HDP'den 'Cerablus' açıklaması

Halkların Demokratik Partisi, Cerablus’a düzenlenen ’Fırat Kalkanı’ harekatına ilişkin, “Açık bir şekilde DSG’nin önünü kesmeyi hedefleyen ve en temelde Kürt karşıtı bir girişimdir.” açıklamasını yaptı. HDP Merkez Yürütme Kurulu imzalı açıklamada Cerablus’a yönelik operasyona ilişkin, “Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Minbic’i IŞİD’den kurtarmasına karşı bir hamle olarak ve IŞİD ile mücadele kılıfı altında yapılan bu askeri... View Article

HDP'den 'Cerablus' açıklaması

Halkların Demokratik Partisi, Cerablus’a düzenlenen ’Fırat Kalkanı’ harekatına ilişkin, “Açık bir şekilde DSG’nin önünü kesmeyi hedefleyen ve en temelde Kürt karşıtı bir girişimdir.” açıklamasını yaptı.

HDP Merkez Yürütme Kurulu imzalı açıklamada Cerablus’a yönelik operasyona ilişkin, “Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Minbic’i IŞİD’den kurtarmasına karşı bir hamle olarak ve IŞİD ile mücadele kılıfı altında yapılan bu askeri girişim, açık bir şekilde DSG’nin önünü kesmeyi hedefleyen ve en temelde Kürt karşıtı bir girişimdir.” denildi.

Açıklama şöyle;

“Mart 2011’de Suriye’de başlayan ayaklanmalar ve sonrasında derinleşen savaş beşinci yılını geride bırakmaktadır. Bugün Türkiye’nin bir askeri müdahaleyle, işgal hamlesiyle girdiği Cerablus, 2014 Ocak ayından bu yana IŞİD’in kontrolündedir. Son haftalardaki gelişmelerle birlikte Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Minbic’i IŞİD’in elinden almasından sonra, Cerablus-Rakka arasında kurulan askeri ve lojistik destek hattının kesilmesi, aynı zamanda dış dünya ile IŞİD’in bağlantısının kopması belli çevrelerde rahatsızlık yaratmıştır.

‘Suriye politikası yanlıştır’

Şu çok açık ki,
– Türkiye’nin 5 yıllık Suriye politikası tam anlamıyla çökmüştür. Siyasi ittifaklarını değiştirmek için sert u dönüşleri yapan hükümetin yeni Suriye politikası da eski politikası gibi yanlıştır. Türkiye, Suriye’deki savaşa, dolayısıyla bu ülkenin içişlerine askeri yöntemlerle daha fazla karışmamalı, özellikle de Suriye’deki Kürt karşıtı pozisyonunu bir an önce terk etmelidir.

‘Evdeki bulgurdan olma riski’

5 yıldır devam eden savaşın içine bu şekilde doğrudan giriş Türkiye açısından son derece olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu durum Türkiye ve Suriye halklarının çıkarına değildir. Bugün yapılan, Cerablus’ta IŞİD ile başka çete yapılar arasında yer değişikliğidir. Cerablus’un işgali sonrasında bazı çete grupları aracılığıyla Türkiye’nin uzun vadede bu bölgede fiili ve hukuki varlığını garanti altına alma hesapları yanlıştır. Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olma riski yüksektir.

‘Türkiye’nin görevi değil’

Cerablus, Suriye halklarının demokratik geleceği için Kerkük veya Golan tepeleri gibi bir kriz merkezine dönüştürülmemesi gereken bir yerdir. Suriye’nin demokratik geleceği açısından, Cerablus’un IŞİD’den temizlenerek halkın yönetimine verilmesi görevi Türkiye’nin değil Suriye halklarınındır.

‘Düşmanımız değil dostumuz’

Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Minbic’i IŞİD’den kurtarmasına karşı bir hamle olarak ve IŞİD ile mücadele kılıfı altında yapılan bu askeri girişim, açık bir şekilde DSG’nin önünü kesmeyi hedefleyen ve en temelde Kürt karşıtı bir girişimdir. Türkiye’nin bugün IŞİD’den almak üzerine başlattığı belirtilen askeri operasyonun esas hedefi, sınır hattının Kürtler’in eline geçmesini engellemektir. Rojava’da yaşayan Kürtler ve DSG’nin diğer bileşenleri düşmanımız değil dostumuzdur. Türkiye’nin yapması gereken, Suriye halklarının demokratik geleceği için savaşan bu güçlere destek vermektir.

‘Türkiye tarihsel saplantılarından kurtulmalıdır’

Suriye’nin bundan sonra nasıl yönetileceğine, demokratik bir Suriye rejiminin nasıl şekilleneceğine Suriye halkları karar vermelidir. Rojava halklarının şimdiye kadar olan kazanımları ve ilerleyişi Türkiye tarafından engellenmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda Kuzey Suriye Federasyonu önerisini yapmış olan Rojava halklarının bu teklifi de Suriye’nin demokratik geleceği için ciddi şekilde tartışılmalıdır. Türkiye bu konuda da tarihsel saplantılarından kurtularak düşünmeli ve adım atmalıdır.

‘Ülke savaş girdabında’

Türkiye fiilen Suriye savaşına girmiştir. Savaş kararlarını alması gereken kurum olan TBMM ise tatildedir. Bir kez daha Meclis boşa çıkarılmış, Cumhurbaşkanı ve etrafındaki bürokrat-teknokrat yapı ile AKP Hükümeti halkın iradesi olan Meclis’e danışma ihtiyacı bile duymadan ülkeyi bir savaş girdabının içine sürüklemiştir.”