Derin Demir yazdı: Gericiliğe karşı duruşun adı: Hypatia
Dönemin tüm zorluklarına rağmen Hypatia, bugün bile Antikçağ’ın en önemli bilim insanı ve Yeni Platoncu felsefenin temsilci olarak bilinir.
Derin Demir
İnsanlık tarihinin ilerlemesinde kadınların yeri elbette küçümsenemez. Ancak felsefede, fizikte, matematikte kısaca bilimin her alanında öne çıkan kadınları tanımak için özel bir çaba harcandığı da aşikar. Tozlu raflardan indirilen kitaplar, derin bir araştırma sonucu bulunan kaynaklar sayesinde tarihteki önemli kadınların adını öğrenebiliyoruz.
Hypatia, çalışmaları bugüne kalabilen dönemin nadir bilim insanlarından biri. Ancak, son 10-15 senedir hakkında ciddi yazılar ve makaleler bulunabiliyor. Sanırım buna 2009 yılında Alejandro Amenabar’ın yönetmenliğini yaptığı Agora filminin de etkisi olmuştur. Bu durum bir bakıma gericileşen ülkemizde, dünyamızda yaşamı gericiliğin pençesinde sönümlenen bir bilim kadını ve filozof Hypatia’ya duyulan özlemden de kaynaklı. Dönemin tüm zorluklarına rağmen Hypatia, bugün bile Antikçağ’ın en önemli bilim insanı ve Yeni Platoncu felsefenin temsilci olarak bilinir.
Bilim, kültür merkezi İskenderiye
Hypatia(MS 370-415) İskenderiyelidir.
İskenderiye, MÖ 332 yılında Makedonya kralı Büyük İskender tarafından Mısır’da kurulmuştur. Mimarisi Dinokrates’e aittir. İskenderiye’nin kurulma amacı Yunan kültürünün ve bilimin merkezi olması amacını taşır. Büyük İskender’in ölümünden sonra ise General Ptolemaios tarafından yönetilir. Kent içerisinde kurulan İskenderiye Kütüphanesi, hem kütüphane hem de üniversite işlevini görmüş ve 900 bin yazılı eser ile dünyanın en önemli bilim, felsefe, kültür-sanat merkezi olmuştur.
İskenderiye Kütüphanesi’nde çalışanlar pagandır. Hristiyanlık ise birçok kent merkezine yerleşmiş olmasına rağmen İskenderiye Kütüphanesi’nin de etkisiyle henüz kentte varlığını çok hissettirmemiştir.
Hypatia, böyle bir İskenderiye’de dünyaya gelir.
Babası Theon ise üniversitede felsefe ve matematik dersi verir, sonrasında da üniversitenin rektörü olur. Hypatia’nın bilime, felsefeye olan merakını fark ettiğinden onu özel eğitime tabi tutarak yetiştirir. İskenderiye Kütüphanesi öğrencilerine dogma inanç ve düşüncelere karşı bir eğitim verir. Theon, Hypatia daha küçük yaştayken bunları aşılamış ve kızını hep sorgulamaya yöneltmiştir.
Hypatia, büyüdüğünde Atina’da eğitim almaya gitmiş ancak eğitimi biter bitmez İskenderiye’ye geri dönmüştür. Burada üniversitede ders vermeye başlar. Platon felsefesi, Diofantos’un Aritmetiği ve astronomi dersleri vermiş, bunlarla ilgili kitaplar yazmıştır (en önemli eseri Diofantos’un Aritmetica’sına yaptığı 13 ciltlik yorumdur). Avrupa’dan, Asya’dan ve Afrika’dan öğrencilerin Hypatia’dan ders almak için İskenderiye’ye geldiği söylenir. Bugün Batlamyus, Öklid gibi önemli bilim insanlarının günümüze kadar gelmesi de Hypatia ve Theon’un çabaları sayesindedir.
Hypatia’nın ders verdiği öğrenciler arasında, daha sonra İskenderiye valisi olacak Orestes ve Ptolemais’in piskoposu olacak Synesius da vardır.
Bu dönemde kent, paganların ve Hristiyanların çatışmasına sahne olur. Patrikhane’nin başına Cyril adında bir Hristiyan getirilir. Cyril tam bir Hristiyan sofusudur ve dini uğruna insanları katletmekten geri durmayacaktır. Denilen odur ki, ilk politik cinayetler Cyril döneminde ortaya çıkmıştır.
