Yılmaz Güney, çocukluk yıllarında sinema salonlarında çalıştı ve sinema hayatına ilk adımı bu sayede attı. Üniversite yıllarında önce Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne gitti. Daha sonra sinema çevresine daha yakın olabilmek için okulunu bırakıp İstanbul’a geldi. Öğrenimine İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde devam etti.
İstanbul’a geldikten bir süre sonra Atıf Yılmaz’la tanıştı. İlk olarak asistanlığını yaptığı Atıf Yılmaz’ın “Bu Vatanın Çocukları” ve “Alageyik” filmlerinin senaryolarını yazdı. Bu filmlerde oyunculuğa da ilk adımını atmış oldu.
Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Yılmaz Güney, 1956’da yazdığı “Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemleri” başlıklı yazısında komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanır ve 1961 yılında bir buçuk yıl hapis ve sürgün cezasına mahkum olur.
İki yıl sonra tekrar kaldığı yerden devam eden Yılmaz Güney, o dönemde daha çok macera filmleri çeker. Filmlerinde ezilen, hor görülen bir “Anadolu çocuğunun” otoriteye başkaldırısı vardır. Bu dönemde Çirkin Kral lakabını alır. Bu dönemdeki en önemli yapıtı Lütfü Akad’ın yönettiği ve kendisinin yazdığı bir film olan Hudutların Kanunu’dur. Bu dönem boyunca oyunculuğunu geliştiren Yılmaz Güney, abartısız ve yalın oyunculuk anlayışı bu dönemde artık oturtmuştur.
Mahkumiyetinin ardından ilk olarak 1963 yılında Ferit Ceyhan’ın yönettiği “İkisi de Cesurdu” filmini yazdı ve başrolde kendisi oynadı.
Özellikle 1981 yılında Şerif Gönen’in yönettiği “Yol” filmi ile yurtdışında da adını duyurdu. Film 1982 yılında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazandı.