ANALİZ | Libya’ya askeri müdahale ufukta
Son yıllarında tüm Batılı liderlerin yakın ekonomik ve ticari ortağı olan Kaddafi’nin NATO askeri müdahalesi sonrası iktidardan düşüşünden sonra Libya bir türlü arzulanan refah ve huzura erişemedi. 2014 baharından bu yana ülkede devam eden çift başlılık hem iç savaşın hem de politik anlaşmazlığın her geçen gün derinleşmesine neden oluyor. Libya’da bugün bu ikili iktidara neden... View Article
Son yıllarında tüm Batılı liderlerin yakın ekonomik ve ticari ortağı olan Kaddafi’nin NATO askeri müdahalesi sonrası iktidardan düşüşünden sonra Libya bir türlü arzulanan refah ve huzura erişemedi. 2014 baharından bu yana ülkede devam eden çift başlılık hem iç savaşın hem de politik anlaşmazlığın her geçen gün derinleşmesine neden oluyor.
Libya’da bugün bu ikili iktidara neden olan iki parlamento ve iki ayrı hükümet var. Her ikisi de kendini “gerçek devrimci” olarak gören, eskiden Kaddafi saflarında yer almış fakat bir süre sonra muhalif kanada geçmiş, genellikle İslamcı çizgide tanımlayabileceğimiz güç odakları. İkisinin de amacı devlet kurmak fakat başlangıç noktaları olan savunma mekanizmaları, ordu ve silahlı milis gücü. Bir tarafta Tobruk merkezli Libya Temsilciler Meclisi ve onun silahlı gücü General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu, diğer tarafta Trablus merkezli Milli Genel Kongre ve silahlı kuvveti Fecr Ordusu. Uluslararası alanda “meşruiyeti” bulunan taraf Libya Temsilciler Meclisi olsa da, Batı bir süredir Libya’da merkezi birlik hükümeti kurmanın peşinde. IŞİD’in ülkedeki varlığına ve giderek güçlenmesine karşı Birleşmiş Milletler’in zeminini hazırladığı barış görüşmeleriyle Aralık 2015’te Fas, Skhirat’ta “Libya Siyasi Mutabakatı” imzalanmıştı. Bu anlaşmaya göre Fayiz Sirac önderliğinde yeni bir uzlaşı hükümeti kurulacaktı.
Sorun 8.madde
Sirac’ın oluşturduğu hükümet kısa süre önce Libya Temsilciler Meclisi tarafından reddedildi. Her ne kadar söz konusu parlamento bakanlık sayısının azaltılmasını ve bazı isimlerin değiştirilmesini istese de asıl sorun anlaşmanın sekizinci maddesi.
Libya’daki resmi tüm silahlı güçleri Başkanlık Konseyi’nin emrine vermeyi ve Konseyin 50 gün içinde yeni orduyu belirlemesini öngören madde, General Hafter’in geleceğini ve şu anki pozisyonunu risk altında bırakıyor. Bu nedenle de Libya Temsilciler Meclisi tarafından bir türlü kabul görmüyor. Bu belirsizlik hali Libya’yı gelecekte üç hükümetin olduğu ama kimsenin yönetemediği bir ülke haline getirebilir.
Libya’daki IŞİD tehlikesi
Bugün Libya’daki yetki karmaşası özellikle iki siyasi iktidarın hükmünün olmadığı yerlerde cihatçı çetelerin borusunun ötmesine sebep oluyor. 7 Ocak’taki terör saldırısından sonra IŞİD’in Libya saldırıları artarak devam ediyor.
Bölge ülkelerinden insan kaynağı devşirmeye devam eden örgütün ülkedeki militan sayısının 3000-5000 arasında olduğu tahmin ediliyor. Bir süredir IŞİD ülkenin en önemli petrol rezervlerine sahip olan Sirte’yi alma peşinde. Kaddafi’nin memleketi olan Sirte “yeşil” Libya zamanında önemli politik merkezlerden biriyken bugün İslamcı terörün eline düşmek üzere olan bir şehir konumunda.
IŞİD’e karşı üçüncü cephe
Bu hafta Roma’da gerçekleştirilen IŞİD’e karşı mücadele eden ülkelerin katıldığı toplantıda Libya’daki IŞİD tehdidi de konuşuldu. Özellikle güney Akdeniz’de, Kıbrıs konusunda gerçekleşecek siyasi mutabakatla birlikte İsrail’in teknik desteğiyle oluşturulmak istenilen enerji koridoru düşünüldüğünde Libya’daki barış ayrı bir önem arz ediyor.
Toplantıda Libya’nın “Akdeniz kıyısında büyük bir Somali” diye tanımlanması da bu yüzden. Her ne kadar Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius “Libya’ya askeri müdahale söz konusu değil” açıklaması yapsa da, ABD Savunma Bakanı Ashton Carter “Suriye ve Irak’taki gibi durumun büyümesine izin vermeyeceğiz” diyerek Libya’da IŞİD’e karşı üçüncü bir cephe açılacağının ipuçlarını veriyor.
Cihatçı terör örgütü son aylarda Irak’taki topraklarının %40’ını, Suriye’deki topraklarının da %20’sini kaybetti. IŞİD’in kaybettiği bölgelerden kaçan cihatçı kadrolar için Libya halen sığınılacak güvenli bir liman.
Libya’ya yapılması planlanan olası askeri müdahalenin ilk etapta hava saldırısı şeklinde olacağı düşünülüyor. Ülkedeki resmi askeri birliklere destek vermek için yapılacak kara harekâtı içinse henüz erken. Ancak söz konusu askeri harekâtın hedefinin Atlantik İttifakı için yeni enerji pazarının yıldızı olarak tasarlanan Akdeniz’in güvenliğini sağlamak olduğu kesin.