Sendikacılık “havadan” bombalanıyor
Sertaç Canbolat Air France-KLM havayolu şirketi ile pilotların sendikası arasındaki görüşmenin tıkanması sadece ülkede değil Avrupa için de yeni bir evreyi işaret ediyor olabilir. Air France ile KLM (Fransız ortaklı bir Hollanda şirketiydi) 2004 yılında birleşti ve 2008’de hem taşınan yolcu sayısı ve uçulan kilometreye göre hem de gelirler başlığında dünyanın en büyük havayolu oldular.... View Article
Sertaç Canbolat
Air France-KLM havayolu şirketi ile pilotların sendikası arasındaki görüşmenin tıkanması sadece ülkede değil Avrupa için de yeni bir evreyi işaret ediyor olabilir.
Air France ile KLM (Fransız ortaklı bir Hollanda şirketiydi) 2004 yılında birleşti ve 2008’de hem taşınan yolcu sayısı ve uçulan kilometreye göre hem de gelirler başlığında dünyanın en büyük havayolu oldular. Air France-KLM, Forbes’in Mayıs 2015 rakamlarına göre gelirler başlığında toplam 33.1 milyar Dolarlık geliriyle dünyanın en büyük beşinci havayolu. Şirket, pazarın liderliğini yeniden elde etmek için Transform 2015 ve Perform 2020 adıyla iki planı devreye soktu. 2012 yılında devreye alınan Transform 2015 aslında moda deyimiyle “yeniden yapılanma” planı. Bu lafı duyduğumuz her yerde öncelikle işten çıkarmaların söz konusu olduğunu da biliyoruz. Ancak özellikle de Fransa’da işten çıkarma yerine yeni bir yaklaşım söz konusu. Bu yaklaşıma Fransızca kısaltmasıyla PDV, Türkçe açıklamasıyla İşten Gönüllü Ayrılma deniyor. Bu yaklaşım karşılıklı sözleşme uyarınca gerçekleştiğinden dolayı, çalışanın mahkemeye gidebilme olasılığı bulunmuyor, aslolarak işverene işte tam bu noktada yarıyor çünkü işverenler çalışanın “gönüllü” ayrılabilmesi için ödemekle yükümlü oldukları tazminatın %50’sine varan kesinti oranlarını veya iki brüt maaşı teklif ediyor. yasal tazminatlara karşı şirketler tarafından çalışanların aleyhine bulunmuş bir çözüm daha. Air France bu yolla Haziran ayında tam 1826 çalışanından (yer çalışanı olarak adlandırılanlar) kurtulmuş oldu. Burada fiilen “işten çıkarma” olmadığına ve “gönüllü ayrılma” durumu meşrulaştırdığından dolayı burada sanarız “kurtulmak” doğru kelime. Haziran sonundan itibaren sırada hostesler, stewart denilen erkek görevliler ve pilotlar var.
Şu noktaya da dikkat çekmek gerekiyor, Fransa’da sendika temsilcileri işyerinde seçimle belirleniyor, böylece sendikalar da en yüksek oydan en düşüğe doğru o işyerinde temsiliyet, yani söz hakkı kazanıyor. Yer çalışanları beş sendika konfederasyonu tarafından temsil ediliyordu. Mart ayında gerçekleştirilen seçimlerde ilginç bir durum ortaya çıktı. Şirketin dayattığı koşullarla mücadeleyi savunan, birinci sıradaki CGT tam olarak dördüncü sıraya düştü, işverenle mevcut koşulların pazarlığına oturmayı hedefleyen CFDT birinci sıraya yükseldi. CFDT ve diğer iki sendika, CFE-CGC ve FO şirketle az önce yukarıda bahsi geçen 1826 kişinin işten gönüllü çıkmaları karşılığında 2014 Aralık ayında işverenle masaya oturup anlaşmıştı. Şirket en yüksek ödeneği 15.000 Avro’dan 18.000 Avro’ya çekerken ödemenin vadesini de 24 aydan 36 aya çıkarmıştı. Ve tam da o anlaşmanın az öncesinde CGT tam 12 havaalanında grev çağrısında bulunmuştu.
5 Ekim’de şirket bu kez küçüleceğini açıkladı. Pilotların sendikası SNPL’nin (Ulusal Uçuş Pilotu Sendikası) ayak diremesi karşısında sertleşen şirket, dünya liderliği hedefini küçülmeye çektiğini açıklıyordu. bu küçülme planının bu ölçekteki bir şirket için kepenk kapatma anlamına geldiğini söylemek lazım. Ve bunun üzerine özellikle de sağcı basın, şirketin çalışanlarının sadece %8’ini oluşturan bir kısım “seçkin” yüzünden şirketin diğer çalışanlarının mağdur olduğunu yazmaya başladı ve Fransa basını bu sakızı çiğnemeye devam ediyor, üstelik yukarıda da belirtildiği üzere 2012 yılından itibaren büyük bir tenkisat özellikle de yer çalışanlarını etkilemişken. Basının bir propaganda aracı olarak asıl olarak kimlerin elinde olduğunu da bu vesileyle tekrar not etmekte fayda var.
Bunların hepsi birlikte düşünüldüğünde, çalışanların mücadeleyi değil de daha fazla “pay koparmayı” seçtikleri söylenebilir. 2006 yılında hükümet, 26 yaşın altındakiler için “2 yıl” deneme süresi öngören bir yasayı çıkarmış, sendikalar ve öğrencilerin düzenlediği grev ve protesto gösterilerine milyonlarca kişi katılmıştı. Beş kez greve gidilmesine ve protestoların büyüklüğüne rağmen Anayasa Konseyi yasanın anayasaya uygun olduğuna karar vermiş ve Chirac da yasayı onaylamıştı. Ve yasa çok başarılı sonuç verdi! Evet, yasanın yürürlüğe girmesiyle binlerce genç kolayca iş buldu, çünkü kolayca atılabiliyorlardı. Hiçbir güvencenin olmadığı bir “esnekliğe” doğru tehlikeli bir gidişat var. Milletvekili ve sağcı parti Cumhuriyetçiler’in grup başkanı Nathalie Kosciusko-Morizet 4 Ekim’de verdiği bir demeçte “Bildiğimiz anlamdaki maaşın ortadan kalkmasının kaçınılmaz” olduğunu söyledi. Önümüzdeki dönemde işçilerin sadece Fransa için değil, dünya ölçeğinde neyle karşı karşıya olduğu konusunda aslına bakılırsa dikkate alınması gereken bir söz, üstelik tam da Air France-KLN hakkındaki haberler ülkenin gündemini meşgul ederken.