İskenderiye’nin en önemli yerleri, kütüphane, müze ve Serapis Tapınağı’dır. Bu tapınağın, tıp eğitiminin verildiği hastane olarak kullanıldığı söylenir. İlerleyen zamanlarda bu üç yapı İskenderiye’de Hristiyanlığın ilerlemesi için engel teşkil eder. Bunun önüne geçmek isteyen Cyril, Hristiyanları toplayarak tapınağa gider ve her şeyi paramparça eder. Birçok kişinin bu olayda öldüğü söylenir. Tapınak daha sonra kiliseye dönüştürülür.
İskenderiye’yi vahşilikle ele geçiren Cyril, Tanrı’nın sorgulanmaması ve dolayısıyla bunu sorgulayan herkesin öldürülmesi gerektiğini söyler. Hele ki bunu yapanlar bilimle uğraşıyorsa ve bir kadınsa…
Cyril, kentin yöneticileri ile tapınakta yaptığı bir toplantıda İncil’i yorumlayarak şu pasajı aktarır:
“Kadınların gösterişsiz, iffetli ve edep ve adaba uygun giyinmesini istiyorum. Örgülü saçlarla değil ya da altınla veya incilerle veya pahalı giysilerle görünmesinler. Bir kadının bir erkeği ders vermesi ya da erkek üzerinde otorite kurmasına izin vermeyeceğim. Tam tersine erkeğe sesini çıkarmamalı, suskunluğunu muhafaza etmelidir. Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratılmıştır.”
Hypatia için “cadı” ve “dinsiz” propagandası yaparak halkı kışkırtır.
Toplantıda bulunan Hypatia’nın arkadaşı ve kentin valisi Orestes, bunun Hypatia’ya yönelik olarak söylendiğini anlar. Her ne kadar onu uyarsa da, Hypatia ölmekten korkmaz. Yaşanan duruma ilişkin şunları yazacaktır:
“Masallar masal diye, efsaneler efsane diye anlatılmalıdır. Boş inançları gerçek diye öğretmekten daha korkunç bir şey olamaz. Çocuk aklı bunları kabul eder ve çocuk yanlış şeylere inanır. Bu yanlış inançlardan arınmak çok zor olur, uzun yıllar alır. İnsanlar boş inançlara bir gerçekmiş gibi inanıp uğruna dövüşürler. Hatta boş inançlar uğruna daha fazla dövüşürler çünkü boş inanç öylesine elle tutulmazdır ki çürütülmesi neredeyse olanaksızdır.”
Hypatia, Orestes’in uyarısından sonra sokağa çıkar çıkmaz kalabalık bir Hristiyan grubunun saldırısına uğrar.
Zorla kiliseye sürüklenir. Hypatia, kilisenin içine girdiğinde çırılçıplaktır. İstiridye kabukları ile derisi soyulur, eti kemikten ayrılır. Parçalanan her şey yakılır.
Bu olaydan sonra dünyanın en önemli bilim, sanat, felsefe merkezi İskenderiye tarihe gömülür…
Hypatia’dan 1200 yıl sonra Bilimsel Devrim gerçekleşir. Bu sürecin öncülerinden Kepler’in gezegenler ve dünya için yaptığı çalışmaları 1200 yıl önce Hypatia’nın yaptığı artık biliniyor.
Son söz
Bilim, felsefe, sanat Hypatia’nın katledilmesi ile bin yıl geriye gitmiştir.
Edward H. Carr, Tarih Nedir adlı eserinde “Hristiyanların çoğunun bilinçli olarak kendi bencil çıkarları için hareket eden bireylerin, bilinçdışı olarak Tanrı’nın isteklerinin aracısı olduklarına inanırlar”* der. Bu elbette sadece Hristiyanlar için verilen bir örnek değildir. Bugün gericiliğin insanda yerleşiklik kazanmasının temel nedeni olarak görülebilir.
Siyasi bir araç haline getirilerek topluma yerleşen dinci gericilik, tehlikesinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Bugün hepimiz AKP’nin akademisyenlere açtığı savaşı, Diyanet Başkanlığı’nın yaptığı açıklama sonrasında yaşananları takip ettik, tepkimizi koyduk, öfkelendik. Yıllardır bilime, sanata, felsefeye olan öfkesini gizlemeyen, gerici terör örgütlerini besleyerek ölümlere göz yuman, insanlığa savaş açan AKP iktidarında Hypatia’yı bir kez daha hatırlıyoruz. İnsanlık, asırlardır gericilik karşıtı mücadelesini veriyor, vermeye de devam edecek. Ancak bu sefer her zamankinden daha örgütlü olması ise kaçınılmaz olarak bir zorunluluktur. Bin yıl daha geriye gitmemek ise tek nedenidir…
*Tarih Nedir?, Edward Hallett Carr, İletişim Yayınları, sf. 39