Bu tabloyu sol temizler!

Bu böyle gitmez. Ülkemizi içinde bulunduğu bu karanlıktan, bu yangından, bu tablodan çıkaracak soldan başkası değildir. Bugün ülkemizde en fazla eksik duyduğumuz şey gerçek bir sol siyasettir.

Ülkemiz yangın yeri. Savaş, şiddet, sokağa çıkma yasakları, baskı, katilamlar, ölümler, göç, terör.

Yurttaşlarımız büyük bir kuşatma altında. Gericilik, Amerikancılık, işbirlikçilik, milliyetçilik, ırkçılık, rantçılık, kimlikçilik, mezhepçilik, liberalcilik gibi onlarca sesin ülkemizin üzerine karabasan gibi çöktüğü ve ülkemizi yıkıma götürdüğü bir tabloyla karşı karşıyayız.

Diyanet’in sapık fetvaları ortalıkta dolaşıyor, faşistlerin ağzından kan düşmüyor.

Gerici, işbirlikçi ve emek düşmanı bir iktidarın karşısında ne dediği belli olmayan, ne tarafta durduğu anlaşılmayan, bir dediği bir dediğini tutmayan, biraz liberalizmden biraz gericilikten biraz Amerikancılıktan müteşekkil, hem sağcı hem solcu omurgasızlığını siyaset diye yutturan ortaya karışık muhalefetlerden geçilmiyor.

Neyin terör olduğu neyin olmadığı, neyin gericilik neyin laiklik olduğu, neyin işbirlikçilik neyin ulusal çıkar olduğu, kimin haklı kimin haksız olduğu, kimin doğru kimin yanlış olduğu herkese göre değişen bir saçmalık içinde tartışmaların tutar bir yanı bulunmuyor.

Mandacılıktan, milli duruştan bahsedeceksin İncirlik üssüne ses çıkarmayacaksın!

Laiklikten yana olacaksın, Cuma düzenlemesine ses çıkarmayacaksın, hatta destekleyeceksin.

Türk ve Kürt halkının kardeşliğinden bahsedeceksin, savaş ve şiddete körükle gideceksin.

Yeni anayasadan bahsedeceksin, haksız ve hukuksuz tutuklamalarının sorumlularıyla masaya oturacaksın.

Ortadoğu’da barışı destekliyoruz diyeceksin, uçak düşüreceksin, uçak düşürülmesinin arkasında duracaksın.

Katliamlara hayır diyeceksin, terörü lanetleyeceksin, Suriye ve Irak’taki teröre sessiz kalacaksın!

Hatta birinde öyle diğerinde böyle diyeceksin!

Bu böyle gitmez. Ülkemizi içinde bulunduğu bu karanlıktan, bu yangından, bu tablodan çıkaracak soldan başkası değildir. Bugün ülkemizde en fazla eksik duyduğumuz şey gerçek bir sol siyasettir.

Bu tabloyu sol temizler. Bu akıl tutulmasına karşı solun ayağa kalkması gerekir. Gericiliğin, faşizmin, işbirlikçiliğin ve emek düşmanlığının karşısında gerçek bir sol ayağa kalkmadıkça ülkemizin üzerindeki bu kara bulutlar dağılmayacaktır.

Bunun için solun sözünü söylemesi, kendi bağımsız yolunu açması lazım.

Sol anti-emperyalizmdir. Emperyalizme karşı mücadele etmektir. Başta ABD emperyalizmi olmak üzere emperyalizmin politikalarına, kurumlarına ve ideolojisine amasız, fakatsız karşı çıkmaktır. Emperyalist bir politik oluşum olan Avrupa Birliği’ne kanmamaktır. Sol emperyalizmle işbirliği yapmaz. AB’den demokrasi, ABD’den de ulusal hakların verileceği zannına kapılmaz. Kürt sorununda ABD’nin, İngiltere’nin gözlemci olmasını istemez. İncirlik Üssü’nü karşısına alır, Ortadoğu’da emperyalizmin oynadığı oyunların bir parçası olmaz. NATO’ya, IMF’ye, Dünya Bankası’na iyi gözle bakmaz. Kürt sorununun çözümünde NATO’yu ülkemize davet edilmesi gerektiğini söyleyecek bir gaflete düşmez. Suriye’nin kuzeyinde ABD askerleriyle birlikte ortak karargah kurmaz.

