Bakanlık Müsteşarı'ndan "okullarda taciz" için formül
MEB Müsteşarı Yusuf Tekin, Karaman'da yaşanan tarikat evlerinde çocuklara tecavüz skandalının bir daha yaşanmaması için formülü "stajyer öğretmen uygulaması" olarak açıkladı.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarı Yusuf Tekin, Karaman’da yaşanan tarikat evlerinde çocuklara tecavüz skandalının bir daha yaşanmaması için formülü “stajyer öğretmen uygulaması” olarak açıkladı. Oysa sorun nasıl öğretmen olunduğu değil gericilerin kendileri.
Müsteşar Yusuf Tekin, Burdur’da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü ortaklığında düzenlenen ’21’inci Yüzyılda Öğretmen Yetiştirme’ konulu konferansta konuştu.
Müsteşar Yusuf Tekin, yeni dönemde 5 temel önceliklerinden birisinin öğretmen yetiştirme politikası olduğunu ve ilk adımlarını 2014 yılında attıklarını söyledi. Tekin, ‘Ama kamuoyunda Dershane Kanunu olarak bilindiği için sadece dershane ile ilgili kısmı çok tartışıldı’ dedi.
“İhtiyaç duyduğumuz kadar öğretmen alalım”
Öğretmenliğin kutsal bir meslek olduğunu vurgulayan Tekin, “Öğretmenlere çocuklarımızı emanet edeceğiz. O zaman öğretmenlerin yetiştirilmesi ile ilgili olarak yeni şeyler yapmak lazım, yeni adımlar atmak gerekir. Ve biz şu noktaya geldik; üniversitelerimiz alanlarında uzman gençler yetiştirsin, öğretmen demiyorum, gençler. Biz de bunlardan ihtiyaç duyduklarımızı, ihtiyaç duyduğumuz oranda alalım ve bunları öğretmen yapalım. Yani öğretmenimizi kendimiz yetiştirelim. Yine hükümetin eylem planında, reform paketinde yer alan Öğretmen Akademisi böyle bir ihtiyacın sonucu. Bunu üniversitelerle yapacağız” diye konuştu.
“Staj sırasında çürük yumurtalar elenir”
Stajyer öğretmen uygulamasının sebebini açıklayan Tekin, Karaman’da yaşanan olayı örnek göstererek, konuşmasını “Bunun sebebi nedir? Niye böyle bir şey yapıyoruz sorusunun da cevabını vereyim. 1 milyona yakın personelimiz var Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde. Bir öğretmenimiz ya da bir personelimiz bir yanlış yapıyor, bütün öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığı zan altında kalıyor. İşte Karaman’daki olayı hatırlayın. Bütün öğretmenler zan altında kaldı. Biz böyle olaylar yaşanmasın diye bunu yapmak için bir yıllık deneme süreci tanımladık. Bu sürecin sonunda bu türden yüz karası öğretmenler için tırnak içinde ‘çürük elmaların’ ayıklanacağı bir süreç öngördük. Ve bu tür çürük elmalar varsa ortaya çıkarsa hiç kimsenin çocuğunu onlara emanet etmeden sistemin dışına çıkarmayı arzu ediyoruz.” diye sürdürdü.
Müsteşar hangi ülkede yaşıyor?
Müsteşar’ın söylediklerinin tamamı aslında şu ana kadar da yaşanan çocuk istismarı olaylarına karışan öğretmenler için esasında geçerliydi.
Yine Türkiye’de yıllardır ihtiyacın karşılanmadığı öğretmen atamalarıyla yol alıyor. Atanamayan öğretmenler gibi bir gündem maddesi olan bir ülkede “her önüne gelenin öğretmen olması” bir durum elbette söz konusu olamaz.
Dahası, tüm devlet memurları gibi öğretmenler de bir yıl boyunca “aday devlet memuru” olarak görev yapıyorlar.
Bu tabloda Türkiye’nin sorunu ne öğretmenlerin hangi sayıda işe alındığı, ne de staj yapıp yapmadıkları. Türkiye’de çocuklarımızın karşı karşıya olduğu tehdit adlı adınca gericiliğin ve gericilerin kendisi.