12 Mart Muhtırası, 12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur’un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir muhtıra vererek hükûmetin istifaya zorlandığı askeri müdahaledir.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde meydana gelen dördüncü; başarılı olmuş ikinci; ve emir-komuta zinciri içerisinde yapılmış ilk askeri darbe eylemidir.
1971 yılında dünyayı sarsan ’68 devrimci dalgasının etkisiyle Türkiye’de de işçi sınıfının ve devrimci hareketin mücadelesi yükselişe geçti. 15-16 Haziran’da yaşanan görkemli direnişle işçi sınıfının kendine güveni giderek artıyor, öğrenci hareketleri radikalleşme yolunda hızlı adımlar atıyordu. Egemen sınıfların bu durum karşısında çaresiz kalması sonucu, ordu fiilen darbe yaparak işçi sınıfına ve devrimcilere savaş ilan etti.
12 Mart 1971 günü saat 13:00’de TRT radyolarında okunan muhtıra ile darbe ilan edildi. 12 Mart Muhtırası, meclis ve hükümetin görevini yapmadığını, Atatürk’ün işaret ettiği uygarlık seviyesine ulaşma hedefinden sapıldığını, bu durumun düzeltilmesi için derhal partiler üstü bir hükümet kurulması gerektiğini, aksi taksirde ordunun idareyi doğrudan ele alacağını söylüyordu.
Hükümetin ve meclisin yapmakta zorlandığı görev, her zamanki gibi yükselen sol bilincin durdurulması göreviydi. Bu görev, yüzlerce kişinin öldürülmesi, binlercesinin hapse atılması, on binlercesinin işkenceden geçirilmesi, işçi sınıfının örgütlerinin kapatılması anlamına geliyordu.
Askerler bu kez klasik bir darbede olduğu gibi ne parlamentoyu feshetmiş, ne de hükümeti devirmişlerdi. Ancak bunu her an yapmaya hazır olduklarını çok açık bir dille ifade ederek, seçilmiş hükümeti görevi bırakmaya zorlamışlardı. Nitekim, Süleyman Demirel başkanlığındaki hükümet istifa etti, yerine Nihat Erim başkanlığında kukla bir hükümet kuruldu. Darbeci hükümetin ilk hedefi, düzeni tehdit eden işçi sınıfının, devrimci ve muhalif güçlerin hizaya getirilmesi ve ezilmesiydi.
Bunu sağlamak için darbeciler ilk iş olarak İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere toplam 6 ilde sıkıyönetim ilan ettiler. Devrimciler üzerinde korkunç bir terör estirilmeye başlandı. “Balyoz” adı verilen harekat hayata geçirildi. Bu harekat kapsamında Türkiye İşçi Partisi (TİP) kapatıldı, DİSK’in faaliyetlerine son verildi, birçok sosyalist örgüt kapatıldı ve devrimciler tutuklanarak işkencelerden geçirildi. Devrimci hareketin önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan yakalanarak idamla yargılanmaya başlandılar.
Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının yakalanarak idamla yargılanmaları, devrimci hareket içerisinde ve toplumda ciddi bir tepkiye yol açtı. Serbest bırakılmaları amacıyla birçok eylem yapıldı. 4 Mayıs 1971’de Jandarma Genel Komutanı Kemalettin Eken’i kaçırma girişimi ve birkaç gün öncesinde Ankara’da bir uçak kaçırılması, 17 Mayısta Mahir Çayanların İsrail başkonsolosu Efraim Elrom’u kaçırmaları ve öldürmeleri bunlardan bazılarıdır.
Mahir Çayan ve arkadaşları, Deniz Gezmiş ve yoldaşlarını kurtarmak için Fatsa’daki NATO üssünde görevli üç İngiliz askerini kaçırdılar. Kızıldere köyünde saklandıkları binada kuşatıldılar. Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Cihan Alptekin ve Ömer Ayna’dan oluşan 11 devrimci, “Teslim olun!” çağrılarını reddederek sonuna kadar çarpıştılar. Devlet güçleri, 30 Mart günü 10 devrimciyi hunharca katletti. İçlerinden sadece Ertuğrul Kürkçü sağ olarak kurtuldu.
12 Mart darbesinin etkileri yıkıcı oldu. Darbeyi izleyen iki yıl zarfında:
– Binlerce insan, askeri darbeden önce işledikleri iddia edilen suçlar bahane edilerek, sıkıyönetim askeri mahkemelerinde yargılandı.
– 3.600’ü öğretmen, 118’i gazeteci, yazar, çevirmen, yayıncı, sanatçı, 67’si bilim insanı olmak üzere 10.000’den fazla kişi gözaltına alındı, büyük kısmı tutuklandı ve mahkum edildi.
– 37 gazete ve derginin yayını ya tamamen yasaklandı, ya da süreli olarak durduruldu.
– 200’ü aşkın kitabın basımı ve satışı yasaklandı, yarım milyondan fazla kitap toplatılarak imha edildi.
– 28 kişi emniyet kuvvetleri tarafından keyfi şekilde sokak ortasında vurularak öldürüldü.
– Gözaltına alınanlar haftalarca tecrit edilerek işkenceye tabi tutuldu. İşkence açıklamaları uluslararası insan hakları kuruluşlarının ve hukukçuların raporlarıyla da doğrulandı.
– Dünyanın dört bir yanından gelen tepkiler hiçe sayılarak üç devrimci lider idam edildi. Askeri savcılar ayrıca 151 sanık hakkında da idam talep etti.
– Üç siyasal parti kapatıldı. TİP’in yöneticileri 15 yıla varan ağır hapis cezalarına mahkum edildi.
– 111 kişi “bölücülük” suçlamasıyla 16 yıla varan ağır hapis cezalarına mahkum edildi.
– Grev ve sendika hakları, askerlerin baskısı altında mevzuatta yapılan değişikliklerle sınırlandırıldı. Kamu sektöründeki tüm sendikalar kapatıldı.
– Tüm öğrenci dernekleri kapatıldı.
– 100.000’den fazla öğretmeni temsil eden Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) kapatıldı, yöneticileri 8 yıla varan hapis cezalarına çarptırıldı, binlerce öğretmen polis fişlemesiyle işinden edildi.
12 Mart’ta katledilen tüm işçileri, devrimcileri saygıyla anıyoruz.
ABD Başkanı Joe Biden, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail Başbakanı Netanyahu hakkındaki tutuklama emrinin "rezalet" olduğunu…
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetinin davasında abla Selma Ateş’e saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt,…
Ali Yerlikaya bakanlığının bütçe görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Muhalefet milletvekilleri kadın cinayetleri ve KADES uygulamasına…
AKP’li İzmir Menemen Belediyesi’nin 2023’te bir ay içinde 40’a yakın konser ve etkinlik yaptığı ortaya…
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…