Dilipak: "Bizde yılların açlığı vardı. Para, kadın, makam...”

Yeni Akit Yazarı Abdurrahman Dilipak, geçen hafta yazdığı "günah evleri" konusuna açıklık getirdi. Dilipak, Ankara'da polisten bürokratlara, vekillere kadar herkesin bu konuyu bildiğini söyledi.

Dilipak:

Yeni Akit Yazarı Abdurrahman Dilipak, geçen hafta yazdığı “günah evleri” konusuna açıklık getirdi. Dilipak, Ankara’da polisten bürokratlara, vekillere kadar herkesin bu konuyu bildiğini söyledi. Dilipak, “Bizde yılların açlığı vardı. Para, kadın, makam bir anda başını döndürdü birilerinin” dedi.

Geçen hafta yazdığı “günah evleri” ile tartışma yaratan Yeni Akit Yazarı Abdurrahman Dilipak, bu konuyu Ankara’da herkesin bildiğini söyledi. Dilipak, “Bizde yılların açlığı vardı. Para, kadın, makam bir anda başını döndürdü birilerinin. Bir de bizimkiler acemi bu işlerde, yerken üstlerine başlarına döküyorlar” dedi.

Yeniyüzyıl gazetesinden Esra Elönü’ye röportaj veren  Dilipak, “(…) gerçekten dindar olmakla ‘modifiye dindarlık’ farkını anladım. ‘Dindarmış gibi görünen adamların zaafları yüzünden Müslümanlara zarar veriliyor’ diyorsunuz doğru mu? Sorusuna verdiği yanıt şöyle:

“Evet. Bizde yılların açlığı vardı. Para, kadın, makam bir anda başını döndürdü birilerinin. Bir de bizimkiler acemi bu işlerde, yerken üstlerine başlarına döküyorlar. Daha yeni öğreniyorlar. Din ve çevre, baskısı, korkusu, vicdani rahatsızlık utanma duygusu da var hâlâ birilerinde, o zaman panikliyorlar. Yerken de ezik bir yanları var. Allah ve ahiret korkusu küllenmiş bir kor gibi yüreklerimizin bir yerinde duruyor.

Helal, haram kelimelerini duydukça irkiliyorsunuz. Cenaze namazına geliyorsunuz, ölüm korkusu ağzınızın tadını kaçırıyor. Biliyorsunuz, bir hırsız bir bağdan bir bostan çalar ama rüşvet alan biri, bir bostan karşılığında bir bağı satar… Hafızanız sizi rahatsız eder. Eski bir milletvekili o yazımdan sonra bir mail atmış, ‘Günah evleri konusu Ankara’da o kadar ortalıkta yaşanıyordu ve konuşuluyordu ki kaleme aldığınız için teşekkürler’ diye. Bu işler birçok kişinin bildiği bir sır. Polis de bilir bunları, bürokrat da, herkes birbirinin açığını bildiği için giderek bir dehşet dengesi oluşuyor.

“Gizli nikâhlarla garsoniyer, rezidance hayatı yaşıyor”

Bu iş bulaşıcı bir hastalık gibi yayılıyor. ‘Deme derim’e dönüyor. Kimi alkol kumar gidiyor, kimi garsoniyerlerle yetiniyor. Gizli nikâhlarla garsoniyer, rezidance hayatı yaşıyor. Aslında bu işlere yanaşmayacaksın. Bu şeytan üçgenine girince, bir ucundan başladın mı, ötekileri peşinden gelir. Bu alemde gerçek bir dostluk da yoktur. Tehdit, şantaj, dedikodu, gıybet… Bu alemde siyasetçi, işadamı, bürokrat, sanatçı, gazeteci, akademisyen, herkes var. Ve tabii kripto bir takım adamlar da sızıyor aralarına. Bu adamlar, eş ve arkadaşlarına karşı ikiyüzlü davranarak aslında giderek farklı bir ruh haline bürünüyorlar…

“Bakmayın güçlü, neşeli, çok zeki ve cesur göründüklerine”

Korku, stres ve bu işin psikososyal riskleri adamları bitiriyor, bakmayın güçlü, neşeli, çok zeki ve cesur göründüklerine… Bunlar kim mi, birçok kişi, başkalarının bilmeyip, sadece kendinin bildiğini sandığı çevresinden birkaç isim hatırlayacaktır. Belki biraz da şuyuu vukuundan beter hal almıştır bu işin. Bu adamların üzerine gidilemediği için, birçok kişi de bu şaibe altında kalmakta, batılın tasviri saf zihinleri iğfal etmeye, kötü örnek olmaya devam etmektedir.”