İşçi düşmanlarını tanıyalım: Bursa Valisi Münir Karaloğlu
Geçmişte Kocaeli ve Van'daki işçi düşmanı uygulamaları ile gündeme gelen Vali Münir Karaloğlu, bu sefer de Bursa'da polis saldırısına, biber gazlarına maruz kalan ve yerlerde sürüklenerek gözaltına alınan işçilerin karşısına çıktı.
Geçmişte Kocaeli ve Van’daki işçi düşmanı uygulamaları ile gündeme gelen Vali Münir Karaloğlu, bu sefer de Bursa’da polis saldırısına, biber gazlarına maruz kalan ve yerlerde sürüklenerek gözaltına alınan işçilerin karşısına çıktı.
Bursa’daki Renault fabrikasında işten atılan arkadaşlarına sahip çıkmak için yürüyüş yapan ve fabrikalarına girmek isteyen metal işçilerine yapılan polis saldırısının doğrudan Münir Karaloğlu’nun emriyle gerçekleştirildiği ortaya çıktı.
Patronlar ile el ele veren Bursa Valisi’nin tutumuna karşı, Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, saldırıdan sonra yaptığı basın açıklamasında, “Bursa Valisi Münir Karaloğlu ile görüştük. ‘Siz hangi hakla fabrikasına gitmek isteyen insanların önünü keserek, gazla, gözaltına alarak dağıtmak istiyorsunuz’ dedik. Vali bize şunu söylüyor: ‘yolu kestiniz’ diyor. ‘Yolu kestikleri için biz onları uyardık, dağıttık’ diyor. Dünyanın hangi ülkesinde fabrikasına gelmek isteyen insanların yolu kesildiği için yolun ortasında kalan insanlara yolu kestiniz diye saldırı olur. Dediler ki ‘işverenimiz kararlı, siz bunu nereye kadar sürdüreceksiniz. Bundan vazgeçin’ diye bize akıl vermeye çalışıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Bursa’daki işçi düşmanı tutumu ve halk düşmanı uygulamaları ile geçmişte de gündeme gelen Bursa Valisi Karaloğlu’nun sicili ise oldukça kabarık.
Kocaeli’nde arkasından teneke çalındı ve helva dağıtıldı
2004-2009 yılları arasında Kocaeli Belediyesi’nde Genel Sekreterlik görevinde bulunan Karaloğlu’nun işçi düşmanlığı o yıllara dayanıyor. Görev başında olduğu süre zarfında belediye işçilerine kan kusturan Karaloğlu, işçilerin Belediye-İş’ten Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş’e geçmeleri yönünde yaptığı baskılarla ve yıldırma politikaları ile gündeme gelmişti.
2009 yılında Kocaeli’ndeki görevinden Van’a vali olarak atandığı öğrenilince Kocaeli Büyükşehir Belediyesi işçileri Karaloğlu’nun arkasından teneke çalarak ve kent meydanında helva dağıtarak uğurlamışlardı.
Belediye İş Eğitim Basın Yayın Genel Sekreteri Bayram Özkan ise, yaptığı açıklamada, “Belediye işçileri adına bu gün helva dağıtıp teneke çaldırarak tarihe not düşmek istiyoruz. Kendisine hizmet etmesi için verilen kamu gücünü insanlar üzerinde baskı ve zulüm aracı olarak kullananların arkasından zamanı gelince mutlaka teneke çalınıp kurtuluş helvası dağıtılacağının bilinmesini istiyoruz. Sayın Karaloğlu Büyükşehir işçilerinin 5 yıllık süre içerisinde kazanılmış haklarının ortadan kaldırılması için verdiği mücadeleyi unutamazdı. Sendikaları Belediye İş’ten baskı ve tehditle yandaş sendikaya geçirilmeleri için daire başkanlarına kimin talimat verdiğini unutamazlardı. Tüm bunları işçilere yaşatanlar unutulmamalı, unutturulmamalı diyerek teneke çalıp helva dağıtarak buradan Van halkına ve Van belediye işçilerine de hazırlıklı olmalarını öneriyoruz.” diye konuşmuştu.
Münir Karaloğlu’nun Kocaeli’ndeki performansı bunlarla da sınırlı kalmadı. Aynı dönemde Yerel Yönetimler Kamu İşverenleri Sendikası’nın (YERELSEN) kurulmasına öncülük eden Karaloğlu Mayıs 2009’a kadar da bu sendikanın genel başkanlık görevini sürdürdü.
Van Valisi istifa!
Kocaeli’ndeki patron yanlısı ve işçi düşmanı tutumunu Van’da da devam ettiren Münir Karaloğlu, Van’daki valiliği döneminde yaşanan büyük deprem esnasındaki halk düşmanı yaklaşımları ile de gündeme geldi. Deprem sonrasındaki tutumu nedeniyle kent genelinde Karaloğlu’nun istifası talep edildi.
2011 yılında Van’da peşpeşe yaşanan binden fazla kişinin ölümü, üç yüz bine yakın kişinin ise göç etmesi ile sonuçlanan iki büyük deprem öncesinde ve sonrasında Münir Karaloğlu’nun “icraatlarından” bazıları şunlardı:
Depremden sonra ülkenin dört bir yanından Van’daki depremzedelere gönderilen yardımlar, yollarda önleri kesilerek Valiliğe bağlı kriz masasına yönlendirildi. Özellikle çadır ve diğer ihtiyaçların dağıtımları ile ilgili yanlı dağıtımlar yapıldığı ayyuka çıktı. Van’da AKP üyelerine öncelik verildiği iddia edildi, BDP’li olduğu bilinen kişilere ya da mahallelere yardım yapılmadı.