Sol laikliktir. Din işlerinin devlet işlerinden ayrı olduğunu söylemekle yetinmez aynı zamanda dinin devlet idaresine karışmasına da karşıdır. Sol inançlara saygılıdır, ibadet ve inanç özgürlüğünü savunur, ancak gericiliğin karşısındadır. Tarikatlara, cemaatlere sivil toplum gözüyle bakmaz, bunların gerici kurumlar olduğunu söylemekten çekinmez. Türban dayatmasına karşı kadının özgürlüğünü savunur, Meclis’te türban için kravat takmayan sahte solcuların peşinden gitmez. Kutlu doğum haftası kutlamaz, Demokratik İslam Kongresi düzenlemez, kutlu doğum haftası gibi sahtekarlıkların parçası olmaz. Yani dini siyasete alet etmez; iftar yemeği düzenlemez, iftar çadırları açmaz. Cuma gününün tatil edilmesinin karşısında durur, Cuma’yı verip kıdem tazminatını alacakların karşısında tereddütsüz durur. Fethullahçıları meşrulaştıracak adımların parçası olmaz. Türbancıları Meclis’e taşımaz, tescilli şeriatçıları sırf oy getirecek diye milletvekili yapmaz, Üsküdar’dan oy almak için eski müftülere partilerinin kapısını açmaz, çarşaflılara parti rozeti takmaz.

Sol emekten yana olmaktır. İşçilerin ve emekçilerin çıkarlarını temsil eder. İş Bankası’nın yönetim kurulunda olup da Şişecam işçilerinin işten çıkarılmasına seyirci kalmaz. Taşerona karşıdır, hiçbir belediyesinde taşeron işçi çalıştırmaz. İhaleci değildir, inşaat patronlarını sevindirmez, onların ihalesini takip etmez. Patronları karşısına alır. Ege Sanayici ve İşadamları Derneği ile toplantı yapmaz, TÜSİAD yönetim kurulunun ziyaretini kabul etmez, ellerini sıkmaz.

Sol sınıfsal bakıştır. Dünyaya, siyasete, topluma bakarken temel ayracı sınıfsal gözlüktür. İnsanların dinlerine, dillerine, mezheplerine, renklerine, cinsel yönelimlerine bakmaz. Mezhepçilik yapmaz, etnikçilik yapmaz, kimlik siyaseti yerine sınıf siyasetini başa koyar. Kimlik siyasetini sol diye yutturanlara karşı işçi sınıfının tarihsel çıkarlarını savunur. Alevici, Kürtçü, Sünnici, Türkçü, cinsel kimlikçi vs. değildir. Tersine bütün ezilmiş ve eşitsizliğe uğramışların yanında ancak onların bütün kimliklerini eşitlik ve özgürlük mücadelesine bağlamayı başarmaktır solculuk. Sol Marx’ın insanlığın tarihsel gelişimindeki anahtar kavrama, sınıfa göre analiz eder herşeyi.

Sol yurtseverliktir. Milliyetçiliği ve ulusalcılığı yanlış bulur. Milliyetçilik düşmandır başka milliyetlere. Ulusalcılık uzlaşmadır aynı ulustaki sermaye sınıfıyla. Yurtseverlik vatanını, ülkesini, toprağını, özgürlüğünü korumaktır emperyalizme karşı. Farkı vardır hem de temelden. Türk milliyetçiliğine karşı durduğu gibi Kürt milliyetçiliğini de karşısına alır, Türk ulusalcılığı gibi Kürt ulusalcılığı tanımlayamaz solu. Ulusal çıkardan işçi sınıfının ve emekçilerin çıkarını anlar. Başka şey anlamaz.

Sol kamuculuktur. Özel mülkiyete karşıdır. Fabrikaların, tarlaların, madenlerin özel mülkiyetten devlet mülkiyetine geçmesi gerektiğini savunur. Sol devletçidir, kalkınmadan yanadır. Devletçiliğe anarşizmin saçma görüşleri üzerinden bakmaz, kafası nettir. Üretim toplumsallaşmışken, mülkiyetin de toplumsallaşmasından yanadır. Bunu söylemekten utanmaz, geleceğe havale etmez.

Sol terörün karşısında durmaktır. Terörü bir mücadele yöntemi olarak benimsemez. Terörün bugün kaynağı emperyalizm ve sermaye devletidir. Meşru mücadele ile terör arasındaki farkı çok net bilir.

Sol emekçilerin birliğidir. Türk-Kürt bütün emekçilerin birliğini savunur.

Sol özgürlükçülüktür. Bütün ulusal hakların yanında yer alır.

Sol bilimden yanadır. Diyanet’in saçmalıklarının karşısına bilimle çıkar.

Sol sosyalizm demektir. Sosyalizmi dağların ötesinde duran bir ütopya olarak görmez, mücadelesini bugün verir.

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu vaziyetten çıkaracak tek güç soldur. Ülkemizin içinden geçtiği bu sıkışma halinden çıkmak istiyorsak, önce bu akıl tutulmasından kurtulmak gerek!

Aklımıza başımıza devşireceğiz ve kolları sıvayacağız!

Ve solcular “yağma yok, sosyalizm var” diyenlerdir.