Eski MİT'çiden inciler, Oslo'dan Newroz'a
Eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, BBC Türkçe servisinden Rengin Arslan bir röportaj gerçekleştirdi. "Oslo Süreci" diye bilinen PKK ile daha önceki diyalog sürecinde ve son açılımı başlatan ilk temaslarda önemli rol oynayan Öneş'in söyledikleri dikkat çekiyor.
Eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, BBC Türkçe servisinden Rengin Arslan bir röportaj gerçekleştirdi. “Oslo Süreci” diye bilinen PKK ile daha önceki diyalog sürecinde ve son açılımı başlatan ilk temaslarda önemli rol oynayan Öneş’in söyledikleri dikkat çekiyor.
Cevat Öneş’e göre, çözüm sürecinden buraya gelinen noktada iç politikada başlayan tartışma ve Kürt siyaseti ile çatışmanın, Suriye’deki gelişmelerle bütünleşmesi öne çıkıyor. PKK ve YDG-H’nin hendek ve silahlı eylemlerle bir özyönetim kurma kararlılığı süreci bu noktaya getirdi. Güvenin ortadan kalkmasıyla da güvenlik tedbirlerinin sert şekilde gündeme girdiğini söylüyor.
Öneş, PKK’nin savaşı kentlere yayma stratejisini analiz etmekte zorlandığını söylerken söylemde AKP iktidarının hedef alınmasının Türkiye’deki siyasal kutuplaşmada AKP karşıtı olan cephenin desteğini alma arayışını gösterdiğini ancak bunun mümkün olmadığını söylüyor.
Eski MİT’çi, PKK içinde bir zihniyet ayrışması başladığı iddiasını ortaya atıyor ve ekliyor:
“Ben bu günden itibaren, içinde bulunduğumuz şartlardan itibaren sanıyorum ki Kürt siyaseti içinde bu kör terör eylemi, hiçbir vicdanını kabul edemeyeceği bu yeni eylemlilik sıçraması, tartışma konusu olacak. PKK’deki demokratik mücadele yanlıları ile silahlı mücadele yanlıları da bir ayrışmayı ortaya çıkaracaktır.”
Cevat Öneş, PKK’nin silahlı eylemliliği tırmandırması ve hele hele kör terör eylemlerine tekrarlayarak başvurması ve tekrarlanacağını açıklamasını ise HDP’yi ortadan kaldırmaya yönelik bir adım olarak açıklıyor. Son gelişmeler HDP’ye büyük darbe vurduğunu söyleyen Öneş, partinin Türkiye toplumunda kazandığı güvenin yer yer kalktığını veya yer yer de sarsıldığını dile getiriyor. HDP’nin bugün yapılacak bir seçimde barajın altında kalacağını öngören eski MİT Müsteşar Yardımcısı, “Böylesine bir durumu süreçler içindeki siyaset üretiminin yetersizliklerinin etkileri vardır ancak PKK’nın etkisi öncelikli ve tayin edicidir.” diyor.
Bunun yanı sıra, Öneş, Cizre ve diğer ilçelerde yapılan operasyonlara ilişkin ise “Objektif tespiti yapalım. Çünkü doğru konuşmak zamanı. Böylesine silahların depolandığı, gençlerin silahlandırıldığı, ölüm hattına çocukların yerleştirildiği ve bu konunun bir dayatma şeklinde devlete karşı güvenlik kuruluşlarına karşı topluma karşı dayatıldığı bir ortamda, kamu güvenliğinin sağlanması o devletin o güvenlik kuruluşlarının meşru hakkı.” ifadelerini kullanıyor.
Öte yandan Öneş, yine sözü HDP’ye getirerek “Kürt siyasetinde HDP gibi halkın seçtiği, 5-6 milyon seçmenin oy verdiği, Kürt kimlikli vatandaşlarımız dışındaki demokratik unsurların desteklediği bir siyasi parti 80 milletvekili ile TBMM’ye girmiş ve Türk milleti buna kucak açmışken böylesine bir yol, HDP’nin önünü tıkayarak böylesine bir süreç içine girilmesini mantıken izahının yapılması mümkün değil.” derken PKK içerisinde silahlı mücadele metotlarını zihniyet olarak kabullenmiş ve dünya ile ilgisi olmayan bir kadronun sadece kendisini dayatma ve kabul ettirme arzusu ile karşı karşıya olunduğunu söylüyor.
Cevat Öneş, son olarak ise sözü Abdullah Özalan’a getiriyor. “2013 Nevruzu’nda stratejik açıklama, Öcalan’ın uzun deneyiminin tecrübesinin getirdiği bir sonuçtu. Kürtlerin tarih boyunca, nasıl araçsallaştırıldığının da son örneği, son lideri Öcalan. Bu sebeple tecrübelerine dayanarak teorisini oluşturmuştu ve artık Türkiye’de silahlı mücadele şartlarının sonlandırıldığını ifade etmişti, konuşmuştu ve savunmalarında da bu tip bağlantıları da açıkça ortaya koyan bir liderdi.” diyen Öneş, “Öcalan Suriye’deki kantonlaşmayı kendisi de örgütü bakımından bir kırmızı çizgi olarak görüyordu ama Öcalan’ın o meseleye bakışının, ben şahsen kişisel olarak silahlı mücadele ile değil, medeni dünya ile birlikte, Suriye’de Suriye halkının kararı çerçevesinde bir demokratik kantonlaşma şeklinde olduğunu veya olmasını istediği gibi bir düşünce yapısında olduğunu sanıyorum.” diyor ve ekliyor:
“Keşke konuşma imkanı olabilse, keşke açıklamalar yapabilse. Silahlı mücadelenin sonlandırılmasında da gene önemli rolü olabileceğini düşünüyorum.”
İlk temasların atılmasında ve süreci başlatmak için önemli rol oynayan Öneş’in yaklaşan 21 Mart’ı yeni bir dönem olarak mı okuduğunun işaretlerini vermesi açısından kapının aralık bırakılmış olma ihtimali ortada duruyor. Öcalan’ın aktör olarak yeniden devreye girmesinin yeni bir sürecin olgunlaşması için önemli bir adım olarak değerlendirdiği görülüyor. Öneş’in yeni bir newroz döneminde Öcalan’ın 2013 newroz sonrası sürecin başlatılmasında ki rolüne, biçtiği önem ve vurgu, çatışmalı dönemin sonunda yeni bir süreç için yol arayışımı olduğu, Öneş’in değerlendirmeleri belli başlı soruları yeniden gündeme getirmiş olmaktadır.