ANALİZ | IŞİD ve PKK bahanesiyle işgal: Bahçeli ne demek istiyor?
MHP lideri Devlet Bahçeli, IŞİD'in gerçekleştirdiği Sultanahmet saldırısından sonra yaptığı açıklamada kullandığı ifadeler bu saldırının bir fırsat olarak değerlendirilmek istendiği şüphelerini uyandırdı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, IŞİD’in gerçekleştirdiği Sultanahmet saldırısından sonra yaptığı açıklamada kullandığı ifadeler bu saldırının bir fırsat olarak değerlendirilmek istendiği şüphelerini uyandırdı.
Bahçeli, yaptığı açıklamada, “Sultanahmet Meydanı’nda IŞİD tarafından yapıldığı anlaşılan kanlı saldırının çok ağır cevabı verilmeli, azmettiriciler, işbirlikçiler ve hücre evlerinde barınan insanlık düşmanları mutlaka bulunup, cezalandırılmalıdır.” dedi.
“Hükümet fos ve fuzuli işlerle meşgul”
Türkiye’nin yakın tarihinin en şiddetli ve en acımasız terör dalgasıyla karşı karşıya olduğunu belirten Bahçeli, “Terörizmin hain ve kanlı eylemlerine her gün bir yenisi eklemlenmektedir. Bedenlerine bomba saran alçakların İstanbul’a kadar intikal etmelerinin tespit ve önlemesinin yapılamaması elbette ileri düzeyde emniyet ve istihbarat zayıflığıdır. Teröristler aldıkları ölüm emirlerini uygulamak için faal haldeyken hükümetin fos ve fuzuli işlerle meşguliyeti, beyhude konularla zaman ve enerji israfı affı mümkün olmayan gaflettir. Türkiye’nin güvenlik duvarları harap olmuştur. Aralarında örtülü bağ ve bağlantı bulunduğu anlaşılan IŞİD ve PKK milletimize ölüm yağdırmakta, bu iki cinayet şebekesi sürekli kan dökmektedir” ifadelerini kullandı.
“Terör örgütleri Türkiye’yi çembere almış, köşeye sıkıştırmışlardır”
Bahçeli, terör tehdidinin boyutunun çok yüksek olduğunu vurgulayarak “Aynı melun cephede toplanan, aynı şer çevrelere hizmet eden, fakat yalnızca isimleri farklılık gösteren terör örgütleri Türkiye’yi çembere almış, köşeye sıkıştırmışlardır. Bu badireden kurtulmak için hükümet her şeyden önce mücadeleci ve kararlı bir tutum takınmalı, tavizsiz bir şekilde eli silahlı her türlü örgütün üzerine şartsız gitmelidir” dedi.
MHP lideri Bahçeli, Sultanahmet Meydanı’nda yaşanan saldırının cevabının çok ağır verilmesi gerektiğini belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü: “Sultanahmet Meydanı’nda IŞİD tarafından yapıldığı anlaşılan kanlı saldırının çok ağır cevabı verilmeli, azmettiriciler, işbirlikçiler ve hücre evlerinde barınan insanlık düşmanları mutlaka bulunup, cezalandırılmalıdır.”
Bahçeli Musul ve Suriye’yi mi hedef gösteriyor?
Bahçeli’nin konuşmasında geçen “ileri düzeyde emniyet ve istihbarat zayıflığı”, “hükümetin fos ve fuzuli işlerle meşguliyeti” gibi ifadeler eleştiri gibi gözükse de esasında Türkiye’nin güvenlik duvarlarının harap olduğu vurgusu ve IŞİD ile PKK arasında ilişki olduğu iddiasının arkasında tehlikeli bir akıl yürütmenin yattığı düşünülebilir.
Bugüne kadar AKP’nin sıkıştığı her konuda imdadına yetişen Devlet Bahçeli, son olarak Sultanahmet saldırısı sonrasında yaptığı bu açıklama ile AKP’ye “sonuna kadar git” mesajı ve desteği vermiş oluyor.
Türkiye’nin Musul üzerinden Irak ve Halep üzerinden Suriye’ye yönelik dış politikası, “tarihsel iddialar” açısından bir devlet politikası olarak değerlendirilirse Bahçeli’nin açıklamalarının da aynı “devlet aklı” ile yapıldığını söylemek mümkün.
Türkiye’nin kırmızı çizgi ilan ettiği “Fırat’ın batısı” esas olarak Halep’in kuzeyindeki alanı işaret ediyor. Bu bölge, Azez’den Türkiye’ye uzanan küçük bir koridor dışında IŞİD’in elinde. YPG ise Demokratik Suriye Güçleri (DSG) aracılığıyla bu bölgeye güneyden yeni bir yol açmaya çalışıyor.
Musul’un kurtarılması ise Irak ve Barzani’nin birinci gündemi. Türkiye’nin haftalardır Başika’da bir oldu bitti yapmaya çalıştığı ve ABD’nin tüm açıklamalarına rağmen askeri varlığını eski düzeye indirmemekte direndiği biliniyor. Ancak Türkiye’nin burada bir müdahalede bulunması için Barzani ile kurduğu ilişkinin artık adının konmasını gerektirecek. Böyle bir durum, PKK ile belki de bir “nihai savaş”ı dayatabilir.
Bu açıdan bakıldığında, PKK’nin özyönetim açıklamaları ve IŞİD’in intihar saldırılarının bahane edilerek Türkiye’nin özellikle Suriye’de ama aynı zamanda Irak’ta da askeri maceralara kalkışması olasılığı görülmeli. “Gölge CIA” denilen Stratfor’un 2016 öngörüleri arasında da yer alan bu durum artık daha dikkatli izlenmeli.
Bu bağlamda, belki de bir kez daha Türkiye’de siyasetin artık intihar saldırıları ile yönlendirildiğinin altını çizmek gerekiyor. Bahçeli’nin açıklamaları ise Sultanahmet saldırısının bir “fırsat” olabileceğini göstermesi açısından önemli gözüküyor.