HDP Mitingi bombalamasına 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 6 bin 318'er yıla kadar hapis istemi
5 Haziran 2015 tarihinde HDP'nin Diyarbakır'daki mitingine yapılan ve 4 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce insanın yaralandığı bombalı saldırı ile ilgili 5 şüpheli hakkında hazırlana iddianamede şüpheliler için 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 6 bin 318'er yıla kadar hapis isteniyor.
5 Haziran 2015 tarihinde HDP’nin Diyarbakır’daki mitingine yapılan ve 4 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce insanın yaralandığı bombalı saldırı ile ilgili 5 şüpheli hakkında hazırlana iddianamede şüpheliler için 5’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 6 bin 318’er yıla kadar hapis isteniyor.
İddianamede tutuklu şüpheliler İsmail Korkmaz (35), Mustafa Kılınç (39), Orhan Gönder (20) ve Burhan Gök (37) ile firari şüpheli İlhami Balı’nın (33), “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Nitelikli öldürme”, “Nitelikli öldürmeye teşebbüs” ve “Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma” suçlarından cezalandırılması isteniyor.
Savcılığın tutuklu şüpheliler İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç, Orhan Gönder, İlhami Balı, Burhan Gök hakkında 5’er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 4 bin 101’er yıldan 6 bin 318’er yıla kadar hapis cezası talep ettiği iddianame, Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
“Kutuda esrar olduğunu söyledi”
2.patlamanın olduğu seyyar tezgâhın sahibi Y.S.Z. iddianamedeki ifadesinde elinde iki poşet olan bir kişinin gelip çay-kahve içmek istediğini belirterek, “Şahıs poşeti tezgâha bırakmak istedi. Poşetin içinde ne olduğunu sordum. Poşette ayakkabı kutusu içinde esrar ve para olduğunu söyledi. Poşeti arabanın yanına koyup açmak istedim. Kutunun koli bandı ile sarılı olması ve hırsızlıkla suçlanmamak için açmadım. Şahıs yeniden gelip poşetin ağzını düğümleyip kenara koydu. Sık sık ‘Poşet yakalanmaz değil mi?’ diye sordu. Sonra daha fazla muhatap olmadım. Poşeti arabanın altına bağladığını söyleyip ayrıldı. Bir daha gelmedi” demişti.
“DAEŞ’e katılmak için Gaziantep’te bir camiye gittim. Suriye’de Eğitim aldım”
İddianamede Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde alınan ifadesi yer alan bombayı bıraktığı miting alanına belirtilen şüpheli Orhan Gönder 2011 — 2012 yıllarında dini arayış içinde olduğunu belirterek “Bu süreçte iki kişi ile tanışıp dini sohbet yaptım. Müslümanlara yapılan zulümleri gösteren yayınları izledim. PKK’nin dini hassasiyetler nedeniyle tehditlerinin etkisi ile DAEŞ’e sempati duyup, örgüte katıldım. DAEŞ’e katılmak amacıyla Ömer Dündar’ın yönlendirmesi ile Gaziantep’te bir camiye, sonra Suriye sınırında bir yere gittik. Araçtan inip koşarak sınırı geçtik ve 2 DAEŞ üyesi ile buluştuk. Bir evde ders aldık. Cengiz kod adını kullandım. DAEŞ’in amacı İslam’ı tam anlamı ile yaşamak ve İslam’ın hüküm sürdüğü bir dünya düzeni oluşturmak olduğunu bu dersler sonucunda öğrendim” demişti.
İfadesinde Türkiye’ye geri dönüşünü anlatan Gönder, “Suriye’de Serdar kod adlı IŞİD üyesinden 2 el yapımı bomba ile 3 hatsız cep telefonu alarak, onun talimatı ile HDP mitingine bombalı saldırı yapmak için sınırı geçtim. Dağkapı semtinde bir otele yerleştim. Otelde kaldığım sürede IŞİD ile irtibata geçmedim. Miting alanı çevresinde keşif yaptım. Burada bir örgüt üyesinden yardım almadım. Ailem dâhil kimse ile iletişime geçmedim. Bombaları otel odasında sakladım. Olay günü taksi ile miting alanı yakınına gittim. Bombalarla miting alanına giderek önce çöp tenekesine bıraktım. Diğer poşetteki bombalar ile birlikte Serdar kod adlı IŞİD üyesinin Suriye’de tarif ettiği şekilde seyyar çaycıyı buldum. Serdar’ın bildirdiği şifre kelime olarak çaycıya ‘Heval’ diye seslendim. Çaycı ‘Orhan sen misin?’ diye karşılık verince etrafa belli etmemek için kahve içip sohbet ettik. Elimde bulunan bombalı poşeti çaycıya bırakmak istedim. Poşet içinde ne olduğunu soran çocuğa esrar ve para olduğunu söyledim. Poşeti bırakıp beklemeye başladım” demişti.
