Avusturyalı meslektaşlarımız, üzgünüz...
Avusturya ile yaşanan 'gerginlik üzerine, Türkiye'de bu ülkeden arkeologların yürüttüğü kazı çalışmaları durdurulmuştu..
Bahar İzdal (Arkeolog)
Geçtiğimiz hafta önce Efes Antik Kenti, sonra Lymra Antik Kenti’nde yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları durduruldu. Sebebi Avusturya ile Türkiye arasındaki siyasi gerilim.
Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün neredeyse 100 yılı aşkın bir süredir Efes Antik Kenti’nde yürüttüğü arkeolojik çalışmalar, Dışişleri Bakanlığı’nın isteği, Kültür ve Turizm Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 31 Ağustos 2016 tarihli resmi yazı ile durduruldu. Birkaç gün önce ve yine aynı sebepten Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün, 1970 yılından beri Lymra Antik Kenti’nde yürüttüğü çalışmalar da durduruldu.
Bu yılın Haziran ayında “1915 ve 1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere ve diğer Hristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması” başlığını taşıyan ve 1915 olaylarını “soykırım” olarak niteleyen tasarı Almanya Federal Meclisi tarafından kabul edilmişti. Tasarının kabul edilmesinden hemen sonra Türkiye’de Alman arkeologların arkeolojik kazı çalışmaları durdurulmuştu.
Ortak dilimiz bilim
Çeşitli nedenlerle kazı çalışmaları durabilir/durdurulabilir ancak buradaki durum bir arkeolojik çalışmayı durdurma nedeni olmamalıdır. Bilim insanlarının çalışmalarının ellerinden alınması, kazı evlerinden çıkarılmaları ve tüm bunların nedenlerinin bir intikam alma durumuna dönüşmüş olması son derece üzücüdür, bilime ve bilim insanlarına yapılan çok büyük bir haksızlıktır. Türkiye’de yapılan pek çok kazıda (hatta belki tüm kazılarda diyebiliriz) yabancı uyruklu pek çok uzman çalışmıştır/çalışmaktadır. Ortak dilimiz bilimdir, arkeolojidir. Farklı kimliklerde farklı alanlarda uzmanlıkları olan bilim insanlarının birlikte çalışma yürüttükleri, bilim ürettikleri ortamlardır arkeolojik kazılar ve siyasi gerilimler sebep gösterilerek kazıların kapatılması, Türkiye’deki arkeoloji ortamına zarar vermektedir. Bilimsel ortamın zarar görmesine, bilim üretenlerin zarar görmesine izin veremeyiz, vermemeliyiz.
Türkiye’de arkeoloji alanında yaşanan sorunlar yalnızca yabancı kazıların haksız yere kapatılmasından ibaret değildir. Özellikle bu yıl yerli kazılara verilen ödeneklerin yetersiz olmasından kaynaklı bazı kazılar hiç yapılamıyor, bazıları çalışmalarını tamamlayamıyor, bazıları ise çalışma alanlarını küçültüyor. Hükümetlerin bilimsel çalışmalara bakış açılarını değiştirmeleri, bilimin milliyeti olmadığını, bilimin ve bilimsel üretimin insanlık için bir ihtiyaç, geleceğimizin teminatı olduğunu anlamaları gerekmektedir.