11 Ekim 2005 - 'Biz' sana mecburuz bilemezsin
Attilâ İlhan 11 Ekim 2005'te 80 yaşında hayata veda etti.
Attilâ İlhan, 15 Haziran 1925’te İzmir Menemen’de doğdu. Lisedeyken mektuplarının birinde Nazım şiiri yakalanınca okuldan uzaklaştırıldı ve 16 yaşındayken iki ay hapis yattı.
Daha sonra Danıştay kararıyla okuma hakkını kazandı.
Üniversite ikinci sınıftayken, Nâzım Hikmet’i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris’e gitti.
Lise yıllarından beri şair, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmen olan Attila İlhan kendisini şu şekilde tanımlar;
“Kendi kendime diyordum ki, ben solcu bir şairim, Marksist bir şairim. İyi de benim şiir anlayışımı ben nasıl ifade ediyorum? Bu şiir anlayışının ifade edilmesi lazım. ‘Şiir toplum için yazılır’ gibi düz bir lafla hiçbir şey anlatmış olmazsın. Ben bunu iki düzeyde ifade etmek zorundayım. Bunun birisi, ideolojik düzeyde evvela sentezi yapmam lazım. Sentezi yapabilmek için metodu öğrenmem lazım. Metod, diyalektik metod.”
Attilâ İlhan, 11 Ekim 2005’te İstanbul’daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı.
Türkiye
üzümler memleketi, tütünler memleketi
türkiye türkiye çok gülmüş çok ağlamış
sabırlı bağrı yanık insanlar memleketi
bulut gibi köpürmüş topraktan bereketi
pehlivan dağlarında şafaklar büyümüş
ve o nehirler delirip gür gür gelirler
bir şarkı gibi dağdan denize yürümüşsen türkiye’sin sağdıcım kirvem türkiye
insanların insanların ah senin insanların
morca gözlerinden öpsem namuslu gözlerinden
asiye’m işveli hatice fistanı dal işlemeli
sen kırk köyün içinde şanlı zeyneb’im
şabanı vurdular yirmi yaşında, köprü başında
gel yılmaz mahmud’um gel bilaloğlan
arabamın atları, deh deh deh aman da
ha burası karadeniz gemiler yatar limanda
deryalar aslanı şems-i bahrî kamil reis
bu insanlar senden gelir sana gider
tarlaya savrulmuş buğday gibi türkiyesen türkiye’sin ekmeğim tuzum türkiye
omzumda mavzer koynumda çevresin
ve kıl heybemde taze lor peyniri
gök rengi süt karanfil rengi şarap
batan güneş gibi bakır taşkömürü
ve rüzgara vermiş saçlarım nefti ormanlar
ve köylere karşı sarışın harmanlar
ferik elması kavun karpuz dut ve kayısı
fındık da sende ceviz de sende badem de sende
alnımın teri gözlerimin nuru türkiye
sen türkiye’sin evim barkım köyüm obam türkiye
o senin çifte çarşılı harp görmüş şehirlerin
sahilde mersin yayla türküsü konya.
adana’nın yolları taştan yola çıkıp maraş’tan
ezanla birlikte vardık bir akşam urfa’ya
bursa’nın ya bursa’nın ufak tefek taşları
uçan yıldızı dondurur ardahan’ın kışları
erzincan’da bir kuş var kanadı gümüş pul pul
ve göğe kılıç gibi çekmiş minarelerini
şehirler padişahı canım istanbul
türkiye türkiye ay’lı yıldız’lı türkiye
sen mehmed’sin omuzların anadolu yaylası
aladağlar toros’lar dev gibi gövden
sen şehid oğlu şehid babası
sana selam olsun dünya’dan hürriyet’ten