13. İslam Zirvesi'nde İslam ordusundan sonra İslami İnterpol
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi, İİT üyesi 56 ülkenin temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da başladı.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi, İİT üyesi 56 ülkenin temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da başladı.
İslam İşbirliği Teşkilatı 13. Liderler Zirvesi’nin açılışında konuşan Tayyip Erdoğan, “Terör eylemlerinde biz neden başkalarından yardım bekliyoruz. Onlar müdahale ederken oralardaki petrol için müdahale ediyorlar” dedi.
Uluslararası topluma, terör örgütlerine yaklaşımlarını gözden geçirmeleri çağrısında bulunan Erdoğan, terör tehdidiyle arazide yürütülen operasyonların yanı sıra finans ve insan kaynaklarını kurutarak da mücadele etmek gerektiğini belirtti.
Konuşmasına Mısır’a “Geçmiş dönem başkanlığındaki çabalarından dolayı teşekkür ediyorum” diyerek başlayan Tayyip Erdoğan’ın konuşmasının ardından teşekkür ettiği Mısırlı bakan görevini devrederek toplantıdan ayrıldı ve ülkesine döndü.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Sorunumuz mezhepçilik, ırkçılık” dedi ama “kurtarıcı” olarak İslam ittifakını gösterdi
“Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik fitnesi geliyor, ırkçılık fitnesi geliyor. Benim dinim Sünnilik de değildir, Şiilik de değildir. Benim dinim İslamdır. Bir milyar 700 milyon kardeşim gibi sadece ve sadece Müslümanım. Diğer tüm farklılıklarım bu sıfatımın gerisindedir.
Bizler Müslüman olarak, İslam ülkeleri olarak ne kadar birbirimize düşersek, umudunu bizlere bağlamış olan masumlar o kadar çok sıkıntıya maruz kalacaklardır. Böyle bir vebali üstlenemeyiz. Bunun için bölücü değil birleştirici olmalıyız. İhtilafları değil ittifakları, husumeti değil muhabbeti güçlendirmeliyiz. Çünkü yaşanan çatışmalardan, çekişmelerden, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır, sadece İslam ülkeleridir.”
Rüşvetçi bakanların araştırılmasına onay çıkmazken…
“Sözüm ona İslam adına, Müslümanlık adına her gün mazlumlara saldıran, onların canlarına kast eden terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamaz. Bizim dinimiz barış dinidir, bizim peygamberimiz barış elçisidir. Allah adaleti, iyiliği, doğruluğu, yardımlaşmayı emrediyor. Çirkin işleri, kötülüğü yasaklıyor. Bu emirleri açıkça ihlal eden kimse İslam adına hareket edemez.
Bölücü değil, birleştirici olmalıyız. Yaşanan çatışmalardan, çekişmelerden, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır. Dostları çoğaltmak, düşmanları azaltmak zorundayız. Bugünkü zirve özellikle, tüm Müslümanların birliği, kardeşliği, dayanışması yolunda bir milat olmasını Allah’tan temenni ediyorum.
Terör ve şiddet sorunu bugün İslam dünyasının en büyük meselelerinden biridir. Geçmişte El- Kaide yüzünden Afganistan’ın nasıl tahrip edildiğini, yüz binlerce Müslümanın katledildiğini, milyonlarcasının da mağdur edildiğini çok iyi hatırlıyoruz. Şimdi Irak ve Suriye’de belirli bölgeleri kontrolü altına alan, Libya’da etkinlik kurma çabası içinde olan DAİŞ aynı kirli gayeye hizmet ediyor.
Afrika’nın çeşitli bölgelerinde terör eylemleri düzenleyen Boko Haram ve Eş Şebab gibi örgütleri de aynı kapsamda görüyoruz. Birkaç şov amaçlı eylemleri dışında bu terör örgütlerinin tüm zulümleri Müslümanlaradır. Biz dünyanın hiçbir yerinde masum insanlara yapılan hiçbir eylem tasvip etmedik, etmiyoruz.”
