Reklam
Kategoriler: İç Açı

Deniz Solmaz yazdı: Beyaz bir sayfa mı, deprem sonrası mı?

Reklam

15 temmuz 2016 Türkiye siyasi tarihinin yaprakları arasında yerini alacak. Peki bu sayfa kapanacak ve bugün AKP ile temsil edilen burjuva iktidarı, beyaz bir sayfa açarak mı ilerleyecek? Yoksa ortalığı toza dumana, enkaza çeviren güçte olmasa bile sistemin taşıyıcı kolonlarına zarar veren bir depremin verdiği zarar mı telafi edilmeye çalışılacak? Beyaz bir sayfa açmanın, Türkiye’nin kriz dinamikleri ve emperyalizmin yönelimleri düşünüldüğünde mümkün olmadığı çok açık. Depremin yıkıcı etkilerinin gözle görüldüğü ve “güçlendirme” çalışmalarının nasıl yapılacağı asıl tartışma konusu.

Sıkça tekrarladığımız bazı tespitleri tekrar etmekte sakınca yok. AKP iktidarı İkinci Cumhuriyet’in mimarıdır, Türkiye’yi İkinci Cumhuriyet’e götüren koşullar AKP’nin çok daha öncesinde hazırlanmıştı ama vurucu darbe AKP tarafından yapılmış, İkinci Cumhuriyet’e geçiş AKP iktidarı döneminde gerçekleşmiştir. Bu süreç Cumhuriyet’in ilerici pek çok kazanımının da yok edilmesi anlamına gelmiş, öte yandan bu geçiş sürecinde Türkiye, bölge ülkeleri ile ilişkiler ve savaş dinamikleri açından son derece sorunlu, emekçilerin gelecek tahayyülleri açısından ise son derece riskli bir döneme girmiştir. Bu süreç yaşanmaya devam etmekte, tabiri caizse gelen günler, gidenleri aratmaktadır.

Türkiye’nin kriz dinamiklerinden bahsettik. 15 Temmuz ile bu dinamiklerin yeniden nasıl şekilleneceğini ele almak gerekiyor. Öncelikle siyasal kriz dinamiklerine bakarsak, AKP’nin inandırıcılığının yaşananların sıcaklığının geçmesi ile birlikte son derece azalacağını görmek gerekiyor. Ortada darbe girişiminin bütünü ele alındığında bir mizansen olmadığı çok açık olmak ile birlikte bu süreçte ortaya atılan “demokrasiye sahip çıkan milli irade” tantanasının bir şov olduğunu görmemek için kör olmak gerekiyor.  Başka bir şekilde ifade edersek, “darbeye karşıyız”diyerek adım adım gerçekleştirilen “sivil darbe” perdelenmeye çalışılıyor. Askeri bir darbe olsaydı yapılacak sistem içi düzenlemelerin azı değil çoğu şu anda yapılmaya devam ediliyor. Orduda, polis teşkilatında, yargıda, üniversitelerde, kamuda yaşanan gözaltılar, açığa almalar, istifa çağrıları başka nasıl okunabilir? Bu “darbe”nin dalga dalga yayılmasının planlandığını öngörmek için de müneccim olmak gerekmiyor. Bu sürecin AKP açısından yol kazasına uğramaksızın tamamlanması ise mümkün değil ve yönetme krizi dinamikleri işte tam da bu noktada ve bugünden itibaren masada. Bütün bu tabloda meclis içi muhalefetin sofrada çeşni olmanın ötesine geçeceğini herhalde hiç kimse iddia etmez, ne de olsa seçim rüzgarları esip de geçip gideli çok oldu!