Suriye’ye geçmek için Gaziantep’i aramış
Miting alanına girişlerin başlaması ile ilk bombayı çöp tenekesine bıraktığını belirten Gönder’in ifadesinde, “Miting alanına girdim ve bir süre burada bekledim. HDP yöneticileri konuşmaya başladıktan sonra çaycıya poşeti getirmesini istedim. Bombayı seyyar tezgâhın altına bağlayıp alandan ayrıldım. İlk bombanın alarmını saat 17.50’ye kurdum. 2. bombayı birkaç dakika sonra telefonla arayıp patlattım. Patlama sırasında kaldığım otele yakındım. Çaycı bomba patlayacağını biliyordu. Saatleri karıştırmış olabilir. Beni gönderen şahıslar çaycı ile irtibatlıydı. Çaycıya saldırı ile ilgili bilgi verildiğini tahmin ediyorum. Sonra Gaziantep’ten birini arayarak acilen Suriye’ye geçmek istediğimi söyledim. Bu kişi beni tersleyerek telefonu yüzüme kapattı. Diyarbakır’da traş olup, akşam otobüsle Gaziantep’e gittim. Planladığım başka eylem yok. Eylemden sonra Suriye’ye gitmeyi planlıyordum. IŞİD’in ganimet, cizye ve zekât şeklinde gelir kaynakları olduğunu biliyorum. Arkadaş aracılığı ile örgüte eleman kazandırıldığını düşünüyorum. IŞİD terör örgütüne katıldığım ve bu eylemi yaptığım için pişmanım” sözleri yer alıyor.
2014’te “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak işlem yapılmış
İddianamede Gönder’in babası M.G.’nin 2014 yılında Adıyaman Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne başvurarak, çocukları Orhan ve Hüseyin Gönder’in hal, hareketleri ve düşüncelerinde değişiklik olduğunu bildirdiği kaydediliyor. Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014 yılında Mustafa Dokumacı’nın da aralarında bulunduğu 22 kişi hakkında “El Kaide ve Çatışma Bölgeleri ile İrtibatlı Gruplar” adı altında soruşturma yaptığını belirten savcılık, bu kapsamda Orhan Gönder’in ifadesinin alındığını kaydediyor.
Orhan Gönder’in annesi ve bazı ailelerin 2014 yılında çocuklarının kaybolması ile ilgili başvuru yaptığı belirtilen iddianamede, bu kişilerin çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren radikal gruplar ve terör örgütleri kamplarına katılmak için yurtdışına çıkabilecekleri konusunda çalışma yapıldığı belirtildi. İddianamede, Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturması ile Orhan Gönder ve kayıp diğer şahısların “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak aranmaları için işlem yapıldığı belirtiliyor.
İddianamede Suriye’ye gitmeden önce ailesine bıraktığı mektuba da dikkat çekilirken, Gönder’in mektupta ikizlerin babası olarak tanımladığı kişi tarafından PKK’ye şikâyet edildiğini, tehdit aldığını, kendisine ve ailesine zarar verilmesinden korktuğu için, ayrıca başka çare bulunmadığından gitmeye karar verdiğini belirtiyor.
Kayıp şahıslardan Mehmet Taşar’ın da ailesine bıraktığı mektupta aynı ifadeleri kullandığını belirten savcılık, ikizlerin babası denen kişinin Mehmet Dündar, çocuklarının ise Adıyaman soruşturması şüphelileri Mahmut Gazi Dündar ve Ömer Deniz Dündar olduğunu kaydediyor. Şüpheli Orhan Gönder’in diğer kayıp şahıslarla iletişimde olduğunu belirten savcılık, Gönder’in terör nitelikli kayıp şahıs olarak arandığı dönemde ailesi ile iletişim kurduğunu kaydediyor.
“IŞİD’in amacı Cumhuriyet’in varlığını tehlikeye düşürmek”
İddianamede IŞİD’in amacı “IŞİD’in amacı, stratejisi ve suç işlemeye yönelik vahamet arz eden eylemleri, cebir ve şiddet kullanarak baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle Anayasa’da belirtilen Cumhuriyet’in nitelikleri, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, Türk Devleti ve Cumhuriyet’in varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç-dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde olduğu, örgütün silahlı olduğu, suça elverişli eylemlerde bulunduğu anlaşılmıştır.” ifadeleriyle yer alıyor.
İddianamede, şüpheli Orhan Gönder’in Suriye’de IŞİD terör örgütünün amaç ve hedefi doğrultusunda ideolojik eğitim alarak örgütün hiyerarşik yapısına dâhil üyesi olduğu, bu doğrultuda HDP mitingi sırasında alana yerleştirdiği bombaları patlattığını belirten savcılık, eylemde 4 kişinin öldüğünü ve 210 kişinin yaralandığını kaydediyor. İddianamede, eylemden sonra terör örgütüne eleman temin eden ve lojistik destek sağlayan şüpheliler İlhami Balı ve İsmail Korkmaz ile iletişime geçen Orhan Gönder’in, Mustafa Kılınç ve Burhan Gök’ün kiraladığı evde kaldığı belirtiliyor. Şüphelilerin silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapılanmasına dâhil olarak birbirleri ile irtibatlı şekilde fikir ve eylem birliği içerisinde faaliyette bulunduğunu kaydedilen iddianamede tüm şüphelilerin ortak hakimiyet kurmak suretiyle müşterek fail olarak suça iştirak ettikleri kaydediliyor.