Fazıl Say: Darbe girişimi halka ve laik kesime zarar verecek
Piyanist Fazıl Say başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimine ilişkin açıklama yaptı.
Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından düşüncelerini sosyal medya hesabından paylaştı. Say hiç bir zaman darbeyi desteklemediğini vurguladığı açıklamasında, yapılanın halka ve özellikle laik kesime zarar vereceğini düşündüğünü ifade etti.
Şu sıralar turnesi için Japonya’da olan Say’ın dünya basınından görseller paylaşarak yaptığı açıklama şöyle:
Hislerim muhtemelen çoğunuzun hisleridir.
Önce kısaca şu fotoğrafı paylaşmak isterim, Uzun bir turnedeyim şu an Tokyo’dayım, gazete sayfaları;
Darbe girişimi haberleri , Japon gazetelerinde de geniş yer buldu.
Hislerim ise kısaca şunlar;
Hiçbir zaman hiçbir darbeyi desteklemedim. İnsanların silah zoruyla bastırılmasına külliyen karşıyım. Bu önceki gece Ankara ve İstanbul’da yaşanan darbe girişiminin ( ki hepimizin kafasında çok soru işareti bıraktı yaşanan gece) haberini aldığım ilk andan itibaren hiç hoşuma gitmedi, ülkem ve insanlar adına kötü hissettim, hele ölüm haberleri alınca yapılanın çok insanlık dışı olduğunu düşündüm. A’dan Z’ye yanlış bir hamleydi. Türk halkına büyük zarar verdi özellikle laik kesime büyük zarar verdi. Savunacaklarımızı akıl ile, çağdaş yaşam ile, felsefe ile, bilim ile, sanat ile savunmak istiyorken bu “biz olmayan” girişim parçaladı. İşin en vahim kısmı budur.
Bizler yaşamaya inanıyoruz. Ölüme değil. İnsanlığa bir katkı sağlamaya inanıyoruz. Bu yüzden Atatürk’ü çok severim; Türk halkının her dalda dünya yarışında varolmasını felsefe edinmişti.
Çoğunuzun bildiği üzere, hiçbir zaman bu iktidarın ( Ak Parti) destekçisi olmadım, en önemli sebebi; ideoloji olarak, kültür ve yaşam tarzı olarak iktidar ve destekçelerinden farklıyım, ülkenin yüzde ellisi de farklı zaten. “Demokrasi” sözcüğü de tam da bu noktada anlam kazanıyor olmalıydı, “farklılıkların eşitliği” demokrasidir çünkü. Bu “eşit yaşam”ı hissedemedim yıllarca. Kenara itilmiş hissettim.
Bizlerin de ait hissetmesi, sevdiğimiz memleketimizde, barış ve huzur içinde, kendi kültürümüzde, baskıya veya bir kötülüğe maruz kalmadan, üzerimize haksız yere suç atılmayan bir şekilde yaşama isteğimize kim ne diyebilir?
Bu dünyayı – bu evreni bir yaratan olduğuna tam olarak inananlar olabilir, inanmayanlar olabilir, “belki de öyledir” diyenler olabilir, hangi insan ne düşünürse düşünsün, neye inanırsa inansın, onun yaşamı kendisinindir, herkesin bir kaderi bir çizgisi vardır, insanlar dost kalmalıdır, farklılıklar dost kalmalıdır.
Her insan kendi memleketine ait hissetmelidir. Zorluk çekmeden, haksızlığa uğramadan, doğallığımızla yaşayabilmeliyiz.