Arınç "baskı"yı yasak gelince gördü: Bizim çocuklar karşı mahalleye geçmiş
Turgut Özal Üniversitesi'nde katılacağı Anayasa Çalıştayı, "provokatif olaylar çıkabileceği" gerekçesiyle iptal edilen Arınç, Twitter hesabından açıklama yaptı.
Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Turgut Özal Üniversitesi’nde katılacağı Anayasa Çalıştayı, “provokatif olaylar çıkabileceği” gerekçesiyle iptal edilen eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Twitter hesabından açıklama yaptı. Daha önce de dört farklı üniversitedeki konferansın engellendiğini söyleyen Arınç’ın açıklamasından öne çıkan ifadeler şunlar:
“Susturma çabaları, gerçekleri duymayı istememek kaygısıdır”
Bilinmesini istiyorum ki, gerek daha önce konferans verdiğim üniversitelerde, gerekse üniversite yönetimleri tarafından konferans vermem engellenen Kırıkkale Üniversitesi, Beykent Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde ve en son dün bu utanç kervanına katılan Turgut Özal Üniversitesi’nde şahsıma yapılan konferans davetleri, tüm öğrenci gruplarının ve her görüşten öğrencilerimizin ortak mutabakatlarıyla gerçekleşmiştir.
Katılacağım programları ‘provokatif olaylar’ çıkabileceği gerekçesiyle iptal etmek, en başta o üniversitelerin öğrencilerine saygısızlıktır. Siyasi veya idari makamlardan gelen ya da gelebilecek olan bu tür susturma çabaları ‘Gerçekleri duymayı istememek ve duyulmasını engellemek’ kaygısı ile açıklanabilir.
“Maharet, yönetici olmak değil; yönetebilmektir”
14 yılda 90’ın üzerinde yeni üniversite açmış olmanın gururunu yaşayan AK Parti’nin halen iktidarda bulunduğu bir dönemde, halkın çocuklarının tertip ettiği konferanslar iptal ediliyor ya da ettiriliyorsa, bu durum iptal edici ya da ettirici merciler için bir utanç vesilesi ve ‘milli irade’ye saygısızlıktır.
Anlaşılan şu ki, maharet üniversite açmak değil; üniversitelerde özgürlüğün ve bilim üretmenin yolunu açmaktır. Maharet, yönetici olmak değil; yönetebilmektir.
Hoşa gitmeyen gerçekleri duymama ve duyurmama adına izlenen bu antidemokratik yol, baskı rejimlerinin yoludur ve tarih kitapları bu yolun yolcularının hazin sonlarıyla doludur.
Bilinmelidir ki, ‘provokatif olaylar’ üniversitelerde konferans verildiğinde değil; bilakis kürsüler, kalemler, meşru ve farklı sesler susturulduğunda çıkar.
“Mahalle değiştirecek değiliz”
40 yılı aşan siyasi hayatımda, inandığım doğruları özgürce söylediğim hiçbir dönemde ‘provokatif olaylar’ çıkmadı. Fakat ne zamanki sesimiz kısılmaya, varlığımız yoklukla imtihan edilmeye başlandı, işte o zaman attığımız her adım ‘olay’ oldu.
Daha önce bu baskıcılar, ses kısıcılar, Başbakan asıcılardı. Şimdilerde bu baskıcılar, ses kesiciler, sus deyiciler bizim mahallenin çocukları ise onlara kızıp mahalle değiştirecek değiliz. Kaldı ki, o çocukların sesleri de artık karşı mahalleden geliyor.
Ülkemizin ‘sus’lar ülkesi olmasına 40 yıl önce nasıl karşı çıktıysak aynı şekilde bugün de karşı çıkarız.
“İcabını yaparız”
Daha düne kadar başörtüsü yasağı gibi nice yasaklara birlikte karşı çıktığımız, omuz omuza mücadele verdiğimiz insanlar, artık bugün saf değiştiriyor, güç sarhoşluğuyla yasakçılık oynuyor ve omuz atıyorlarsa, o halde özgürlüklere müdahaleyi, özgürlük için mücadele sebebi sayar ve bunun icabını yaparız.