Çarşamba günü IŞİD’in üstlendiği Beyrut’ta 40’ın üzerinde insanın ve Bağdat’ta 26 kişinin ölümüne neden olan intihar saldırıları gerçekleşmişti.
Avrupa’daki mülteci krizi konusunda Türkiye’yle pazarlığı sürdüren AB, 3 milyar euro’yu gözden çıkarmış olsa da AKP ve Tayyip Erdoğan’ın bu başlıkta AB’yi zorlamaya devam edeceği gözleniyor.
Suudi Arabistan, Katar ve diğer bazı petrol ihracatçısı ülkeler ekonomik krizle karşı karşıya. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Ekim ayında açıklamış olduğu raporda petrol fiyatlarının 50 ABD doları civarında kalması halinde durumdan ağır biçimde etkilenecek ülkelerden Suudi Arabistan’ın, petrolde küresel çapta borsa piyasasına girerek ABD karşısında koz sahibi olmak için kaynak yaratmaya hazırlanması ABD açısından bir diğer kriz başlığı.
Rusya’nın özellikle Doğu Avrupa’daki hamleleri gerek Avrupa, gerekse ABD için gerilim konusu.
Hollande: Saldırıyı gerçekleştirmiş olanlara karşı acımasız olacağız
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande saldırılar sonrası yaptığı açıklamada 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en öldürücü saldırıyı gerçekleştirmiş olanlara karşı acımasız olacaklarını söylerken ABD Başkanı Barack Obama da müttefik vurgusu yaparak, iki ülkenin liderleri olarak diğer ülkelerle birlikte terörizmi cezalandırmak üzere çalışacaklarını ifade etti.
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, 2012 yılında Suriyeli “muhaliflere” silah verdiklerini itiraf etmişti. Fransa, Suriye’de rejime karşı savaşan örgütlere, silah, roketatar, anti-tank füzeleri gibi çok sayıda mühimmat vermişti.
ABD yönetiminden bir diğer açıklama ise Savunma Bakanı Ashton Carter’dan geldi. Carter saldırıların”NATO müttefikleri ve IŞİD karşıtı koalisyon güçlerinin liderleri olarak Batı Afrika’dan Hint Okyanusu’na kadar, Fransa ve ABD’nin kararlılığını ancak ve ancak güçlendireceğini” söyledi.
İngiltere Başbakanı David Cameron yardım için ne gerekirse yapacaklarını belirtirken İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Garcia Margallo büyük ve korkunç bir meydan okumayla karşı karşıya olunduğunu söyledi.
İsrael Başbakanı Benjamin Netanyahu da Fransa Cumhurbaşkanı’yla terörizme karşı ortak savaşta omuz omuza olduklarını ifade etti.
Almanya Başbakanı Angela Merkel saldırı ve sonuçları karşısında büyük sarsıntı yaşadığını ifade ederken Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull, saldırının IŞİD’i işaret ettiğini ve Avustralya’nın terörizme karşı savaşta desteğe hazır olduğunu belirtti.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg terörizme karşı mücadelede güçlü ve birlik halinde durduklarını ve terörizmin demokrasiyi asla mağlup edemeyeceğini söylerken BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve BM Güvenlik Konseyi de saldırıyı birer basın açıklamasıyla kınadı.
10 Ekim Ankara Katliamı’ndan çok daha hızlı davranan Tayyip Erdoğan da Fransız meslektaşına başsağlığı dileyerek “Terörizmle mücadele konusunda sözün bittiği yerde olduğu konusunu hatırlatmak istiyorum. Saldırı terör konusunda söylediklerimizi doğruluyor. Bunun ön plana çıkması gereken bir konu olduğunu hatırlatmak istiyorum.” dedi.
Bütün bu veriler ışığında değerlendirildiğinde dün gece gerçekleştirilen Paris katliamı için hangi kapsamda ve büyüklükte bir operasyonla karşı karşıya kalındığını sorgulamak gerekiyor.