Bugün sabah saatlerinden itibaren haber sitelerinin okurlarına geçtiği “Ünlü giyim firmasında FETÖ kavgası” başlıklı tuhaf haber gereksiz bir merak uyandırdı.
Doğan Yayın Grubu’na bağlı CNN Türk’ten, AKP’nin yayın organlarından A Haber’e, Rus devlet ajansı Sputnik’ten sol kimliğiyle bilinen Birgün’e kadar neredeyse tüm internet haber sitelerinde yer alan Doğan Haber Ajansı (DHA) kaynaklı haberdeki konu ise, bir giyim firmasının sahibi olan ailedeki üç kardeşten en küçüğün, iki ağabeyini ‘FETÖ’ adına para topladıkları iddiasıyla ihbar etmesiydi.
Darbe girişiminin ardından başlatılan ‘FETÖ’ operasyonları kapsamında, AKP sayısız şirket ve holdinge örgüte finansal destek sağladıkları iddiasıyla el koymuş, çalışanları ve patronlarını da tutuklamıştı. Her gün ve her an yeni bir soruşturma ve operasyonunun yaşandığı, gözaltı ve tutuklama haberlerinin havada uçuştuğu, kimilerinin dev bir ‘gözaltı otobüsü’ne benzettiği Türkiye’de giderek sıradanlaşmaya başlayan ‘operasyon haberlerine’ kamuoyu da duyarsızlaştı. Azımsanmayacak kadar çok sayıda insanı etkilediği bilinen ‘FETÖ’ operasyonlarının hedefinde -olması gerektiği halde- doğrudan AKP’den isimler ya da geleneksel sermayenin köklü grupları olmadığı görüldükçe, okurlar da yaşananlara karşı merak duygusunu günden güne yitirdi. Öyle ki, 14 yıldır içinde olduğumuz AKP Türkiyesi’nde başa gelmedik bir şey yokmuşçasına, bir de darbe girişimiyle de karşılaşılınca “bir tek uzaylı istilası ya da göktaşı çarpmadığı kaldı” esprileri de yapılır oldu.
Tablo böyleyken, bugün haber sitelerine düşen ‘ünlü giyim firması’ haberi ilgi çekti. DHA’nın servis ettiği habere göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığı’na sunulan dilekçede bir şikayetçinin, kendisinin de eski ortaklarından olduğu ‘ünlü giyim firması’nın şu anki ortakları olan iki ağabeyinin ‘FETÖ’ desteği ile milyonlarca lira vergi kaçırdığını, ihbarlarda bulunmasına rağmen açılan davalarda herhangi bir ceza verilmediğini, bazı hakimler ve vergi denetmenleri tarafından korunduklarını ileri sürdü.
Habere göre ‘küçük ortak’, ağabeylerinin, onlarla ortak iş yapan 250 firmadan her yıl kurban bayramı döneminde ‘FETÖ’ adına zorunlu yardımlar topladığını, yardımlara itiraz edenlerin de vergi denetimleriyle tehdit edildiğini iddia ederek, örgüte yardım suçlamasıyla ağabeylerini şikayet etti.
Bir meçhul firma…
Haberciliğin temellerini oluşturan “Ne, nerede, neden, ne zaman, nasıl ve kim?” sorularının bazen o an için imkansızlıklar, bazen de gerek duyulmaması nedeniyle hepsine cevap verilemediği olur. Ancak sözkonusu ‘ünlü giyim firması’ haberinde, “Kim?” sorusunun cevap bulmamasının iki nedenden ötürü de olmadığını anlamak zor değil. Tüm ayrıntılarıyla verilen bir haberde imkansızlıklardan söz edilemeyeceği gibi, kimin olduğu ve adı bilinmeyen bir firmanın doğal olarak “ünlü” olduğu da bilinemez.
Öyleyse, daha önce bir çok benzeri ‘FETÖ’ operasyonunda isim ve cisim ifşa etmekten kaçınmayan ajans haberde neden kendi kendine bir ‘gizlilik’ kararı almıştır? Sanırız bu sorunun cevabı firmanın ‘fazla ünlü’ olmasında saklı. Bu saklama kaygısı da, Türkiye’deki sermaye ve basın ilişkileri arasındaki girift ilişkilere bakıldığında anlaşılabilir bir durum. Ancak ya bu kaygıyla yazılmış haberin hiç bir noktasına virgülüne dokunmadan, ‘editöryal bir müdahaleden geçmeden vermemiş olmamak’ için başlığını değiştirerek haberleştirmeye ne demeli?
Bu haber en son değiştirildi 28 Kasım 2016 18:43 18:43