“Bir ampulü takmak için, kaç kapitalist gerekir?”
Sınavlarda neler yapmalı ve dünyayı nasıl değiştirmeli? kitabının tanıtımı
Derin Demir
Bugün Türkiye’de gündemimize zorunlu giriş yapan başlıkları sıralayalım: Başkanlık, Anayasa, savaş, sermaye, cinayet, katliam, eğitim sistemi, Erdoğan, Cerattepe, tecavüz, asgari ücret, intihar, zam… fazlasıyla uzatılabilir. Hepsi kendi içinde değerli bir mücadele başlığıdır ve elbette her mücadele olumlu sonuçlar alma temennisini taşır. Bir başlık seçersiniz, mücadele edersiniz ve kazanırsınız. Bir süre bu kazanımla gurur duyarsınız ama bu çok sürmemeli çünkü mücadele edeceğiniz daha birçok başlık vardır.
Peki ama bütün bu başlıklar neden, nasıl, kimler tarafından ortaya çıkarılmıştır? Bu sorunun cevabını unuttuğunuz sürece yorulup mücadelenin bir sonraki başlığını esnetmeye girişebilirsiniz. Bu da siyasi olarak bir tehlike barındırsa da insani olarak anlaşılabilir bir durumdur!(latife barındırır)
Örneğin; “’inek’ yerine kullandığımız sözcüklerin, hayvan kasapta et haline geldiği zaman nasıl değiştiğine dikkat ettiniz mi hiç? O noktadan sonra daha ziyade parçalarına isimler verilir. “biftek”, “pirzola” vs. bu durum ise bunların neyin parçaları olduğunu görmemizi engeller. Bu sayede ineği unutur ve önümüzdeki eti yiyebiliriz.”
Devam edelim…
“Özgürlük” kavramının içeriğinin var olan iktidar tarafından ve kendi çıkarına hizmet etmesi açısından ne kadar farklı anlamlara gelebileceğini artık biliyoruz. Tabii ki şimdilik yolunu kaybetti de diyebiliriz. Tekrar ait olduğu yere geri dönmesi kuşkusuz en acil görevdir.
Peki özgürlüğü bireye indirgediğinizde anlamı nasıl değişiyor? İstediğin yeri gezmek mi? Rahat yaşayabilecek kadar çalışmak mı? Aileden uzak bir eve taşınmak mı?… Bunlar güzel hayaller olmakla beraber gerçekleşmesi için sosyalizm mücadelesi vermeniz gerekecektir! Neden mi? “‘özgürlük’ 1 milyon dolarlık bir sözcüktür ve bugün kullanılan anlamı sahtedir…” Verdiğiniz cevapları tekrar düşünün ve onun için gerekli parayı da… Sanırım denklemi kurabildiniz.
Devam…
Sınavlar neden yapılır? Neden bu kadar çok yapılır? Hiç bitmez mi?
“Artık önemli olan ne öğrendiğinizin değil, öğrendiğinize dair sınavlar ve özellikle alınan notlardan oluşan kanıtlarınızdır. Bu tersine dönüşün nasıl işlediğini kavramanın anahtarı, sınavların eğitim dünyası kadar iş dünyasında da rol oynadığını ve bunların ikisi üzerinde güç sahibi olanlar için ikincisinin çok daha önemli olduğunu görmektir.” İşte bu yüzden yapılır.
Fazla uzatmadan;
“Kurbağalar üzerine çalışan bir bilim adamı, günlüğüne şunları yazmış:
Birinci Gün: Kurbağanın arkasında yüksek ses çıkarınca dört buçuk metre zıpladı. İkinci Gün: Kurbağanın arka ayaklarından birini hareketsiz hale getirdim ve dünkü sesi tekrarladım. Kurbağa yalnızca bir metre yükseğe zıpladı. Üçüncü Gün: Kurbağanın arka ayaklarının ikisini de hareketsiz hale getirdim ve aynı sesi çıkardım. Kurbağa hiç zıplamadı. Sonuç: Kurbağanın iki ayağı da hareketsiz kalınca sağır oluyor.”
Bu örnek ülkemiz siyasetine hiç yabancı değil aslında. Çok basitçe, 13 yıllık iktidarın gerici, baskıcı, faşist politikalarına bizleri alıştırmaya çalışanlar, ayakları yere basan bir muhalefet göremedikleri için, önümüze çıkarılması muhtemel anayasa ile bizleri sağırlaştırmak için uğraşıyorlar.
Peki tüm bunları neden anlattın derseniz, Bertell Ollman’ın keyifli kitabını okuyun derim. Yordam yayınlarından çıkan Sınavlarda Neler Yapmalı ve Dünyayı Nasıl Değiştirmeli? kitabı, kapitalizme neden karşı olunması gerektiğini ve sınavlarda neler yapılması gerektiğine dair ciddi ipuçları sunuyor. Sayfalarda ilerledikçe verilen örneklerle yaşadığımız düzenin insanlığa ne kadar aykırı olduğunu ve sosyalizme ne kadar ihtiyaç duyduğunuzu göreceksiniz.
Yazının sonunu yine kitaptan bir alıntı ile bitirelim:
“Sosyalizmden insan olarak herkes yarar görecektir. Dolayısıyla kapitalizmi sosyalizm ile değiştirmek, herkesin insani çıkarınadır. Ayrıca kapitalizmde gerçekleşip herkesin insani çıkarlarına ters olan bir yığın şey vardır; doğanın büyük bir körlük içinde katledilmesi gibi. Peki böyleyse, Marx sosyalizmin gerekçelerini gösterirken, insani çıkarlara neden sınıfsal çıkarlara verdiği önemi vermemiştir? Emekçilerin yanı sıra, insan olmalarından hareketle kapitalistlerin duygularına neden hitap etmemiştir? Cevap Love Canal mahallesi* ye da benzer bir yerde yaşamadıkça (hatta o zaman bile), insani çıkarların insanın ne düşünüşünde ne de davranışlarında sınıfsal çıkarlarla aynı baskıyı yaratamayacağıdır. (Bunun istisnası ancak gençler, özellikle öğrenciler olabilir.) Yaratabilseydi, her biri insani çıkarların bir biçimine seslenen büyük dinler, toplumumuzu uzun zaman önce yeryüzündeki bir cennete çevirmiş olurdu.
Sınıfsal çıkarlar, yaşam ve çalışma koşullarını devrimci pratiğe dökmek için emekçilerin geçmesi gereken köprü gibi, kapitalist sınıf tarafından devamlı ideolojik bombardımana tutulur ve sosyalistler bu köprüyü sürekli onarıp yeniden inşa ederler. Sosyalist politik eylemin en büyük amacı, kapitalistler ve onların paralı askerleri bunu engellemek için ellerinden geleni yaparken, emekçilerin kendi sınıfsal çıkarlarının bilincine varmasını sağlamaktır.”
Yazının başlığında geçen soruyu kitabı okuduktan sonra cevaplandırabilirsiniz.