Suriye’de yaşanan savaşın başlamasının üzerinden neredeyse 6 yıl geçti. Bu savaş birileri tarafından iç savaş olarak sunulmak isteniyor ancak Suriye’de yaşanan yıkım ve savaşın arkasında emperyalist saldırganlık ve parçalama siyaseti olduğu her geçen gün daha da açığa çıkıyor.
Kürt sorunu, ülkemizin önemli sorunlarından birisi olarak, devam ediyor. 30 yılı aşkın süredir Kürt sorunu dolayısıyla yaşanan çatışma, savaş, yıkım, göç tıpkı Suriye’de yaşananlar kadar acı ve kanlı bir tablo olarak karşımızda duruyor.
Kürt sorunu, bugün ne yazık ki, Suriye’de yaşanan savaşın bir parçası haline geldi. Bugün gelinen aşamada Kürt sorunu ile Suriye sorununu ayrı kefelere koyma şansımız bulunmuyor.
Aynı zamanda emperyalist saldırganlığı da…
Yıllardır, sosyalist hareketin, Kürt sorununa yaklaşımı belli. Bütün ezilen ulusların yanında yer alan sosyalist hareket, Suriye’de yaşanan gerçeklere baktığında daha da ötesini söylemek zorunda.
Kürt sorunu artık Türkiye ya da bölge sorunu olmanın ötesine geçmiş, uluslararası güçlerin devrede olduğu bir zemin üzerinden fazlasıyla şekillenmeye başlamıştır. Artık, ne yazık ki, Kürt siyasi hareketi; devrimci, anti-emperyalist, yurtsever bir çizginin belirlenimiyle değil, emperyalist odakların belirlediği rotanın parçası haline gelerek hareket ediyor. Elbette yaşanacak farklı gelişmeler, bulunulan noktanın değişimini de beraberinde getirebilir. Ancak, bugün Suriye’de yaşanan gelişmelere baktığımızda gerek Kürt sorununun geldiği aşama gerekse Kürt siyasi hareketinin bu aşamada aldığı pozisyon açık bir biçimde ortaya konmak zorunda.
Eğer polyanacılık oynamayacaksak… Eğer Türkiye’de herşeyi emperyalist odaklardan beklemeyeceksek… Eğer statükoculuk yapıp, bugünkü siyasal gelişmelere 30 yıl öncesinin çerçevesinden bakmayacaksak…
Dün Telabyad isimli ve PYD kontrolünde bulunan ilçenin bir dizi binasına ABD bayrakları çekildi. ABD tarafından işgal edilmiş yerlere ABD bayrağı çekiliyor sanki. Ancak PYD kontrolünde bulunan noktalara ABD bayrağının çekilmesi, basit bir konu olarak ele alınamaz, üzeri örtülemez, yanlışlıkla oldu denilerek geçiştirilemez.
Ortada, başka bir aşama bulunuyor. Suriye gündemi dolayısıyla emperyalizmin bölgeye dönük planlarına “pragmatist” bir yaklaşımla, IŞİD saldırılarına karşı emperyalist ABD’nin yardımlarına mahkum kalmak adına anlayış gösterilmesinin yeni bir aşamasıyla karşı karşıya kaldığımız bilinmelidir. Kimse kimseyi kandırmamalı… Emperyalizmin Ortadoğu politikasında yaşanan sıkışma ve bu sıkışmada PYD’nin kendine göre bu durumu olanak haline getirmesi tezlerinin bir karşılığı bulunmuyor. Söz konusu olan ABD emperyalizminin çıkarlarıdır ve bu çıkarlar ile bugün Kürt siyasi hareketinin pozisyonu çakışmıştır.
Bu çakışma, aynı saflara işaret eder. Bu çakışma, ABD emperyalizmiyle işbirliği yapmak olarak tarif edilir.
İşbirlikçiliği tasvip etmemiz, doğal görmemiz, özgün bulmamız, anlayışla karşılamamız mümkün değildir.
Bugün AKP gericiliğinin Kürt sorununda uyguladığı baskı politikası ABD ile birlikte davranmanın gerekçesi olamaz.
Çünkü bugün elini veren yarın kolunu kaybeder.
Kürt siyasi hareketi yanlış yoldadır. Ortadoğu’da emperyalizmin parçalama siyaseti bütün boyutlarıyla devrededir. Cihatçı çetelerin devreye sokulması, IŞİD’in ortaya çıkarılması ve yol verilmesi; sonrasında IŞİD’den “düşman” yaratarak bölgeye müdahalenin emperyalistler tarafından zemininin oluşturulması gün gibi ortadadır. Daha dün Suriye askerlerinin ABD uçakları tarafından “yanlışlıkla” vurulması ve sonrasında IŞİD saldırısı bir tesadüf olarak asla okunmamalıdır. Palmira IŞİD tarafından ele geçirildiğinde ABD’nin kılını kıpırdatmadığını yalnızca hatırlamak gerek.
ABD IŞİD’e yol verdi. ABD cihatçı terörün bir numaralı destekçisidir. Suudiler, Katar ve AKP iktidarı bu planın parçalarıdır. Emperyalizm açısından bu ilişkilere Kürtlerin de eklenmesi, kendi ilkeleri açısından hiç de sorun değildir. Gerek işbirlikçi Barzani üzerinden Kürtlerin bu planın parçası haline getirilmesi gerekse bugün benzer bir planın PYD üzerinden hayata geçirilmesi kimseye şaşırtıcı gelmesin.
Şaşırtıcı gelmesin ama kimse de normal karşılamamızı beklemesin. Yoksul Kürt emekçilerinin ve Kürt ulusal hakları için mücadele ettiğini iddia eden Kürt siyasi hareketinin ABD bayrağı altında sol bir jargonla konuşması doğal karşılanmasın.
Çünkü diyoruz ve biliyoruz ki, ABD bayrağı altında ne devrimcilik olur ne de Kürt emekçilerinin kurtuluşu…
O bayrak altında yalnızca bağımlılık söz konusudur.
Tıpkı bugün yaşadığımız kapitalist Türkiye’nin, gerici AKP iktidarının ABD’ye köküne kadar bağımlı olması gibi…
Bu haber en son değiştirildi 20 Eylül 2016 09:31 09:31
Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, PKK lideri Abdullah Öcalan için yaptığı çağrının yankıları sürüyor. Cumhurbaşkanı…
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkardığı…
ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…
Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…
Bu düzen çürümüştür. Şimdi bu çürümüş düzeni yeni anayasa ile tescillemek istiyorlar. Medeni kanunu tartışmaya…