BDP’li Van Belediye Başkanı Bekir Kaya’yı deprem sonrasında sürekli hedef tahtasına oturtarak kendi sorumluluklarını hafifletmeye çalışan Karaloğlu, Kaya’yı kriz masasına almadı. Deprem sonrasında Van’a ziyarete gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmedi.
Ancak esas skandal ise birinci depremden sonra 26 Ekim tarihinde Karaloğlu’nun televizyona yaptığı açıklama oldu. Açıklamada, evlerine dönme konusunda tedirgin olan vatandaşlara otelleri örnek göstererek, “Bakın şehirde bütün oteller şu an dolu. Yer bulamıyoruz. Şehir dışından gelen, genellikle deprem dolayısıyla gelen basın yayın mensupları, arama kurtarma ekipleri kalıyor. Onların hiçbir endişesi yok. Binalara giriyorlar ve 7-8 katlı otellerde kalıyorlar.” diyen Van Valisi, bu konuşmasından yaklaşık iki hafta sonra Bayram Oteli’ndeki ölümleri ise sessizlikle geçiştirmeyi tercih etti.
Hatırlanacağı üzere Van’da 9 Kasım’da yaşanan ikinci büyük depremde, merkezdeki Bayram ve Aslan Otelleri çökerken 2’si gazeteci olmak üzere 30 kişi can vermişti. Karaloğlu’nun, bu olaydan yaklaşık bir yıl önce duvarlarındaki çatlakları sıvanarak kapatılan Bayram Oteli’ne destek ziyareti yaptığı, otelden övgüyle söz ettiği ve “oturulabilir” izninden bilgisi olduğu açığa çıkınca bu durumu da pişkinlikle karşılamıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Bayram ve Aslan Otelleri’nin işletme belgeleri olmadığını iddia etmesine rağmen, Van Valiliği’nin sitesinde bu belgelerin var olduğu görülmüştü.
Deprem sonrasında halk düşmanı yanı tamamen ayyuka çıkan Münir Karaloğlu, tescilli bir gerici olduğunu da Van’daki ikinci depremden 15 gün sonra katıldığı Abbas Güçlü’nün programında olası İstanbul depremi üzerinden sarf ettiği sözlerle göstermişti. Deprem sonrası çadır eksiğinden bahseden bir öğrenciyi “ya sen hiç dayak yemedin, ya da sayı saymayı bilmiyorsun” diye kaba bir çıkış yapıp susturmaya çalışan Karaloğlu, bunun sonrasında Abbas Güçlü’nün kendisine yönelttiği “O zaman İstanbul’da deprem olursa çadır stoğumuz ne alemde?” sorusuna ise “İnşallah İstanbul’da deprem olmaz, dua ediyoruz, olursa da yaz aylarında olsun.” yanıtını vermişti.
Has bir AKP’li olduğu süreç içerisinde her olayda bir kere daha ortaya çıkan Karaloğlu’nun gerçek yüzü ve AKP iktidarı ile ilişkisi TOKİ konutlarının dağıtımı esnasında da bir kere daha görülmüştü. Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından TOKİ aracılığı ile siyasi şova dönüştürülmeye çalışılan depremzedelerin durumu ve konut sorunu çözülemezken, tapusu olmayanlara ve kiracılara konut verilmemiş, yoksul depremzedelerin önemlice bir kısmı bir sonraki kışı da çadırkentlerde geçirmek zorunda kalmışlardı. Konut verilenlere ise bunlar bedelsiz değil, borçlandırılarak verilmişti.
Van’daki sicili oldukça kabarık olan valinin, kenti terk etmeden önceki son icraatı ise, sokakta kalan ve çadırkentlerde yaşamaktan başka çaresi kalmayan depremzedelerin kış ortasında elektriklerinin kesilerek çadırlardan çıkartılmaya ve depremin kalan son izlerini zor yoluyla silmeye çalışması oldu.
Bursa seferi
2013 yılında Van’daki görevinden alınarak Bursa’ya vali olarak atanan Münir Karaloğlu, özel bir bakım merkezinde yaşanan kelepçeli işkence olaylarının soruşturulması esnasındaki garip tutumları ile gündeme gelmeye devam etti.
Gerici, işçi düşmanı yönelimlerinde bir değişiklik olmayacağını ise geçtiğimiz yıl İznik’teki bir hastane inşaatında şantiye şefine karşı dile getirdiği sözler ile birlikte bir kere daha göstermiş oldu. Yapılan işçiliği beğenmeyen Karaloğlu, şantiye şefi Sinan Kızıltaş’a fırça atıp, “Burası bir hastane önem vereceksin. 23 Haziran’da burası yetişecek. Hastaneyi o tarihte bitmiş göreceğim. Yoksa sizi buraya gömerim.” dedi. Gelen tepkiler üzerine bu cümleyi mecazi anlamda kullandığını söyledi.
Has bir AKP’li, gerici ve halk düşmanı bir vali olan Karaloğlu’nun kendi sitesindeki özgeçmişinde kişilik özelliklerini “yüksek çalışma temposu, zekası ve esprili kişiliğiyle nevi şahsına münhasır bir devlet adamı” olarak tanımlıyor.
Bugün ise, “zekasını ve esprilerini” metal patronlarına pazarlamaya çalışan Bursa Valisi Münir Karaloğlu, “yüksek çalışma temposunu” da metal işçilerinin haklı mücadelesine karşı saldırı düzenleyerek hayata geçiriyor.