Poyraz Ali’yi hapishanede unutmayın
Anne Zeynep Bakır, atipik otizm teşhisi konan oğlu Poyraz Ali’nin tedavisi için 'siyasi mahkumlara' yapılan ayrımcılığa karşı mücadele yürütüyor.
Bakırköy Kadın Cezaevi’nde 2 yıldır ‘siyasi suç’ dolayısıyla tutuklu bulunan Zeynep Bakır, otizm hastalığına sahip oğlu Poyraz Ali’nin tedavisi ve rehabilitasyonu için denetimli serbestlik koşullarının düzenlenmesi talebini dile getiren ve siyasi hükümlü olduğu gerekçesiyle ‘çocuk yasası’ndan faydalanamayışını yeren bir mektup kaleme aldı.
Şartsız koşulsuz bu yasadan faydalanma talebini yüksek sesle yineleyen anne Bakır’ın, Poyraz Ali’nin çocukluğunun kurtarılmasını istediği mektubunda cezaevinde yaşanılanları teşhir ediyor.
“Oyuncak Yasaktı”
Poyraz Ali’nin 2 yıldır kendisiyle birlikte hapishanede olduğunu ve hapishaneye girdikleri günlerde atipik otizm tanısı konulan Ali için zorunlu olan rehabilitasyon ve kreş imkanlarının sağlanmadığını söyleyen Zeynep Bakır, “Poyraz Ali’ye hapishaneye girdiğimizde ‘atipik otizm’ tanısı kondu. Rehabilitasyon ve kreş şarttı, acilen başlamalıydı. Başlayamadık. Tutuklanalı 5 ay olmuştu, 3 hapishane değiştirmiştik bile. (Lütfen bu konunun uzmanı olan birileri sadece bu tutuklanıp 3 hapishane değiştirme faslının bile ‘atipik otizm’ raporlu bir çocuğa ne zararlar verdiğini anlatsın!) ”diye yazdı.
Bakırköy Hapishanesi’nde haftada yalnızca 2 saat rehabilitasyon imkanı sunulan ve kreşe gitmesine müsaade edilen Poyraz Ali’nin kreşe ağlayarak gittiğini ve kreş hakkında kendisine bilgi verilmediğini belirten anne Bakır durumu, “ Tamamen bir karanlıktı çocuğumuzu gönderdiğimiz kreş bizim için. Ancak tedavisi için ‘şart’ diye mecbur gönderiyordum. Poyraz Ali kreşten nefret ediyordu. Zorla gardiyana veriyordum onu. Çığlık çığlığa ağlıyordu… Her gün… Yemekler problemdi, oyuncak yasaktı…” ifadeleriyle dile getirdi.
“Poyraz’ın oyuncaklarını tek tek uğraşarak kazandık”
‘Hasta ve rehabilitasyona ihtiyaç duyan çocuk annelerine denetimli serbestlik’ talebiyle bir kampanya başlattıklarını belirten Bakır, eylem ve etkinliklerin yapıldığını, basında ve sosyal medyada tartışmalara konu olan kampanyaya ilişkin dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın bir iyileştirmeye gitmediğini taleplerinin kabul edilmediğini bu çabanın eğitim saatlerinin artmasına ve bazı oyuncakların cezaevine alımını sağladığını yazdığı mektubunda “Türkiye 2 seçim, pek çok katliam, sayısız tartışma gördü. Bunca karmaşanın ortasında cümle kazanılmış haklar risk altındayken Poyraz Ali için kazandığımız haklar da garanti değil biliyoruz. Daha bu hafta ‘kalın kapaklı’ diye bir kitap içeri alınmadı. Kuşlara kafes için ahşap olsun şartı aranırken Poyraz Ali’nin yap-bozu ‘ince sunta’ diye alınmadı. Neyin yasak neyin olmadığı çok muallâk. Her adım bürokrasi ve keyfiyete takılıyor. Bir kitap için defalarca dilekçe yazıyor, yetkili birilerini bulmaya çalışıp görüş yapıyorsun. Poyraz Ali’nin şu hücrede ne kadar oyuncağı, kitabı varsa hepsini tek tek uğraşarak didişerek kazandık desem abartmış olmam.” sözlerini sarf etti.
“Ben siyasi hükümlüyüm, peki ya oğlum?”
Çocuk yasası gereğince 0-6 yaş arası çocuk sahibi annelerin infazının bitimine 2 yıl kala ‘Denetimli Serbestlik’le bırakılabildiğini ancak bu yasanın kendisini siyasi hükümlü olduğu gerekçesiyle kapsamadığını dile getiren Bakır mektubunda, “ Hapishane yetkililerinin söylediğine göre bu yasa bana vurmuyor. Neden? Çünkü ben ‘siyasi hükümlüyüm. Peki, bunda benim ‘anne’liğimi, Poyraz Ali’nin ‘çocuk’luğunu bağlayan ne var? ‘Hasta ve rehabilitasyona muhtaç çocuk anneleri için denetimli serbestlik’ istemekten geçtik; mevcut çocuk yasasından bile faydalanamadığımız çıplak gerçeğiyle karşı karşıya kaldık.” ifadelerine yer verirken, “Şartsız koşulsuz ‘Çocuk Yasası’ndan faydalanmak istiyorum. Hatta ‘Denetimli Serbestlik’ koşullarımın çocuğumun ihtiyaçlarına göre düzenlenmesini istiyorum.” sözleriyle mektubuna son verdi.