Bir diğer başlık ise ideolojik kriz dinamikleridir. Bu başlıkta AKP iktidarı açısından yukarıda bahsettiğimiz yönetme krizi başlıklarının besleyiciliği dışında sistemin taşıyıcı kolonlarına vurulan darbenin yarattığı hasarın nasıl telafi edileceği de düşünülmelidir. İkinci Cumhuriyet’in yeni ideolojik kodlarının gerek devlet mekanizması gerekse toplumsal tutkal işlevi düşünüldüğünde yaşadığı evrimin belli momentlerde önemli kritik kırılmalara yol açtığını unutmamak gerekiyor. “Laiklik yerine İslami kimliğin konulması” basitliği ile açıklayamayacağız, “Kürt sorununda zaten saflar belli” şeklinde kestirip atamayacağız değişimlere bu toprakların gebe olduğunu görmek gerekiyor. Suriye’de yaşanan savaş sadece ve sadece Türkiye’de göçmenler olarak düşünüldüğünde bile tek başına ekonomik/demografik sonuçlarla düşünülemeyecek başlıklar olarak önümüzde duruyor. AKP-Cemaat çatışması olarak kodlanan süreç, İslami ideolojinin ne tür kimliklerle önümüzdeki dönem tezahür edeceği sorusunu karşımıza çıkarıyor. AKP iktidarı sürecinde devlet kurumlarına yönelik müdahalelerin sadece siyasal değil ideolojik çıktılarını da düşünmek gerekiyor. Yargının, üniversitelerin hatta patron örgütlenmelerinin bugün toplumsal algıda yaşağıdı dönüşüm ve ortaya çıkan boşluğun nasıl doldurulacağı bir soru olarak karşımızda duruyor. Son bir haftada yaşanan gelişmelerle şimdiye kadar yapılan anketlerde en güvenilir kurum olarak birinci sırada yer alan TSK’nın, gerek operasyonlar sonrası servis edilen üst rütbeli subayların gözaltı görüntüleri ile gerek linç edilen erler görüntüleri ile depremde hasar gören önemli taşıyıcı kolon misali, düzen açısından ciddi bir sorun haline geleceğini görmek ve bu hasarın hangi yöntemlerle giderileceği sorusunu sormak gerekiyor.

Dilerseniz yukarıda tarif edilen boşlukları “AKP faşizmi”nin dolduracağı şeklinde bir kestirimde bulunabilirsiniz. En genel anlamıyla bu tespit siyasetin boşluk tanımayacağı ilkesinden yola çıkarak doğrulanabilir. Ama bugün bu ülkenin ilerici değerlerine sahip çıkan, bu ülkede aydınlık yarınları kurmak isteyen emekçiler, yurtseverler, komünistler için bu kestirimin ilerletici bir yanı olmadığı açık.

Öte yandan memleketin içinde bulunduğu durumun faturasını sol içinde kendine “düşman” yaratmak isteyenlerin kurnazlıkla ele almasını da, “meleklerin kanatları var mı yok mu” tartışması yapmanın da solun çocuk hastalığı olduğunu görmek ve buralarda vakit kaybetmemek gerekiyor. Ama ufak bir rüzgarda köklerinden koparak rüzgarla savrulan yapraklara dönenlerin, bugünkü gibi dönemlerde çareyi köklerine geri dönmekte, “sosyalizm, emekçiler, örgütlenme” gibi unuttukları kavramları hatırlamakta bulduklarını da not etmek gerekiyor, tekrar rüzgarla beraber kaybolmasınlar diye….

Bütün çizdiğimiz tablo, bu ülkenin ilericilerini asla umutsuzluğa sürüklememelidir. Bu sorun, bu kriz, bu düzenin sorunudur. Bu barbarlık düzenine tahammül etmek istemediğimiz için komünist ve ilerici değil miyiz? Solun ve emekçilerin olmadığı hangi tablo umut verebilmiş, hangi nesnellik bataklıklarla malül olmamış ki?

Solun ve ilerici damarın bu topraklarda kökleri tahmin edilenin ötesinde derinlerdedir.

Umut insanda, umut sosyalizmdedir…

Bu haber en son değiştirildi 22 Temmuz 2016 13:45 13:45

Reklam

Önceki Haberler

Metro İstanbul’da TİS çıkmaza girdi

Metro İstanbul’da Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde işveren tarafından herhangi bir teklif sunulmaması üzerine Demiryol-İş Sendikası'na…

9 Nisan 2025 00:29

Kadıköy’de dayanışma sahnesi kuruldu

Tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep eden üniversite öğrencileri Kadıköy Festival Park'ta dayanışma sahnesi kurdular

8 Nisan 2025 22:24

Laiklik Meclisi tarafından hazırlanan Şubat 2025 Laiklik İhlalleri Raporu yayımlandı

Laiklik Meclisi İzleme Merkezi tarafından düzenli periyotlarla hazırlanan Laiklik İhlalleri Raporu'nun Şubat 2025 dönemine ait…

8 Nisan 2025 18:21

ABD, Türkiye’yi İran, Rusya ve Çin’e karşı konumlandırmayı planlıyor

ABD Başkanı Donald Trump'ın Türkiye Büyükelçisi adayı Thomas Barrack, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonunda yaptığı…

8 Nisan 2025 17:31

Protestolara katılan 819 yurttaşa kamu davası açıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından süren eylemlere katılan…

8 Nisan 2025 17:17

Silivri’de Tutuklu öğrenciye şiddet iddiası: Uykusundayken saldırdı

İBB'ye yönelik operasyonların ardından başlayan protestolarda tutuklanan öğrencilerden birinin cezaevinde saldırıya uğradığı iddia edildi. Yaşananları…

8 Nisan 2025 17:03
Reklam