Sahibinin sesi: Engin Ardıç
Sabah Sabah'ın bugün kadrajına sahibinin sesi Engin Ardıç girdi.
Solcu bir psikiyatr arkadaşa sormuştum. Yahu bir insan, bir gazeteci nasıl olur da milyonların gözünün içine baka baka her gün yalan söyler? Ruh hastası olabilirler mi? Bir şey diyememişti. Çünkü bir yerden sonra onun da artık aklı almıyormuş.
Engin Ardıç, bu ruh hastalarında mı, klinik vakalardan mı desek en önde gideni… Bugünkü Sabah gazetesindeki “Atacak çamur kalmadı” başlıklı köşe yazısında, isim vermeden AKP’nin ekonomi politikalarını eleştiren gazeteci iktisat yazarlarına aklınca çamur atmış. “İstanbul sermayesine göbekten bağlı olup “iktisat yazarlığı” yapmak zor iştir. Yalan söylesen vicdanın elvermez, doğruyu söylesen büyük patron kızabilir.”
Bu satırları okuyunca insanı bir gülme tutuyor tabii… Ama nasıl bir gülme Pembe panter filmlerindeki Jacques Clouseau’dan nefret eden Baş Müfettiş Dreyfus gibi…
Sanki bizatihi beyefendinin kendisi herhangi bir sermaye grubuna bağlı gazetede yazmıyor. Bağımsız gazeteci. Elbette Engin Ardıç da biliyor bir köşe yazarının neyi, nasıl yazacağını belirleyenin kendisi değil siyasal iktidarla ilişkisidir. Özünde köşe yazarının herhangi bir inisiyatifi yok denecek kadar az. Günümüzde köşe yazarlığı kurumu, sermayenin, yönetenlerin veya hâkim sınıfın kendi lehlerinde kamuoyu oluşturmaları açısından önemli bir araç. Ardıç, sahibinin sesi istenilen konuda istenilen şeyleri, adi, bir üslupla söylemekten yazmaktan utanmıyor.
Malumatfuruş Engin Ardıç’ın asıl derdi Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırlarının köşe yazarlarınca dile getirilmesi. Bundan bir hayli rahatsız olmuş salyalarını sağa sola bulaştırması bu yüzden.
(Bir de “halkımız aç sefil” diye kafadan sallayanlar var, onlar ancak “gazete kılığında çıkan propaganda broşürlerinde” öterler.)
Farkında değil Engin Ardıç bu yazıyı kaleme almadan önce istatistiklere baksa durumun vahametini anlardı. Ama o üç maymunu oynama karşılığında maaş alıyor. Zira TÜİK’e göre Türkiye’de hane halkının yüzde 22,4’ü yoksulluk sınırının altında yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Bu ise takriben 17 milyon kişi demek. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2015 yılı Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 103 bin kişi artarak 2 milyon 970 bin kişi olmuş.
Kendince tahmin de bulunuyor “AKP, bütün haksızlıklara, bütün namussuzluklara rağmen yüzde 40’ın üstünde oy toplayabiliyor. Bu oranın önümüzdeki seçimde 45’e çıkması bekleniyor.” diye yazıyor.
O zavallı güya alaycı, iğneleyici, ironik, müstehzi çapsızlığıyla yazısının sonunda elbette Komünistlere de çamur atıyor. “Bu durumda, hadi komünistler “kalkınma kapitalist yoldan olacaksa hiç olmasın” diyorlar, onu anladık da, liberal geçinen eşeklerin derdi nedir?”
AKP’yi nasıl aklayacağını şaşıran Engin Ardıç, “bu kadar cehalet ancak okumakla olur”’ tezini ispatlamış sahibini sesi bir gazeteci olarak tarihe geçmeyi hak ediyor.