İnsanlıktan bahsederek Avrupa’ya eleştiri
Bizim ülkemizde de PKK gibi, DHKP-C gibi çeşitli terör örgütleri var. PKK Irak’ta, onun bir kolu olan PYD Suriye’de farklı isimler altında çok sayıda terör örgütü Avrupa başta olmak üzere çeşitli ülkelerde faaliyet gösteriyor. Bunların tamamı da Müslümanlığın ve insanlığın ortak düşmanıdır. Maalesef kimi ülkeler özellikle de batılı devletlerin terör örgütleri karşısında ikircikli bir tutum içerisine girdiklerini görüyoruz. Daha kısa zaman önce Nükleer Güvenlik Toplantısı’nda konuşmacıların dikkatimi çektiği bazı ifadeleri: Paris’teki terör eyleminden, Brüksel’deki terör eyleminden bahsediyorlar ama Ankara’daki, İstanbul’daki, Lahor’daki terör eylemlerinden bahsetmiyorlar. Kaldı ki Ankara, İstanbul, Lahor’daki terör eylemlerinde yüzlerce insan öldü. Brüksel’de ve Paris’te 9-10 tane bir tanesinde, 30 tane bir tanesinde öldü. Fark etmez, bir kişi de ölse tüm insanlığın ölümüdür. Ama onlar bunları söylemediler.
Bugün Müslümanlar dünyanın bir çok yerinde adaletsizliğe ve çifte standarda maruz kaldığı duygusu içerisindedir. Kendi ülkelerinde zulüm gören, baskı gören Müslümanlar batı ülkelerine gitmenin yollarını arıyorlar. Batı ülkelerinde ise İslamafobi ve yabancı düşmanlığı gibi nefret suçlarındaki temsil adaletsizliği de önemli bir rahatsızlık sebebidir.
Örneğin, BM Güvenlik Konseyi’nde dünya nüfusunun dörtte birini teşkil eden Müslümanların tek bir daimi temsilcisi var mı? Yok. Geçici üye olmanın bir anlamı var mı? Yok. Karar, beş üyeden biri olumsuz davransa iş bitti. Diyorum ki, dünya beşten büyüktür. Artık dünya ”I. Dünya Savaşı”nın şartlarında değildir. Dünyada şartlar değiştir, öyleyse BM reforme edilmelidir.”
İstanbul’da “İslam İşbirliği ve Polis Koordinasyon Merkezi”
“İİT ülkeleri arasında teröre karşı işbirliğini güçlendirecek bir yapının oluşması isabetli olacak. İstanbul’da İslam İşbirliği ve Polis Koordinasyon Merkezi kurulması önerisi kabul gördü. Suudi Arabistan liderliğindeki Teröre Karşı İslam İttifakı birimini de desteklemeliyiz. Teröre karşı İİT teşkilatı aracılığı ile çözümü kendimiz üretmeliyiz. Neden Müslümanlar olarak başkalarından yardım bekliyoruz? Onlar müdahale ederken oradaki petrol için müdahale ediyor. Bunun için hassas olmamız gerekir. Bu girişim arzu ettiğimiz kapasiteye ulaşırsa İslam dünyası önünde yeni bir kapı açılacağına inanıyorum.”
“Müslümanların kadınlarla ilgili sorunları konuşacağı” Kadın Konferansı teklifi
“İslam ülkeleri olarak öncelikle güvenlik, adalet ve kalkınma konularına öncelik vermeliyiz. Kardeşliği sadece sözde bırakmamalıyız. Tüm boyutları ile hayata geçirmeliyiz. Tüm İİT ülkeleri bu dayanışmayı en iyi şekilde ortaya koymalıdır. Gençleri öz güven sahibi bir nesil olarak hayata hazırlamalıyız. Kadınları eğitimden iş hayatına kadar çok daha etkin roller üstlenmesi için hep birlikte gayret etmeliyiz. Bir teklifim var, Kahire toplantısında bu gündeme gelmiş İstanbul’da düzenli aralıklarla toplanacak bir kadın konferansı toplanmasını teklif ediyoruz. Müslümanların kadınlarla ilgili sorunları konuşacağı bir konferans olması şarttır.”
İsrail’le anlaşma sonrası, Filistin’i de hatırladı
Filistin’le birlikte bölgede kalıcı barış sağlanmasının tek yolu bir an önce işgalin sona ermesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin’in kurulmasıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı olarak coğrafyalarda hakları ve gelecekleri için mücadele eden Müslüman toplumlara daha fazla sahip çıkmalıyız.
Aile fotoğrafı
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al-Suud, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Katar Emiri Temim Bin Hamad Al Sani, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın da aralarında bulunduğu İslam ülkelerinin liderleri, İslam İşbirliği Teşkilatı 13. Zirvesi’nin düzenlendiği İstanbul Kongre Merkezi’ne sabah saatlerinden itibaren gelmeye başladı.
Tayyip Erdoğan’ın, zirveye katılan liderleri, kongre merkezinin dışında oluşturulan ve katılımcı ülkelerin bayraklarının yer aldığı platformda karşılamasından sonra Erdoğan ve konuklar aile fotoğrafı çektirdi.