Dicle: Türkmenistan modeli yerine keşke ABD sistemini isteseler
Hatip Dicle, katıldığı toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkmenistan modeli başkanlık istediğini savunarak “Keşke ABD sistemini isteseler” dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Hatip Dicle, İstanbul Tabip Odası’nda düzenlenen ve Barış Bloku’nun davetlisi olarak katıldığı toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkmenistan modeli başkanlık istediğini savunarak “Keşke ABD sistemini isteseler” dedi.
Barış Bloku’nun düzenlediği etkinlikte konuşan Dicle, hükümetin “HDP seçimlere parti olarak değil, bağımsız adaylarla girsin” ısrarının çözüm sürecini sona erdiren nedenlerden biri olduğunu söyledi. Hükümet ile yerel yönetim ve başkanlık pazarlığı yapıldığı iddiasının doğru olmadığını ifade eden Dicle, pek çok kişinin ABD’deki gibi bir başkanlık sistemini destekleyebileceğini ancak Erdoğan’ın başkanlık değil diktatörlük istediğini dile getirdi.
Çözüm sürecinin dinamik ve eleştirileri ile önerilere açık olduğunu söyleyen Dicle, ‘demokratik özerklik’ talepleri için “Biz, ‘Kürtler olarak şunu istiyoruz ve tartışmaya da açık değiliz’ şeklinde bir yaklaşım içinde olmadık. Hem birlik hem barışa hizmet edeceğiz hem de Kürtlerin talepleri, diğer farklı halkların taleplerini, farklı inançların taleplerini, hepsini karşılayan, hatta emekçilerin de sorunlarını önemli ölçüde çözecek bir demokratik çözüm olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Öcalan kalekol inşaatlarını durdurmuştu
Diğer taraftan Dicle, hendeklerden ne zaman çıkılacağı ve sıcak çatışma halinin nasıl bir düzen hedeflenerek sürdürüldüğü yönündeki bir soru karşısında hendeklerin görüşmeler sırasında halk tarafından kendi güvenliklerini almak için kazıldığını söyleyerek, “Sayın Öcalan dedi ki: ‘Gidin bunları araştırın, bana rapor verin.’ Bingöl-Lice arasındaki ana yollarda hendekler kazılmıştı. Sonra heyet gidip, orada halkla görüşüyor. Onlar da diyorlar ki: ‘Bakın, bizim önderliğimiz tarafından İmralı’da görüşmeler yürütülüyor, devlet de habire burada nerede bir tepe nerede bir dağ bulursa kalekollar yapmaya başlıyor. Bunlar iyi niyetle yapılmıyor diye düşünüyoruz halk olarak. Gerilla da şimdi çekilecek. Peki bizim savunmamız, yarın bunlar bizi hedef alırsa ne olacak?’ Sayın Öcalan dedi ki: ‘Gidin benim adıma görüşün. Bunlara gerek yok. Biz burada görüşüyoruz.’ Devlet heyetine döndü dedi ki: ‘Siz de halkın bu tedirginliğini dikkate almalısınız.’ Ve inanır mısınız kalekol inşaatları durdu. Tüm inşaat malzemeleri geri çekildi.” ifadelerini kullandı.
Öcalan: 28 Şubat bir darbenin yıldönümüdür. Biz bu deklarasyon için 28’ini geçiremeyiz
Öcalan’ın 28 Şubat’ta deklare edilebilmesi için PKK’nin Kandil’deki yöneticilerinin görüşünü beklemeden Dolmabahçe mutabakatı metnini açıklattığını ifade eden Dicle şöyle devam etti: “Öcalan, Kandil’in görüşünü almadan hiçbir şeyle ilgili son kararı vermiyordu. ‘Gidin Kandil ile de görüşün ne diyorlar bu Dolmabahçe mutabakatı hakkında?’ dedi. Onlar ‘Bunun üzerine az tartışabildik, biraz daha zaman istiyoruz’ dediler. Biz bunu ilettiğimizde 27 Şubat’tı hiç unutmam. Öcalan, ‘Arkadaşlar bakın yarın 28 Şubat. 28 Şubat bir darbenin yıldönümüdür. Biz bu deklarasyon için 28’ini geçiremeyiz. Arkadaşlara deyin ki başkan bunu kabul etmedi.’ Ne kadar tartışmışlarsa ilettiler bize düşüncelerini.”
“Çözüm masası iki nedenden ötürü devrildi”
Bu arada Nevruz’da açıklanan bildiride silahların belirli koşullarda bırakılacağına dair niyet beyanı olduğunu, Öcalan’ın ‘Anayasa Mahkemesi Başkanı ya da TBMM’den bir heyetin huzurunda’ nihai çağrıyı yapmayı önerdiğini açıklayan Dicle, çözüm masasının iki nedenden ötürü devrildiğini söyledi.
Bu nedenlerden birinin yasal düzenleme yapılmadan, PKK’nin silah bırakması için çağrı yapılması olduğunu belirten Dicle, diğer nedenin ise hükümetin ‘HDP parti olarak değil, bağımsız adaylarla seçime girsin’ baskısı olduğunu söyledi. Dicle, hükümetin TBMM’de Anayasa değişikliğini yapacak çoğunluğu elde edebilmek için, HDP’nin bağımsız adaylarla seçime girmesi yönünde baskı yaptığını ifade etti.