Devrimci sol bir odak yaratılmalıdır!
Kurtuluş Kılçer, son dönemlerde yeniden tartışmaya açılan demokrasi cephesi tartışmasına sert eleştiriler getiriyor.
Normal karşılanmamalı. AKP’nin uzun yıllar iktidarda kalacağını söyleyip, üzülüp ve artık bugün emek ve işçi sınıfı merkezli bir bakışın işe yaramayacağını yazanlar normal sayılmamalı. İşçi sınıfı merkezli siyaset yerine “liberal siyasetin” sol sayılmasını söyleyen birilerinin sol adına konuşmasına alışılmamalı.
Normal karşılanmamalı. ABD gözlüğü ile solculuk yapılamaz. Bu cümleleri boşuna yazdığımız düşünülmesin. ABD Senatosu’nda senatörlerin, Cumhuriyetçi-Demokrat’ların, Türkiye’ye ve AKP iktidarına bakışlarına yönelik sözlerinin “solcu bilinen” gazetelerde hiçbir yorum ve tutum alınmadan yazılması ve neredeyse medet umar bir tarzda verilmesi normal karşılanmamalı.
Normal karşılanmamalı. Burjuva demokrasisinin taleplerini savunmak gerektiğini söyleyen ve hatta daha gerisini yaşayacağız diyenler kanıksanmamalı. Türkiye solunun sosyalizm-demokrasi kavramları ekseninde sürdürülen tartışmalarındaki “aşamacı tezlerin” bugün AKP karanlığı altında “çıkışmış” gibi öne sürülmesine alışılmamalı.
Normal karşılanmamalı. Önüne gelen herkesin bir cephe ve güçbirliği önerdiği bir dönemde solculuk adına liberalizmin cephesini önerenler gözlerden kaçmamalı. İçinde kimlikçiliğin, çevreciliğin, etnik ve mezhepsel sorunların olduğu ancak nedense “laiklik, anti-emperyalizm ve sermaye karşıtlığının” dirhem bulunmadığı tezler solmuş gibi görülmemeli.
Normal karşılanmamalı. İşçi sınıfı içerisinde ve örgütlenmesinde hiçbir varlığı olmayan, neredeyse sınıftan kopmuş, sendikal temsiliyet ve olanakları üzerinden sadece koltuk dolduran, konfederasyon ve oda yöneticilerinin yapmış olduğu “demokrasi cephesi” çağrılarının solculuk olduğu sanılmamalı.
Normal karşılanmamalı. AKP karşıtlığı üzerinden Kürt siyasi hareketine yakınlaşmayı meşru sayanların emperyalizmi ağızlarına almaması normal sayılmamalı.
Normal sayılmamalı. “Yetmez ama evet”çileri eleştirenleri ‘çaresiz aydınlar’ diyerek bu eleştiriyi gereksiz ve zararlı sayıp, AKP’yi iktidara taşıyan liberallerle ittifak yapılmasının yolunu yapmaya çalışanların tezlerinin solculuk diye yutturulmasına kanmamalı. Hem eski yetmez ama evetçilerle, hem de neo-yetmez ama evetçilerle yan yana gelerek nasıl bir solculuk çıktığını iyi hatırlıyoruz.
Sol düzen karşıtlığıdır. Emek ve sermaye arasındaki uzlaşmaz çelişki üzerine kurulur.
Sol anti-emperyalizmdir. Tekelci kapitalizmin en yüksek aşaması olan emperyalizmin sahte özgürlük ve demokrasi söyleminin altındaki gerçekleri görebilmek ve tereddütsüz karşıya alabilmektir.
Sol laikliktir. Amasız ve fakatsız. Başına, sonuna ek yapmadan savunabilmek, “özgürlükçü laiklik” diye diye dinciliğin önünün açılmasına koltuk değnekliği yapmadan aydınlanmacılıktır.
Sol sermaye karşıtlığıdır. Sermaye sınıfının ideolojik, siyasal ve örgütsel bütün kurumlarını karşıya alabilmek, sermayenin emek düşmanlığına karşı mücadele vermektir.
Sol örgütlülüktür. Geniş cephe diye diye “hareketçiliği” örgütlülüğe tercih edip günün siyasal ihtiyaçlarına yanıt verdiğini düşünen hareketçi tarza karşı örgütlü siyaseti merkeze koymaktır.
Sol nerede hareket orada bereket mantığı ile esen her rüzgara yaprak olup sallanıp durmak değildir. Sol, işçi sınıfı içinde kök salmaktır.
Bugün herkes herşeyi ama herşeyi söylüyor sol adına…
Gerçek sol ayağa kalkmalıdır. Solun bağımsız siyasal bir odak olarak ortaya çıkması için değerlerine sıkı sıkıya sarılmak gerek. Laiklik, anti-emperyalizm ve sermayeye karşıtlığı üzerinden solun bağımsız bir siyasal odağının şekillenmesi zamanıdır. Sol adına liberal tezlerin havalarda uçuşması biraz da solun sessiz kalmasıyla ilgilidir.
Yaşadığımız sıkışmayı aşacak olan liberal bir cephe değil, devrimci bir sol odağın yaratılmasıdır!