16 Ocak 1928 - Şefik Hüsnü ve arkadaşlarının yargılandığı Türkiye Komünist Partisi davası başladı
TKP tevfikatı
Şefik Hüsnü (Deymer) (1887, Selanik – 8 Nisan 1959, Manisa), Türk tıp doktoru ve siyasetçiydi.
1912’de Paris Sorbonne Üniversitesi’nde Fen ve Tıp Fakültelerini bitirdi ve sinir hastalıkları uzmanı oldu. Jön Türkler’in faaliyetlerini yakından takip etti.
Paris’te tanıştığı Polonyalı Leokadya Sterniaka ile Varşova’da evlendi. (Şefik Hüsnü’nün kızı Meryem İkinci Dünya Savaşı sırasında Varşova direnişinde öldü.) Paris’teyken ilerici fikirlerle tanıştı.
Şefik Hüsnü Paris yıllarında Jön Türklerle temasa geçti ve bu mücadelesi İstanbul’da, devam etti. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesinde tabip yüzbaşı olarak görev yaptı.
Savaştan sonra Türkiye devrimcilerini birleştirme çabasına girişti. Mütareke döneminde Kurtuluş dergisinde yazıları yayınlandı. 23 Eylül 1919 tarihinde, Berlin’den gelen Türk Spartakistleri ile birlikte kurucuları arasında yer aldığı Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’nın (TİÇSF) genel sekreterliğine seçildi (1919). Türkiye Amele Birliği yönetiminde etkili oldu. 16 Mart 1920’de İstanbul’un İşgali sonrasında TİÇSF faaliyetleri yasaklandı. TİÇSF gizli çalışmaya geçti ve milli mücadeleyi destekledi.
TKP’nin 10 Eylül 1920’de Bakü’de toplanan 1. Kongresinde gıyabında Merkez Komitesi üyeliğine ve Merkez İcra Komitesi 1. Sekreterliğine seçildi.
Haziran 1921’de, gizli Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) yayın organı Aydınlık dergisini yayınlamaya başladı. Üçüncü Enternasyonal’in (Komintern) 1924 yılındaki bir toplantısında Kontrol Komisyonu üyeliğine getirildi. Komintern’in güçlü desteğiyle İstanbul Akaretler’de gizli olarak toplanan TKP’nin Üçüncü Kongresinde oy birliğiyle Genel Sekreter seçildi.(1925)
Takrir-i Sükun Kanunu çerçevesinde TİÇSF kapatıldı ve yurtdışında bulunan Dr. Şefik Hüsnü gıyabında İstiklal Mahkemesi tarafından bir yıl hapse mahkûm edildi. 1926 yılında Viyana’da parti konferansını düzenledi. Yurda döndü ve cezaevine girdi. Cezaevindeyken Komünist Enternasyonal’in İcra Komitesi’ne seçildi.
Mayıs 1929’da cezasını tamamladıktan sonra resmi pasaportla tekrar yurtdışına çıktı ve Almanya’ya gitti. Berlin’de Komintern’in Batı Avrupa bürosunu yönetti. 27 Şubat 1933’te Naziler tarafından düzenlendiği düşünülen Reichstag yangını provokasyonu sonrasında Georgi Dimitrov ve Almanya’da bulunan diğer Komintern üyeleriyle birlikte tutuklandı. Altı ay sonra tahliye oldu ve bir banka kasasında bulunan Komintern arşivini Nazilerden kaçırmayı başardı.
1939 yılında Türkiye’ye dönmesine izin verildi ve I. Dünya Savaşı’ndaki rütbesiyle tabip yüzbaşı olarak 1941-1943 yılları arasında yedek askerlik yaptı. 1945 yılında gerçekleşen Cemiyetler Kanunu’ndaki değişiklik sayesinde ve TKP kadroları içinden çıkan ve fikir ayrılığına düştükleri bir grubun Türkiye Sosyalist Partisi’ni kurmasının hemen ardından, Bolşevizm eğilimli Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi’ni kurdu. Kuruluşunun üzerinden 6 ay geçmeden parti kapatıldı ve Şefik Hüsnü’nün de içinde bulunduğu 43 parti yöneticisi tutuklandı.
1950 affıyla serbest kaldı ancak 1951’de gizli TKP yöneticisi olarak yeniden tutuklandı. 5 yıl 10 ay hüküm giydi. 65 yaşını bitirmiş olduğundan, cezası 4 yıl 2 ay ağır hapis, 1 yıl 4 ay 20 gün müddetle Manisa’da sürgün cezasına çevrildi. 1957’de tahliye edildi. 8 Nisan 1959’da Manisa’da sürgünde öldüğünde hâlen TKP Genel Sekreteri idi.