17 Ocak 2000 - Hizbullah'a yapılan operasyonda örgüt elebaşı Hüseyin Velioğlu öldürüldü
Hizbullah operasyonu ile Hüseyin Velioğlu öldürüldü
Hüseyin Velioğlu (1952 – 17 Ocak 2000), Hizbullah cemaati lideri. 1952 Batman Gercüş doğumlu. Durmaz olan soyadını 1978 yılında Velioğlu olarak değiştirdi. 17 Ocak 2000’de İstanbul Beykoz’daki bir villaya polisin düzenlendiği baskında öldürüldü.
Hizbullah (Türkçe: Allah’ın Taraftarı), diğer adlarıyla Türk Hizbullahı veya Kürt Hizbullahı (Kürtçe: Hizbullahî Kurdî), Kürt, Sünni İslamcı ve çoğu faaliyetini Türkiye’de gerçekleştiren militarist örgüttür. Örgüt kuruluşunda şiddet eğilimli bir oluşuma sahipken, 2000’ler ve sonrasında şiddet içerikli olmayan faaliyetlere odaklanmıştır.
Örgüt, 1979-1980 yıllarında Diyarbakır’daki Vahdet kitapçısındaki toplantılarla oluşmaya başladı. Abdulvahap Ekinci’nin sahip olduğu bu kitapçıdaki toplantılar, Fidan Güngör ve Hüseyin Velioğlu tarafından düzenlenmekteydi. 1981 yılında Fidan Güngör, Menzil kitapçısını kurarken, 1982 yılında Hüseyin Velioğlu ise İlim kitapçısını kurdu. 1983’te kurulan örgüt, 1987’ye kadar bu kitapçılarda toplanarak faaliyetlerini sürdürdü. 1987’de Hüseyin Velioğlu İlim kitapçısını Batman’a taşıdığında, liderlik ve militan faaliyetler üzerindeki farklı fikirler sonucu örgüt, iki kola ayrıldı. Velioğlu’nun liderliğindeki İlim kolu, hemen silahlı faaliyetlere başlama kanaatindeydi. Anlaşmazlıklar, iki grup arasında geçen kanlı çatışmalarla sonuçlandı.
Eski bakan Fikri Sağlar, Siyah-Beyaz gazetesiyle yaptığı bir röportajda, ordunun Hizbullah’ı sadece kullanmakla kalmadığını, aynı zamanda bu örgütü kurup sponsorluğunu da yaptığını söylemiştir. Bu kararın 1985 yılında alındığından da söz eder.
Haftalık 2000’e Doğru dergisi, 16 Şubat 1992’de görgü tanıklarının ve Hizbullah sempatizanlarının verdiği bilgiler doğrultusunda, örgüt üyelerinin Diyarbakır’daki çevik kuvvet merkezinde eğitim gördüklerini bildirmiştir. Bu konuyla ilgili makalenin yayımlanmasından iki gün sonra bu makalenin yazarı Halit Güngen, faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir. Bir önceki sayısında devlet ve Hizbullah ilişkilerinden bahseden haftalık Gerçek dergisinin Diyarbakır temsilcisi Namık Tarancı, 20 Kasım 1992’de iş yerine giderken vurularak öldürülmüştür. Özgür Gündem muhabiri Hafız Akdemir; Silvan’da Hizbullah tarzı çifte cinayet işledikten sonra kaçan suikastçılara yardım ve yataklık eden bir kişinin, altı hafta gözaltında tutulduktan sonra mahkemeye bile çıkmadan serbest bırakılmasıyla ilgili hazırladığı bir yazıdan sonra, 8 Haziran 1992’de Diyarbakır sokaklarından birinde vurulup öldürülmüştür.
Meclis Araştırma Komisyonu’nun 1993 raporunda; Hizbullah’ın, Batman ilinde güvenlik güçleri tarafından siyasi ve askeri eğitim, ayrıca destek aldıkları anlatılmaktadır.
JİTEM’in kurucusu olduğunu iddia eden Türk Kara Kuvvetleri’nden emekli albay Arif Doğan, 17 Ocak 2011’de Ergenekon davaları kapsamında mahkemede ifade verirken; Hizbullah’ı, PKK militanları ile savaşması ve karşı devrimci bir güç unsuru olması için, Hizbul-Kontr (“Kontralar Partisi”) ismiyle kendisinin kurduğunu beyan etmiştir.
Beykoz baskını sonrası, Türkiye çapında yürütülen baskınlarla, 200’ün üzerinde mezar, Hizbullah evlerinin bodrumlarında bulunmuştur.
Hizbullah vahşeti denildiğinde akla ilk olarak gelen kişilerden Konca Kuriş’in mezarı da bu baskınlarda bulunmuştur.
Konca Kuriş, 17 Temmuz 1998’de evinin önünden kaçırılmıştır.38 gün boyunca Hizbullah üyeleri tarafından işkence görmüş ve öldürülüp, sorgulandığı evin bodrumuna gömülmüştür. 555 gün sonra 23 Ocak 2000’de Konya’nın Meram ilçesinde Hizbullah’a ait ölüm evinin bodrumunda bulunmuştur. Kuran’ın dogmatik bir şekilde yorumlanmasını eleştirdiği için Türk Hizbullahı’nın hedefi haline gelmiştir.
Türk Hizbullahı, Konca Kuriş’in kaçırılmasının, işkence görmesinin ve ölümünün sorumluluğunu şu cümleyle üstlenmiştir:
“İslam düşmanı ve laik-feminist Konca Kuriş, Allah ve Kuran-ı Kerim karşıtı fiilleri ve söylemleri nedeniyle, Hizbullah savaşçıları tarafından kaçırılarak üslerimizde sorgulanmıştır. Dinsiz-laik TC’nin resmi din söylemleri ile talimatları paralelinde hareket eden ve Siyonistlerce de kullanılan Konca Kuriş, Müslümanları şüpheye sevk edecek fiiliyatlara giriştiği için şeri hükümler gereği cezalandırılmıştır.”