Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’ndeki Dünya Türk Girişimciler Kurultayı’na katıldı. Kindar ve dindar nesiller yetiştirmek konusunda çıkışlarıyla bilinen Erdoğan bu kez hedefi “aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi bir nesil” olarak koyarken Türkiye’nin kendisinden önce “Sömürge kafalı, jakoben, kolaycı ve kopyacı, eser veremeyen, milletine tepeden bakan bir kesim tarafından yönetildiğini” ileri sürdü.
Erdoğan’ın bu radikal modelinin ise “Yeni Türkiye’yi inşa etmek için özgüveni yüksek, potansiyelinin farkında bir nesil yetiştirmek zorundayız. Pergelin bir ayağını değerlerlerimize sabit kılacak, diğer ayağıyla tüm dünyayı dolaşacak şekilde ele almalıyız” sözlerinden sonra “pergel nesil” olacağı anlaşılıyor.
Erdoğan, “Eğitim öğretim sistemimizin hedefi, sadece kariyer yapmaya veya sınav geçmeye odaklı bireyler yerine, aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi bir nesil yetiştirmek olmalıdır. İçinde bulunduğumuz dönem bu tür radikal adımları atabileceğimiz mümbit bir dönemdir. Allah’a hamdolsun Türkiye böyle bir sistemi inşa edecek birikime, imkana, kaynağa şu an fazlasıyla sahip” dedi.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler:
“Aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi bir nesil yetiştirmeliyiz”
Eğitim öğretim sistemimizin hedefi, sadece kariyer yapmaya veya sınav geçmeye odaklı bireyler yerine, aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi bir nesil yetiştirmek olmalıdır. Bunun için de sistemin kadim değerlerimizi merkeze alan bir anlayışla, ilim, irfani hikmet esasları üzerine yeniden inşa edilmesi şarttır. İçinde bulunduğumuz dönem bu tür radikal adımları atabileceğimiz mümbit bir dönemdir. Allah’a hamdolsun Türkiye böyle bir sistemi inşa edecek birikime, imkana, kaynağa şu an fazlasıyla sahiptir.
“Sömürge kafalı, jakoben, kolaycı ve kopyacı, eser veremeyen, milletine tepeden bakan kesim…”
Biz son 13 yılda eğitim sistemimizi bu tek tipçi, kompleksli zihniyetin tahakkümünden kurtarmak için büyük çaba harcadık.
Türkiye, tarihin hiçbir döneminde dışarıdan sömürge haline getirilmemiş, müstemleke durumuna asla düşmemiştir. Ancak her dönemde bu ülkede Batı’ya karşı duyulan aşağılık kompleksi sebebiyle orada olanı sorgusuz sualsiz almaya teşne bir kesim maalesef var olmuştur. Sömürge kafalı, jakoben, kolaycı ve kopyacı, eser veremeyen, milletine tepeden bakan bu kesim uzun süre devlet ve toplum hayatımızın kontrolünü ne yazık ki elinde tutmuştur. Toplumumuzun can damarını kesmeyi amaçlayan bu yaklaşımı rahmetli Ahmet Hamdi Tanpınar bir tür kültürel inkar olarak tanımlıyor. Ben de ‘Bu hem inkar hem de intihardır’ diyorum.
Bu haber en son değiştirildi 27 Mart 2016 18:25 18:25
Türkiye sosyalsit hareketi içerisinde özgün bir yeri olan 1965 yılı seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi'nden meclise…
“Adolesence” adlı dört bölümlük dizi oldukça ilgi gördü. Bizde de ebeveynler, eğitimciler, diziyi yorumlarıyla destekleyen…
Kapitalizmin küresel refahı büyüttüğü (mü?), demokrasiyi yaygınlaştırdığı (mı?), insan haklarına saygıyı pekiştirdiği (mi?) bir ortamda,…
Sosyalist Düşünce Kulüpleri İzmir'de Prof. Dr . İzge Günal'ın katıldığı bir söyleşi düzenliyor
Bolu Kartalkaya'daki otel yangınında iddianame tamamlandı. Otel sahipleri, şirket yöneticileri ve Bolu İl Özel İdaresi'ne…
Diyarbakır’da kendilerine “Amedli Müslüman Gençler” ismini takan bir grup gerici, kentin birçok noktasında şeriat övgüsü…