2 Nisan 1948 - 'Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz'
Sabahattin Ali, Bulgaristan sınırını geçmeye çalışırken, kılavuzu Ali Ertekin tarafından katledildi.
Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907’de doğmuştur. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu’na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu’ndan mezun olmuştur. Bir yıl kadar Yozgat’ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanarak Almanya’ya giderek iki yıl orada okumuştur.
Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır.
“İçimizdeki Şeytan” romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız’ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul’a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır. Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır. Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle “Milli Şef” İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır.
Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı “Ne Zor Şeymiş” başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: “Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi”.
Bir başka dava nedeni ile 1948’de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Bulgaristan’a kaçmaya karar vermiş ve para karşılığı Ali Ertekin adlı bir kaçakçıyla anlaşmıştır. Ordudan atılmış olan bir astsubay olan Ertekin, geçimini yurt dışına adam kaçırmakla sağlamakta, öte yandan Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti adına ajanlık yapmaktaydı.
Resmi açıklamalara göre Ertekin, “milli hislerini tahrik ettiği için” Sabahattin Ali’yi başına sopa vurarak öldürdü. Cesedin 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmasından sonra, 28 Aralık 1948’de tutuklanan Ertekin, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Yaptırımı 18-24 yıl olan adam öldürme suçundan, 15 Ekim 1950’de “milli hisleri tahrik” gerekçesiyle cezası indirilerek 4 yıla hüküm giydi. Ancak yazarın yakın çevresi ise Sabahattin Ali’nin Kırklareli’de Milli Emniyet tarafından sorgulanırken işkence sonucu öldüğü ve Ertekin’in paravan olarak kullanıldığını iddia etse de bu hiçbir zaman kanıtlanamadı. Sabahattin Ali’yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.