HDP: NATO'dan ayrılma söylemi komşularla ilişkilere zarar verir

HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Türkiye'nin NATO'dan ayrılma beklentisinin diğer komşularla ilişkilere zarar vereceğini belirtti.

HDP: NATO'dan ayrılma söylemi komşularla ilişkilere zarar verir

HDP Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Türkiye’nin NATO’dan ayrılma beklentisinin diğer komşularla ilişkilere zarar vereceğini öne sürdü.

HDP Parti Sözcüsü ve Kars Milletvekili Bilgen, Türkiye’nin Rusya ile ‘kriz öncesi’nden daha da yakın bir ilişki için adımlar atmasına ilişkin, “Birbirinin alternatifi olmayacak tercihleri çok keskin biçimde hamaset içeren bir yaklaşımla’ gündemine taşıdığını dile getirerek, “AB’den vazgeçmek, bir günde NATO’dan ayrılmak gibi bir beklenti, Türkiye-Rusya ilişkilerine de Türkiye’nin bölgedeki diğer komşularıyla ilişkilerinde de gerçekçi bir ilerlemeye katkı sağlamayacaktır.” dedi.

İMC TV‘ye konuşan Bilgen, “Burada elbette ki Türkiye’nin komşularıyla iyi ilişkiler içinde olması hem demokratikleşmesi, hem iç barışı hem de dünyayla saygın bir ilişki kurmasının da olmazsa olmazıdır. Dolayısıyla bu birini diğerinin alternatifi gibi görme, birini tümden terk etme, öbürünü bir anda aşırı yüceltme eğilimi nasıl uçak düşürüldüğünde doğru bir sonuç ortaya çıkartmadıysa bugün de daha dikkatli, daha zamana yayılan bir politikayı tercih etmelidir” ifadelerini kullandı.” diye konuştu.

‘Türkiye Kürtlerin kazanımlarını bir tehdit olarak vazgeçmeli’

Türkiye ve Rusya’nın Suriye konusundaki fikir ayrılıklarını değerlendiren Bilgen, şunları söyledi: “Suriye’de, yeni Suriye denkleminde kimlerin asla olamayacağına dair bir netliğin oluşması gerekiyor. Suriye’deki bütün halkların, bütün farklı inançların elbette Suriye’nin geleceğiyle ilgili asıl karar verici olduğunu herkes kabullenmek zorunda. Yani Sünni Araplar da Nusayriler de Kürtler de Ermeniler de diğer halklar da elbette ki bu denklemin içinde olacak ve herkes bunu kabullenecek, bunu hazmedecek. Ama Suriye’de çatışmanın, şiddetin devam etmesine neden olan yapılar ve örgütlerle ilgili de herkes tavrını gözden geçirmelidir.

IŞİD’le ilgili yaklaşım gün geçtikçe ortaklaşmıştır. Ama Nusra, Ahrar-uş Şam gibi yapılarla ilgili hala somut, net bir irade deklare edilmiş değil. Dolayısıyla Türkiye nasıl bugün artık Esad’la ilgili keskin tavrından geri adım atmış ve bir geçiş dönemi planlamasının daha gerçekçi yollarına kapı aralamışsa Kürtlerin bölgedeki varlıkları ve kazanımlarını da kendisi için bir tehdit olarak görmekten vazgeçmesi gerekir. Suriye’de kalıcı barış ancak böyle mümkün olabilir.”