ANALİZ | Cezayir’de Anayasa değişikliği: Emekçiler lehine yine bir şey yok
Cezayir bir süredir anayasa değişikliğini konuşuyordu. Tartışmaya Kanadalı Cezayirliler’den tutun muhalefete, Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika’dan ülkedeki Berberi kanaat önderlerine kadar çok çeşitli kesimler katılmıştı. Beklenen değişiklik paketi sonunda kamuoyuyla paylaşıldı ve 7 Şubat Pazar günü parlamentoda, beklendiği gibi, ezici çoğunlukla kabul edildi. 16 milletvekilinin katılmadığı oylamada anayasa değişikliği 499 milletvekilinin desteğiyle yasallığa kavuştu. 1962’deki bağımsızlık... View Article
Cezayir bir süredir anayasa değişikliğini konuşuyordu. Tartışmaya Kanadalı Cezayirliler’den tutun muhalefete, Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika’dan ülkedeki Berberi kanaat önderlerine kadar çok çeşitli kesimler katılmıştı.
Beklenen değişiklik paketi sonunda kamuoyuyla paylaşıldı ve 7 Şubat Pazar günü parlamentoda, beklendiği gibi, ezici çoğunlukla kabul edildi. 16 milletvekilinin katılmadığı oylamada anayasa değişikliği 499 milletvekilinin desteğiyle yasallığa kavuştu.
1962’deki bağımsızlık ilanından bu yana yedinci kez anayasal reforma giden ülkede Pazar günkü son değişikliğin dört önemli ayağı bulunuyor.
Bunlardan ilki, bir kişinin Devlet Başkanı olarak görev yapma süresinin tekrar iki dönemle sınırlandırılması. Daha önce anayasada bu kural yazılı olarak bulunurken 2008’de yapılan değişiklikle mevcut Başkan Abdülaziz Buteflika’nın tekrar seçilmesinin önünün açılması için ilgili madde yumuşatılmıştı. Akabinde Buteflika 2009’da üçüncü kez, 2014’te de dördüncü kez Devlet Başkanı seçilmişti.
Önemli değişikliklerden ikincisi ise çifte vatandaşları ilgilendiriyor. Özellikle Kanada ve Fransa’da yaşayan ya da bu ülkelerin de vatandaşı olan Cezayirliler tarafından büyük tepkiyle karşılaşan 51. madde “Sadece Cezayir vatandaşı olanlar yüksek devlet görevlerinde bulunabilirler” olarak değiştirildi. Bu şekilde çifte vatandaşların devlet görevlerine getirilmesinin önü tıkandı.
Üçüncü önemli düzenleme de siyasi işleyişle ilgili. Daha önce Başkan, yardımcısını istediği partiden seçebilirken artık sadece parlamentodaki en kalabalık partiden seçebilecek. Devletin son 16 yıldır aynı aktörlerce yönetildiği düşünüldüğünde Başkan’ın seçiminin pek etkilenmeyeceğini söylemek güç değil.
Son kayda değer değişiklik ise 2002’de anayasal olarak tanınan Berberi dilinin “resmi dil” statüsüne getirilmesi oldu. Belki de reform paketinin halkın taleplerini karşılayan tek maddesi de bu.
Tepkisiz muhalefet
Anayasal reform, iktidar cephesinden Başbakan Abdülmelik Sellal tarafından Cezayir’in standartlarının yükseltilmesi olarak değerlendirilirken muhalefet hiç de öyle düşünmüyor.
Anayasa tartışmaları sırasında dağınık, diyaloğa kapalı ve işlevsiz bir tablo çizen muhalefet için değişikliğin bir anlamı yok. Eski Bakan Abdülaziz Rahabi, yenilenen anayasa maddelerini “Bu reform önemsiz bir siyasi pazarlama hamlesidir” diye yorumladı.
Muhalefet partileri tüm süreç boyunca sokak eylemliliğini canlandırmak adına hiçbir hamlede bulunmazken, oylama sırasında da sadece meclisi terk ederek tepkisini ortaya koydu.
Arap Baharı’nın yelleri mi?
Arap Baharı’ndan “etkilenmeyen” ender Kuzey Afrika ülkelerinden biri olan Cezayir için bu anayasa reformu, halkın gözünü boyamaktan başka bir anlama gelmiyor. Yapılan düzenlemelerle siyasal alanda çok fazla bir değişiklik olmayacağı kesin. Cezayir bu hamlesiyle ne emperyalizme tam bağımlılıktan kurtulacak, ne ekonomik sorunlarına bir çözüm bulacak, ne de gericiliğin sosyal hayattaki belirleyiciliğinin önünü alacak.
Güvenlik ve Barış Araştırma Grubu’nun (GRIP) son açıkladığı rakamlara göre ülke son 10 yıldaki askeri harcamalarıyla (yaklaşık 11,3 milyar dolar) Afrika kıtasında birinci, tüm dünyadaysa on birinci sırada.
IŞİD karşıtı ülkelerin Libya’ya yapmayı planladığı askeri müdahale için zaman hızla daralırken ve bölge ülkelerinden de bu yönde destek beklenirken Cezayir bütçesinden halk kesimlerine yine önemli bir pay düşmeyeceği kesin.
Nitekim Cezayirli komünistler de bu konuda hemfikir. Demokrasi ve Sosyalizm için Cezayir Partisi (PADS) yaptığı açıklamada değiştirilmeye karar verilen maddelerin emekçi halk kesimleri ve işçiler için hiçbir olumlu değer taşımadığının altını çizerken, sınıfsal çelişkilerin üstünün İslam ile örtüldüğü ve rejimin halk düşmanı, emperyalizm yanlısı, burjuva karakterinin bu tür anayasa reformlarıyla sağlamlaştırılmaya çalışıldığını dile getirdi.
Aslında sorun anayasada değil uygulamada. Cezayir’de siyasi parti kurmak halen zahmetli bir iş, sendikaların özgürce yönetilmesi imkânsız, basının üzerinde baskılar devam ediyor ve sokak eylemleri yasak. Ancak, 1989’dan 2016’ya kadar her anayasada “Kolektif ve bireysel özgürlüklerin yasal olarak garanti altında olduğu” ibaresi yer alıyor.
Tüm bu veriler alt alta sıralandığında Cezayir’i yönetenlerin de, tıpkı diğer bölge ülkelerindeki gibi, kurulu rejimin meşruiyetini Arap Baharı’nın esintilerinden ve emekçi kesimlerin sınıfsal öfkesinden kurtarmaktan başka bir amacının bulunmadığı söylenebilir.