ANALİZ | Libya’da uzlaşma uzak ihtimal
Sürgündeki Doğu Libya Hükümeti’nin Tobruk’taki parlamentosundan (Temsilciler Meclisi) Birleşmiş Milletler aracılığıyla anlaşmaya varılan ve geçen hafta kurulan ulusal mutabakat hükümetinin güven oylamasında “hayır” kararı çıktı. Birleşmiş Milletler 17 Kasım 2015’te Skhirat Barış Anlaşması çerçevesince Libya’daki parçalı yapıyı çözmek için birleşik ulusal bir hükümet kurulmasını önermişti. Uluslararası kamuoyunca tanınmış Tobruk parlamentosu, Libya Temsilciler Meclisi’nde yapılan oylamada... View Article
Sürgündeki Doğu Libya Hükümeti’nin Tobruk’taki parlamentosundan (Temsilciler Meclisi) Birleşmiş Milletler aracılığıyla anlaşmaya varılan ve geçen hafta kurulan ulusal mutabakat hükümetinin güven oylamasında “hayır” kararı çıktı. Birleşmiş Milletler 17 Kasım 2015’te Skhirat Barış Anlaşması çerçevesince Libya’daki parçalı yapıyı çözmek için birleşik ulusal bir hükümet kurulmasını önermişti. Uluslararası kamuoyunca tanınmış Tobruk parlamentosu, Libya Temsilciler Meclisi’nde yapılan oylamada 104 milletvekilinden 89’u Fayiz Sirac’ın hükümetine “hayır” oyu verdi. Temsilciler Meclisi söz konusu mutabakat hükümetini redderken, Sirac’dan bakanlık sayısı azaltılmış, küçültülmüş yeni bir kabine talep etti.
Ne olmuştu?
Dönemin Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy ve dönemin İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi gibi önemli batılı liderler tarafından kırmızı halılarla karşılanan, silah ve petrol anlaşmaları yapılan Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi, “Arap Baharı” dalgası sürerken bir günde diktatör ilan edilmiş ve Libya’ya yapılan NATO müdahalesi sonucu düşürülmüştü. Kaddafi’nin düşüşünden sonra toplumsal uzlaşma bozulmuş, Kaddafi karşıtı silahlı milisler arasında fiili bir iç savaş başlamıştı.
2015’te düzenlenen parlamento seçimini Batı’nın desteklediği liberaller kazanmış ve yeni seçilen parlamento Libya Temsilciler Meclisi adını almıştı. Görev süresi dolan eski parlamento, Milli Genel Kongre ise başkent Bingazi yerine Tobruk’ta toplanan Libya Temsilciler Meclisi’ni gayri meşru ilan ederek Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş ve karar açıklanana kadar Trablus’ta görev yapacağını belirtmişti. Milli Genel Kongre Ömer Hasi önderliğinde yeni bir hükümet oluştururken, Libya Temsilciler Meclisi’nin hükümetinde Abdullah Sini başkanlık görevini üstlenmişti.
Cihatçıların yeni üssü Libya
Libya’nın bu bölünmüş yapısı sadece siyasetle sınırlı değil. Ülke, Libya Temsilciler Meclisi’nin askeri gücü Libya Ulusal Ordusu, Milli Genel Kongre’ye bağlı Fecr Ordusu, Şura Devrimci Konseyi adındaki İslamcı milisler, el Kaide’ye yakınlığıyla bilinen Ensar ül Şeria, bölgesel özerklik isteyen Sireneyka Gücü ve IŞİD tarafından paylaşılmış durumda. Libya’nın şeriatçı grupların üssü haline gelmesinde AKP hükümetinin dış politikasının da parmağı olduğunu dile getiren Tobruk hükümetinin lideri Abdullah Sini yaklaşık bir sene önce Mısır televizyonuna yaptığı açıklamada Recep Tayyip Erdoğan’ı kendini Müslümanların lideri ve halifesi olarak görmekle suçlamış, Türkiye’yi de “ülkemizde birbirimizi öldürmek için bazı silahlı gruplara silah gönderen bir devlet” diye tanımlamıştı.
Kuzey Afrika’da IŞİD alarmı
Libya’nın cihatçı milislerin üssü haline gelmesi Kuzey Afrika ülkeleri arasında da tedirginlik yaratıyor. Geçtiğimiz cumartesi akşamı Cezayir’deki Alger havaalanında durdurulan 270 Fas vatandaşı hakkında Fas’ın Cezayir Büyükelçisi toplantıya çağırıldı. Durdurulma sebebi “alışılmadık” bir şekilde Cezayir üzerinden seyahat ya da çalışma adı altında Libya’ya geçen Fas vatandaşlarının sayısının artması olarak gösterilirken büyükelçiye mesajı ileten Mağrip işleri, Arap ve Afrika Birliği’nden sorumlu bakan Abdülkadir Mesahel, IŞİD’in Sirte’deki petrol sahalarına yönelik birkaç gündür yaptığı saldırıların Libya’ya geçişlerde etkisi olduğunu dile getirdi.
Fas ve Cezayir arasında Batı Sahra sorunu nedeniyle uzun süreden beri gergin bir şekilde ilerleyen ilişkiler, IŞİD’e katılan Mağriplilerin sayısının artması sonucunda istihbarat ortaklığına dönüşmüş durumda. Resmi rakamlara göre, Libya’da halen IŞİD saflarında savaşan 1000 Tunuslu ve 250 Faslı mevcut. İç savaşın pençesindeki Libya’ya seyahat etmekte olan 270 Faslı’nın oraya “iş bulmak” için gitmediğine kesin gözüyle bakılıyor.
Emperyalistlerin petrol havzalarından pay kapma savaşı nedeniyle yıkık ve iç savaş yaşayan bir ülke haline gelen Libya’da siyasi-askeri uzlaşma halen uzak bir ihtimal. Tek ve bağımsız bir ülke oluncaya kadar da, Libya’da kendi yaşam alanını oluşturan İslamcı gericiliğin tüm bölge için bir tehdit olmaya devam edeceği aşikâr. Bölge ülkelerinin “Arap Baharı” rüzgârına eklenecek olası bir IŞİD kasırgasının Kuzey Afrika’yı nasıl etkileyeceğini ise zaman gösterecek.