Sinema’da sansürün ilk kurumsallaşmış uygulaması, 1932 yılında “Merkez Sansür Teşkilatı”nın kurulmasıyla başlar.
Merkez Sansür Teşkilatı’nın kurulmasının ardından 1932 yılında film, 1933’de ise Ek Talimatname’yle senaryo sansürü konulmuştur. Sansür uygulamak adına bir komisyon meydana getirilmiştir. Bu komisyonda İçişleri ve Milli Savunma Bakanlıkları ile Genel Kurmay Başkanlığından birer temsilci bulunuyordu. Ülke içinde çekilen yerli filmler ve yazılan senaryolar bu komisyonca denetleniyor ve gerekli görüldüğünde sansür ediliyordu. Yurt dışından gelen sinema filmleri de gümrüklerde kontrol edilip sansüre tabi tutuluyordu.
1934 yılında kabul edilen Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun 6. Maddesinde yer alan hükümlere dayanılarak, film ve senaryo sansürünü içeren bir tüzük hazırlandı.
Nizamname’nin 7. Maddesi uyarınca “Merkez Kontrol Komisyonu” incelemelerini şu hükümlere dayanarak yaptı.
– Herhangi bir devletin siyasi propagandasını yapan,
– Herhangi ırk ve milleti tezyif eden,
– Dost devlet ve milletlerin hislerini rencide eden,
– Din propagandası yapan,
– Milli rejime aykırı olan, siyasi, iktisadi ve içtimai ideoloji propagandası yapan,
– Umumi terbiye ve ahlaka, milli duygulara mugayir olan, askerlik şeref ve haysiyetini kıran, askerlik aleyhine propaganda yapan,
– Memleketin inzibat ve emniyeti bakımından zararlı olan,
– Cürüm işlemeye tahrik eden,
– Türkiye aleyhinde propaganda vasıtası olacak sahneleri bulunan filmlerin çekimine müsaade edilmez.
Tüm çabalara rağmen 1939 tarihli sansür tüzüğü yürürlüğe girdikten sonra 1977 yılında yürürlüğe giren yeni Sansür Tüzüğüne kadar 38 yıl aralıksız, sadece bazı değişiklikler yapılarak uygulanmıştır. 1977 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile hazırlanan yönetmelikte bulunan “Filmlerin ve film senaryolarının denetlenmesi” hakkındaki Tüzük’ün 18. Maddesinde ise filmlerin yasaklanması şu gerekçelere dayandırılır.
– Anayasa ve demokratik hukuk devleti ilkelerini ya da Anayasa güvencesi altında bulunan temel hak ve özgürlükleri tehlikeye sokucu ya da saygınlığını yitirici etki yapan,
– Sınıf, din, mezhep, tarikat ya da ırk kavgasını körükleyen, devlet ya da ulus bütünlüğünü bozucu, bölücü, yıkıcı ya da ulusal duyguları incitici etki yapan,
– Ahlak ve adaba aykırı olan,
– Din ya da din duygularını, dince kutsal sayılan şeyleri sömüren,
– Askerlik onurunu kırıcı, aleyhinde propaganda yapıcı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin saygınlığını zedeleyici, yurt savunmasına zarar verici etki yapan,
– Ulusal güvenliğe ya da kamu düzenine veya genel sağlığın korunmasına etki yapan,
– Dost ve müttefik devletlerle olan ilişkilerimizi zedeleyici etki yapan,
– Suça imrendirici ya da özendirici etki yapan,
– Türkiye aleyhinde propaganda aracı olabilecek sahneler bulunan filmler yasaklanır.
1979 yılına kadar sinema filmlerinin denetlenmesinde geçerli olan bu gerekçeler 1979 tarihinde “Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası” gereği, Bakanlar Kurulu’nca kabul edilen yeni tüzükle bir kez daha değişikliğe uğrar.
Buna göre 1977 tarihli tüzüğün ilk maddesi aynı kalmak koşulu ile,
– Türk devletinin ülkesi ve ulusuyla bütünlüğü bozucu etki yapan,
– Kamu düzenini veya ulusal güvenliği zedeleyici nitelik taşıyan,
– Cinsel konuları, genel ahlak ve adaba aykırı biçimde işleyen sahnelerin gösterimine izin verilmez şeklinde değiştirilir.
1979 tüzüğünün 1977 tüzüğünden farkı, filmin çekiminde ya da gösterilmesinde sakınca çıkması durumunda yetkili merciin Kaymakam ve Valilikler olmasıdır. Ayrıca küçükler için zararlı bulunan filmlerdeki yaş sınırı 18’den 16’ya indirilir.
Yapılan yeni tüzük, eski tüzükteki bazı maddeleri içermemekle birlikte, öz itibariyle yasaklamalardan vazgeçmemiştir.
1980’li yıllarda Türkiye’de oluşturulan yeni devlet politikası ile 1979’da uygulamaya konulan sinema yönetmeliği yeniden değişikliğe uğrar. 1983 yılında yeni bir tüzük değişikliği söz konusudur.
Buna göre, Film Denetleme Kurulu’na bir üst kurul eklenir. Çekimine ve gösterimine izin verilemeyecek filmler için gerekçeler 15 maddeye çıkartılır.
Filmlerin yasaklanması ve halka yönelik gösterimin önlenmesi amacıyla belirtilen maddeler daha önceki tüzüklerin tekrarı niteliğindedir. Yeni Tüzük, “Türkiye aleyhinde propaganda yapan, devletin iç ve dış güvenliğini olumsuz yönde etkileyecek, ulusal duyguları incitecek, ahlak ve adaba aykırı nitelikteki filmlerin gösterilmesinin yasaklanmasını öngörmektedir”.
Bu tüzükte farklı olan, yeni yasa tasarısının denetlemeyi İçişleri Bakanlığı’ndan alıp, Kültür Bakanlığı’na vermesidir. “Denetleme Kurulu beş kişiden oluşmaktadır. Kurul’un üç üyesi bürokrasiden seçilmekle beraber, iki üyeden biri fikir, kültür veya sinema sanatı alanında belli hizmet veya eseri görülen kişiler veya öğretim elemanları arasından, diğeri ise sinema alanında faaliyet gösteren meslek gruplarını temsilen seçilmektedir. Ayrıca yasaya göre Türkiye içinde düzenlenecek film yarışmalarının seçici kurullarını da Kültür ve Turizm Bakanlığı oluşturmakla yükümlüdür”.
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikâyetiyle 11 yıl 8 ay hapis…
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın danışmanı Ahmet Sever, Mustafa Varank’ın açtığı 'Ak trol' davasından…
"Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan gazeteci Fatih Altaylı, "Olağan ve alışık…
MHP’li vekillerin altın kaçakçılığı ve kara para iddiaları siyaseti karıştırdı. Bahçeli’nin tavrı, Dubai bağlantıları ve…
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak…